sin olacak ve bunlara itiraz olung- mayacaktı. Sadece idam hükümleri- nin infazı AHİ Birlik Komitesinin tzdikinden geçecekti. Sünik, ayağa kalk Pp *ki, Yüksek Adalet Divanına kim- ler sevkedilecekti? oOBunu tayin için bir Yüksek Soruşturma Kurulu kuruluyordu. O Kurul bir Başkan ile otuz âzadan mlirekkep olacaktı. Baş- kan ve Aâzalar gene Bakanlar Kuru- bunun teklifi Gzerine Milli Birlik Ko- tarafından tâyin edilecekti. Fu Başkan ve âzalar arasından Yük- s:k Adalet Divanının Baş savcısı il: beş yardımcısı aynı usulle seçilecek ve onlar sabıkların yargılanmasında ildia makamını teşkil (oedeceklerdi. Amil Artus o gün daha fazla bilgi vermedi. Ama bu haftanın ortainrın- da AKİS'in öğrendiğine göre Yük- sek Soruşturma Kurulunun çalışma- ları söyle olacaktır: Kurul küçük ko- misyonlara aymlacak, hakkında İd- dia bulunan kimselerin durumunu inceleyecek, bu mevzuda bir rapor tanzim edecek ve kurul umumi heye- tlne sunacaktır. Böylece her durum kurul umumi heyetinde (görüşülüp karara bağlanacak ve tıpkı savcıla- “n yaptığı gibi Yüksek Soruşturma Kurulu sanıklar hakkında bir iddia- name düzüp bunları Yüksek Adalet Divanın bilebileceği ocevabını verdi. kuk! bütün formalite tamamlanmak suretiyle seki iktidar mesulleri yar- gılanacaklar, Divan önünde şahit, de- MI, vesika gösterecekler, savunmala- mnı yapacaklardır. Mekanizmanın normal mekanizmadan tek farkı ola- caktır”: Son derece süratle işleyecez, bir takım oyalamalara imkân bırak- mayacaktır. Cezayı geciktirmek ka- bil vii çıkarılacaktır. rt. anın in başlarında! Yüksek A- sai Ekm Yassıadada faaliyete ece çepe, söyleniyor. duruşmaların idi açık olacağı bildiriliyor, ok e yabancı basın tarafın ta- kip: gdllebileceği açıklanıyor, celse- lerin YL telerİzi-oda alınması im- k nıyordu. Salı günü bağ- i ka bir' basın toplantısında gezetedi- ler Mili Birlik Komitesinin! bir 8ö2- cü kilne duruşmanın . yeni seçimler kadar bitip bitmeyeceği sl ktrde) suâl sorduklarında sözcü bunu ancak Dnvanın bilebileceği cevabını verdi. Anlaşılıyordu ki ilim heyetlerinin tavsiyesiyle yargılama usulünü tâyin eden Geçici İdare yargılamanın sey- rini de kaza organlarına bırakacak ve böylece tarafsızlığının tam delilini verecektj. Nitekim geçenlerde bir gün , bizzat Cemal Gürsel kendisiyle Konu- şan News Weck muhabirine sabıkla- mn suçluluk derecesi hakkında bir sey söyleyemeyeceğini, ancak Cum- AKİS, 16 HAZİRAN 1960 Milli Birlik Komitesi basın sözcüleri Doğru söyleyeni dokuz köye davet ederler hurbaşkanıyla, Başhbakanıyla, Dakan- larıyla D.P Meclis Grubunun bütün Azalarının siyasi haklarından mah- runı kalmalarının tabii bulunduğunu bildirmişti. Doğrusu istenilirse Cum- huriyet tarihiniz tek kirli Meclisin. teşkil eden bu zevat için bu ceza ce- zaların asgarisi olacık, varsa öteki suçlarından dolayı yiyecekleri nıah- kümiyet -elbette bir Celâl Yardımcı ile bir Fatin Rüştü Zorlunun duru- mu aynı olmayacaktır. buna eklene- cekti. Canın yongası pa» bu haftanın başında asıl mem- nun'luk uyandıran karar gayrımeş- ru iktisaplamn müsadere olunacağı ve milletin mallarının millete iade edile- ceği yolundaki karar oldu. Politika- cılar hesap sorulacak mı, hesap 80- rulmayacak mı münakaşasını yapar- ken askerler ve ilim adamları tutum- larını tâyin etmişlerdi bile. Bu yüz- dendir ki, hukukçuların tavsiyes'yle âskerler Geçici Anayasada eski Ana- yasanın müsadereyi meneden mad- desinin kaldırıldığını ilân ettiler. İlk 1ş olarak sakıt Cumhurbaşkanı, Baş- kan, Bakanlar, milletvekilleri ve onların yardımcıları mal beyanına tâbi tutuluyorlardı. Bunlar en kısa zamanda alâkalı merkle bir beyanna- me verecekler V hem kendilerine, hem yakınlarına alt Malları, içerdeki ve dışardaki servetlerini bildirecek- lerdi. Tabii meselâ Fatin Rüştü Zor- lunun “dışardaki servet” hanesine ne yazacağı, Samet Ağaoğlunun D.P. muhalefetteyken bodava rakı peşin- de koşarken on yıl sonunda mültimlil- yoner oluşunu uasıl izah edeceği, “Zeki iş adamı” eni;tesi Werner efen- dinin Almanyada ne miktar para be- yan buyuracağı pek alâka uyvandıra- caktı. Bu haftanın başında Ankara- da bu beyanname muhteviyatının açıklanması yolunda karara varıldı. Böylece sabıkların servetleri, malları, mülkleri ortaya çıkacak ve kerdileri- ne karşı asıl nefret o zaman millet sinesinden Mu Yoksa hâlâ bir takım azanları semtlerde uz Mile” yatı yapıyor, bu âhır Zaman peygam- berinin Yassındadan kuş sırtında ka- çırılacağını müjdeliyor, onun yaptığı bunca yolu, getirdiği suyu milletin nasıl inkâr edeceğini soruyordu. Bu borazanların söylemedikleri bir litre su getirirken 6sabıkların ne miktar haracı kendi keselerine attıklarıydı. Onun da cevabı beyannameler yayın- landığında alınacaktı, Zaten geçen haftanın sonundan itibaren gazeteler sabıkların gözle görülür servetleri- nin fotoğraflarını bir koleksiyon ha- linde yayınlamağa başladılar. Bi'has- sa Kalenderdeki muhteşem köşkler büyük gıpta uyandırdı. Ankarada Ko- raltanın, Korutun ve onların yakın- larının göklere yükselen apartman- lar, hanları da bunlara eklenince ko- leksiyon tamamlanacaktı. Fakat Milli 8irlik Komitesi sade- câ.hakaz iktisapların müsadere edi- loceğini, s#membaı meşru mallara -bu malların sahiplerinin başka suçları ne olyrsa .olsün- dokunulmayacağını açıklamaktan geri kalmadı. Her sa- bık, servetini beyan ettikten sonra bunun kaynağını da gösterecekti. Ta- bii “ayda beş bin lira maaş alıyor- dum, dişimi sıkıp tasarruf ettim ve gu 700 bin liralık arsayı, 2 milyonluk binayı, 1 milyonluk köşkü aldım, bir de 3.5 milyonluk şu tesisi kurdum” tarzındaki izahlar hiç bir ticari de- hayla kabili telif olmadığından mak- bul addedilmeyecekti. O bakımdan hesaplaşma sonunda meselâ Dr. Mü- kerrem Sarolun cebinde, 1939 seçim- lerinde malik bulunduğu meşhur iki-