GE hgsa paer!i” min allavtıfırı kabul 640. cek kadar Wendindm Ragamip bir yanarın Hürriyet situularında (yer alabi'mesi düşüiülemendi. Gedik Hazretleri “hiyanat cephesi” ne mey- letmiş Karakış gibi, Engin gibi ya- xırlara tahammül edemezdi. Kar kuş ile Engin çareyi Yeni Sabaha sı- bürriyetaiziik temini de eren değiştiriverirler, hürriyet türküsünü herkesten daha yüksek perdeden sövlemeğe heşlar- İurd. Gene ip işti. 27 Mayıs mabalın- 4an İtibaren memlekette esen hürri- yet havası eiyesinde tiraj ibresi da- ba da yükselebilecek ve 'kâr hürri- yeti” bir başka yoldan gene sağlana- bilecekti. Neredeydi o yıllardır gaze- unu teye binbir fedakâılıkla beğlianarsk seçtikten sonra bu kadarla kalmadı çalışmış enıektar yazarlar? İhtilâle tekaddiim müthiş İçişleri Bakanı Naınık Gedik- le yeniden görüşülmüş, bazı önemli kararlara varılmığtı. seteleri okumak suretiyle zehirlen- malerine engci olacaktı. Bunun için gerekli tesisler İktidarın yardımıy- la kurulacaktı. retle vatan sathmda daha iyi duyu rulabilecek, vatandaşa daha iyi an latılabilecekti. Hürriyete gelince yal b o bir görülmemiş — denizinde kulaç ata ala yüzecek in Ankara ve ami 21 27 Maya kadar devam eden mücadelelerinin tama- mına Hürriyet kulaklarını tıkadı, bi- rinci sayfasına Uç dört renkli mayo- la kadın resimleri basmak, holivut rezaletlerini anlatmak ve bol rexlâm almak yolunu tuttu. Tabli sabık baş- bakanın gezileri, yurt hizmetine aç- 5 tığı tesislerin haberleri, temel atma törenleri gene gazetenin birinci say- fasında, iktidara lâyık ölçüde ve Bey- fendileri memnun edecek şekilde yer alıyordu. Vay benim köse sakalım T Mayıs sabahı Hürriyet bütün es- ki çamların bardak olduğunu hay- rete gördü. Arsa sırtta yumurta kü- fesi yoktu ya... Garetenin adı nasıl olsa Hürriyetti. Memlekete de hürri- yet geldiğine göre, bu sefer yıllardır söyledikleri sarkının bestesin! de güf- Yl eden günlerde kuşlar, Enginler? Neredeydiler? gel n gayrı mı vardı? Gelsinlerdi, gaze- tenin sittunlazı kendilerine açıktı. O- o “zulüm devri” eşini vatındaşa bir bir, en ince teferruatına kadar anlutsınlar- dı. Halx da görsündü, öğrers'ndi be- kalım bu on yıllık devr-i iktidarın birbirinden beter rezeletlerini! Oo senedir neler çekmiştik yahu?! İşin aslında, tA baştan itibaren Hürriyet ve benzeri “bir kısım ba- sın” kendisini bugünlere hazırla- mıştı. Hesap şuydu: Demokrat ikti- dar kezzap givi herkesi yakıyordu. Bir takım hürriyet, demokrasi, hu- kuk gibi platonik lâflar için yanma- ya hiç lüzum yoktu. Üstelik Demok- rat iktidarın suyuna gittin mi sağ- lamadığın menfaat da kalmıyordu. O halde, Demokrat iktidar sürdükçe onun dildüğünü çalmak en kâılı yol- du. Ee, iktidar değişirse gelenler hir Hukuk Devleti kurmak için geHyor- lardı. Oniar zarar vermezlerdi ki. Sonfa, bilyük tirajlı bir gazeteyi ken- disine düşman etmekten yeni idare çekinecekti. Yalnız yeni idare değil herkeş “aman bana sıçramasın” di- ye maziden bahse cesaret odemeye- cekti. Bu hava içinde gazete de kral- dan fazla kral taraftarı oldu mu Ge- dik sayesinde kazamlmış milyonla- rın Üstüne oturulabilir, hat*â& yeni idarenin ateşli sözcüsü olunabilir, nf- metler devam edebilirdi. Nitekim 27 Mayıs sabahından if- baren liürriyette, hemen hiç hir ga- zetede rastlanmıyan bir aşırı dil yı aldı. Meselâ şöyle cümleler hemen ber gilin göze çarpıyordu: “Nerede 6 Hürriyetin siyah başlığı Kralın kral taraftarlığı haltotatn cari curflar” ben şöyle yaparım, böyle yaparım diye radyolardan mil- late savuzduğunuz küfürler? late 30 mliyan bir aradayız Haydi siz üç Kiş! gelin bakalım bir araya, Ndınus- ans kurşunlarımz içimizden bir kaçı- nm ad. Ans ayrabıldiniz m bizi birbirimizden?”, ”... zavallı (tavuk kafgiarınızda yer “e bir düşünce yoktu”, “Bu h . bu e gi. vu NN — ya soysuz döl yapar”, “Allah e kahretsin”, > kurşun sıkacak kadar divâneleştiler”, “Kalemlere zincir vurdular”, “Sarhoş, kanlı göz- leriyle kütleyi bir karaltı gib! gör- düler”, “Onları omuzları üstünde ik- tidara getiren milleti, yalanla dolan- la oyalamağa, vatan cephesiyle izze- UÜ nefsimi rencide etmeğe bile utan- madılar”, “..Vatan Cephesi her gün kazma atılan bir çukurdu.” Ama iş bu kerteye - getirilince, doğrusu en sabırlıların bile sabırları Wikendi. Düşünmek lâzımdı ki ilk İs- tanbul nümayişinde talebeler bu Hürriyetin önünde “Namık gazetesi” diye yuba çekmişlerdi ve bu Hürriyet bütün o nilmayişleri ha- sıraltı etmiş, stütunlarm şimdi küf- rettiği sabıkların beyünatlarına, teh- ditlerine açmıştı. Bütün bunların unutulabilereği nasıl (düşünülebilir. di7 Türk inlulâplarının savunulma- anda, demokratik rejimin bütün mü- esseseleriyle memlekette yerleşmesi için ni kararların BEP da emeği olan, oi ır eski- miş e e ema için döviz sağlıyamıyan, buna rağmen bak ve hürriyet mücadelesinden vaz- geçiniyen ağırbaşlı Cumhuriyet bile, nihayet sabrı tükenmiş olmeli Ki 1 Haziran tarihli bagyazısında şunlan yazmaktan kendisini alamadı: “Ne tufahtır ki o zamanlar iktidarın ni- metleriyle perverde olanlar, sabık BaşBakanın etrafında yerlere kadar kapanıp onu göklere çıkaranlar, 9 pat hakkının ltzumsuzluğunu yüzü- müze karşı haykıranlar Ordu dunı- olmaz, dahs aradan bâkim olur