w v-ı.h.ıı— eg abi “teorübeler kazandırmış, halk psiko- lnjlsim çok iyi öğretmiştir. ' Maraşın tanınmış Bayazıtoğulla- vı âlilesine mensup olan Kemali Ba- yıt. 19083 yıunıa Isuı.nbulda dünyaya göelmiştir. Ba istibdat ve meşru- tiyet devrinin valılerinden Mahmut Arif Paşadır. Bu itibarla Kemali Ba- yazıtın çocukluk ve gençlik seneleri taşrada geçmiştir. İlk ve orta tahsi- lini Maraşta tamamladıktan sonra İstanbula gönderilen Kemali Bayazıt Vefa Lisesine kaydedildi. Liseyi mü- tareke yıllarında bitirdi ve Darülfü- nunun Tıp Fakültesine girdi. O'dev- rin Darülfünun talebeleri bir taraf- tan dersleriyle uğraşırlarken, diğer taraftan genç kalblerinin bütün sa- mimiyetiyle Anadoluda devam eden Milli Mücadelenin muzaffer olmasını temenni ediyorlardı. Anadoludan ge- len haberler, genç Tıp Fakültesi ta- lebeleri için en hayati ve en iftihar varici hâdiseyi teşkil ediyordu. Fa- kat bâzı.hocaların Milli Mücadele a- leyhindeki tutumları ve — derslende sarfettikleri sözler genc — talebeleri derinden yaralıyordu. Bunun aksülâ- meli gecikmedi; tabeler Milli Müca- deleye karsı cephe alan hocaların dersglerini boykot ettiler. Milli Müca- deleyi destekliyen hocalar ise talebe tarafından candan — seviliyordu ve bunların başında, o zamanki Darül- fünun Emini Dr. Besim Ömer Paşa vardı. Dr. Kemali Bayazıt, “En sev- diğimi hdca, rahmetli Besim fİmer Pasadır” derken, bu —sevgide onun, Milli Mücadele dâvasına Kkarşı güs- terdiği anlayışın büyük payı olduğu- nu da ilâve etmektedir. 1925'de Tıp Fakültesini tamarnlı- yan Dr. Kemali Bavazıt, o zamanki mecburi hizmet kanununa göre, Der- sim vilâyetinin Ovacık kazaşında ve sonra da Elâzığın Pertek kazasında hükümet tabibliği vazifesi yaptı. Er- gani-Maden kazasında hükümet tabi- bi iken, ek vazife olarak o zaman Al- manlar tarafından işletilen Bakır İş- lefmesinin — doktorluğunu da yaptı. Cenuüp Demiryollarının inşaatına 'baş- lanatcağı sırada mecburi hizmetini ta- mamlamıştı. Bakır Şirketinin Müdü- rü Henikaiser'in tavsiyesiyle, devlet hizmetinden ayrılıp Cenup Demirvol- ları 4İnşaatında İsvec grupu hekimli- - Rgini kabill etti. Dört sene kadar dağ- larda bayırlarda binlerce işci arasın- da amele hekimliği yaptı. Cenup De- miryollarının inşaatı tamamlanmca. yeniden devlet hizmetine girerek yu ĞAA mıuhtolıf bölgelerinde sıtma mü- cadele hekimliğfi vazifesini gördü. Bu vazife binlerce köyü dolasmak, köy- MHllerle temas etmek imkânını Dr. Kemali Bayazıta verdi. Esasen sıtma milcâdele tabibliği. bir nevi köy-he- kimliği idi. Dr. Kemali Bayazıt za- manla Sıtma Mücadele Teşkilâtında dâha Üst vazifelere gecti ve bir nevi gevi hizmet sayılabilecek lâhoratuvar şefliğine tâvin edildi, Bir müddet son- ra da teşkilâtın reis muavinliğine ge- ti Dr. Kemalt Bayazıt 1939 yılında ! Mavaştan milletvekili secilerek siya- 'si hayşta atılincaya: kadar Sıtma ©10 Mücadele Teşkilâtında çalıştı.. 1938 yilında Söğütte Sıtma Mücadele Ta- bibi iken evlendi. Bu izdivactan' Ba- yazıt ailesi bir kız evlât/ kazandı. Daha sonta ailenin iki eıkek evlâdı daha dünyaya geldiyse de bu gamadı, Dr. Kemali Bayazıt ve fFefi- kası, erkek çocuk hasretini, geniş yazıt ailesinden avukat Abdü.lkudır Bayazıtla evlendirdikleri kızlârıhin dünyaya getirdiği torunlarını ıeverek gidermektedirler. Mamafih Ke- mali Bayazıt ve refikası, kız torun— larıniı da erkek torunları kadar çok sevmekte, onların saadet ve neşele- rini paylaşarak mesut olmaktadır- lar. Dr. Kemali Bayazıtta siyasete a- tılma arzusu, 1938 yılında 'belirdi. O sırada Antalyada bulunuyordu. Za- manın yegâne siyasi partisi olan C. H, P. ye girdi ve hemen İl İdare Ku- ruluna ve Halkevi Başkanlığına se- çildi. Dr. Kemali Bayazıt, Halkevle- rinin kuruluş maksadını çandan be- nimsemişti. Bu sebeple Antalyaâa Hal- kevinde canla başla ralıştı. Buğün bile, o zamana ait hâtıralar Dt. Bâ- yazıtı ziyadesiyle heyecanlandii'ma- ya kâfi gelmektedir. 