Hentçe çbeleyen yağınu- e altında iki genç ur- ek adımlarla B.M.M. Buş- kanlarına tahsis pdileu koy- gün kapısına doğru ilerlicui- ler. Uzun buylunku kapmun ziline kalbi gunbur guwbur alarak bastı. Resimi elbısu- ti, sert bakışlı, bir Urah ku- pıyı açtı ve ne işlediklerini sordu. Gençler zuwmaütu çap kın Meclis Başkanı horul tunla konuşnısk — Inedikle- rini bildizdiler. Sert bakışlı uyak gençleri tersler gibi, *Bir dukika” Jedi. İçeri gir- di ve beş dakiku sonra endi- ge le bekleşemuhi genee İye- ri girmelerini ve beklamele- rini wöyliedi. Hâdiwe Şeker Bayrıounın eti taralından çıkurı- lau Bayrum Gazetesinde * çalışan AKİS ve Milliyet muhabirleriydi. Zamara Meclis Başkanından güzete için bir Bayram mesajı al- mağa geln:işlerdi, sus gaye Koraltanın mesajı değildi. Ama gezoteriler düştünnüş- ler taşınmışlar, C.H.P, Genel Başkanı İsmet İnönünün mesajını Bayram Guzetesine koyabilmek için zamanın iktidar başlarından birinden de beyanat almayı ve beyanatı yanyana koymayı uygun görmüşlerdi. İki genç gazeteci kliçük bir masayla Hususi Kalem odası haline getirilmiş bir koridorda hayli beklediler, Neden sunra bayramlıklarını giymiş zamanın Meclis Başkanı çıkageldi. Gazetecilere, “ne btejiklerini” aor- du. Birinin düinin uvuna “Bayram Harçlığı” demek gelnişti ama Koraltunın ne kadar “eli açık” olduğunu bildiği için vazgeçti ve mtediklerini malattı Çuplun Başkın kaşların çatarsk ? “— İnşallah ys sana snra Dböyir üsnat bayram- ları Mitün Türk milleti olarak katların Miş vatanda yüknelen nmamureleri, kalkınmayı gerdümüz rat?” de- di. Genç gareteciler buyunlarını btiküp, pek görmedikir rini söylediler, sağ en haftanın sonunda Pazar günü gene aym genç- ler, ün), yolu korkusuzca aştılar. Kendilerini karşılayan genç bir teğwmene yürekleri fik bile demeden istedikle- rini anlattılar. Genç Teğmen sakıt Mecile Başkanının evini bekleyen b'rliğin kunmandanıydı. Kapı mühürü olduğu için gazetecileri içeri sokmadı ama elinden ge- len yardımı esirgemedi. Binanın pencerelerinin bir kıs- mı kırılmıştı. Koraltanın yatak odasının canımda ise bir kaç kurşun deliği vardı. Gazetecilerin dışarıdan gö- rebildikleri şahane kış bahçesiyle büyük salonunun bir kısmı oldu. Salonun köşesinde bir müzeden slındığı av» muhteşem bir gamdan balunmyordu, >. Mk ug * Bayurın özel 1 kütüphanesi Ecatlmöyen kitaplar kim olurdu? Evin bahçesi, içinden çek daha enteresandı. Meselâ Koraltanın kümesi hakika- ten zen;sindi. Ligorinden İs- le vazifeliyd. e Kögktin ks- lorifer dairesinde bir hin- di vardı. Uzun Zamandan beri burada beslenen hindi- yi Koraltanın pek sevdiği Sabık Meclis Başkanının bahçesinde en çok Orastls- nan iweyva ağacı apşuutiu. Kitap merakı ill santierde Çunkays Köşkünde siyab olhiseb bazı adamlar tan on sene dir el pençe durmaktan bit- külen bellerinin ağrılarım gidermeğe (çalışıyorlar Ve adunlarla dolaşıyorlurdı. Sskıt Cumhurbaşkanının köş- ku terketmesinin Üzerinden onaltı gün geçmişti. Köşkila yun tarafında 19 bin kitabı ihtiva eden bir kütüphane vardı. -Okuma merakı bulunmayan pek çok üremi gibi Bayarın da güzel celitlenıniş kitaplara merakı vardır ve bunların adediyle yakından alâkalıdır-. T şeklinde bir salondan ibaret olan kütüphanede iki salonun birleştiği nuktuya işlemeli, muazzanı bir masa yerleştirilmişti. F bin üstünü teşkil eden salonu uzun nınun bir nasa ve etrafına koltuklar k Tam Ankaraya bakın kısmında İse duvura lu bir divan vardı. Divanın altında bir takım &âletler bulunmaktaydı. Bayar pek sevdiği ve ayrılmak istemediği Çankaya köşkünün ba aylomundun, özel tertibat sayesinde Meoliş müzakere Wriri dinlerdi dl Raysr tadmanıma büyük kame -gece âlemirri hariç - hanasi ve Iki küçük sulundan yapılmış AA hasnde geçi teydi. Ro kütüphanenin raflarını wn- twrenan etitiler kaplıyordu. Bunların arasnda en göze çarpanlar Kürt İsyanı, Arnavutluk İsyanı, Bulkan Ko- ımitacıları hakkında toplanmış ve difzenlenmiş etidier- di. Ayrıca raflardan Menderesin nutuklarını ibtivu eden gazete kuplirlerinden müteşekkil dosyalar kabank ye- kün tutuyordu. Bayarın yatak odası pek muhteşemdi. Odada hi- klni renk pembeydi. Kapıdan içeri girince hemen kar- şgıya üzerinde pembe yorgan örtülü bir karyola gel- mekte, Ankaraya bakan pencerenin kenarında bir di- van bulunmakta, ortada üç pembe koltuk küçlik bir maaayı çevirmekteydi. Karyolanın tam karşısında Üç AKİB, 16 HAZİRAN 1560