1939 seçimlerinde Dr. Kemali Ba- yazıt memleketi olan Maraştan mil- letvekili adayı gbsterllmesı için C. TP Merkezlne 'müracaat etti. C, H. P. o sıralarda basit bir “demokrasi denemesî yapı yordu Bu denemenin esası, muayyen adedin üstünde âday göstermek suretiyle bir nevi seçme vapvılmasından ibaretti. Dr. Bayazıt Maraşta denemeyi kazanarak, 1989'- da Maras milletvekili olarak B. M. M. ne geldi. Dr. Kemali Baya,zıt Mecüstckl ilk senelerini genc ve tecriübesiz bir mil- letvekili olarak sadece dinleme, tet- kik ve komisyon calışmalarıyla ge- çirdi. Bu bir nevi politik stajdan son- ra, Ali Rana Tarhanın meşhur “Müle- takil Grup'una intisap etti Ve Za- manla 'bu grupun idare heyeti üyeli- gine yükseldi. Daha sonra parti m fettişi ve Genel Merkez üyesi ola.ra.k C. H. P. nin üst kademelerinde vazi- fe aldı, Dr. Kemali Bayazıt icin, Müsta- kil Grup calışmaları devrin tek par- tili politik hayatını ve bu hayata hâ- kim olan zihniyeti tanıma bakımın- dân pek istifadeli oldu. Bu aradâ ken- disine devrin başbakanı Dr. Refik Saydamın selâmını ve sevgisini kay- bettiren bir de macera gecirdi. Genc Kemali Bayazıt, 30 - 35 arkadaşı ile birlikte. tüzüğün verdiği hakka da- anarak, istedikleri bir idare heye- tini C. H. P. Meclis Grupunun başı- na getirmek icin müşterek harekete ka.ra.r vermişlerdi. Bu maksatla za- zaman evlerde toplanarak fikir teatıslnde bulunuyorlar. bâzı tertip- ar alıyorlardı. Maksat- iyet re.selerden yetişme ve eski kafâlı n— C H. P. Genel Sekı-ewı Kasım Gülekl.n Atlantik K Baş- kani Albay J. 9. Fens'e gönderdiği mektubun üzerini örten sis tabaka- sı perde perde ortadan kalkmakta ve mesele bütün çıplaklığı ile orta- ya çıkmaktadır. Dedikodunun her şeklinden nef- ret ettlklerlnl udyleyvnlerl bile gün- n hâdise, bilindiği zlbl. llk defa Akşanı gazetesinde or- taya atıldı. Gazete, Gilekin Atlan- tik Kongresine gönderdiği bir mek- tupla C. H. P. Meciis Grupu Baş- kan vekili Nüvit Yetkin hakkında '“disan bilmez ve beynelmilel toplan- tıların cahilidir” ibare- tilâfın — böşgösterdiğini Gazetenin ayni nüshasında, bu mev- zuda kendisine miüracaat eden mu- habire Gülc—kln verdiği cevap ta var- . Genel Sekreteri, çok eu bir dile: NAdO Mrelerme hiçbir .mektup göndermediğini a- çıklıyordu... “Suspense” tekniğinin bütün in- celiklerine vükıf C. H. P. Genel Sek- reteri Gülek, uzun bir sessizlikten sonra, AKİS meşhur mektubun met- nini neşredince ortaya çıktı ve bir basın toplantısı tertipliyerek İstan- bulu ziyareti sırasında J. J. Fens'- ten aldığı mektubu gazetecilere gös- terdi; evvelce yazmadığını iddia et- tiği mektubu yazdığını söyledi ve mektubunun çalhnarak tahrif edil- diği tezini ortaya attı. Muhabere emniyetinin ihlâli gibi ağır bir it- hamla, işi bir İktidar - Muhalefet eselesi hâline getirmeye çalıştı. Bu .gayret uzün ömürlü olmadı. Mu- zaffer Kurbanoğlunun muhabere emniyeti mevzuundaki — açıklaması ve Londra Büyük Elcimiz Muhar- rem Nuti Birgi ile AKİS'in yaptı- ğı telefon konuşması Gülekin mek- ın mu e emniyvetine ha- lel gelmeksizin Atlantik Kongresi- nin alâkalı bürosuna kadar ulastığı- nı açıkça gösteriyordu. Esasen J. J. Fens'le #örüşüp mektubunun yeri- ne varmadığımı öğr kten sonra, Gülekin muhabere emniyetinin ih- lâli gibi mühim bir mevzuda uzun müddet susmayı tercih edişindeki garabet. kimsenin gözlünden kaçmış değildi. Ayni sökilde Gülekin “Gön- derdiğim mektfubun aslı budur” di- ye basına açıkladığı metindeki man tıkt hosluklar da AKİS'te nmredilen mektubun sıhhatı hakkındaki naate kuvvet verk'l mahiyettey dl Ama Gülek. mektubunun verine va.rmavvn ba.ska. ellere gectiği ve tahrif edildiği iddiasımda srar etti. Karadeniz gezisine cıkarken doma- vtes sandıkları üstünde yantığı ba- sın toplantısında Giülek, “Hayır, di- yordu, mektup Fens'in eline geçme- diği gibi, sekreteri tarafından da alınmış değildir. Onunla da görüş- AKİS, 1 EYLÜL 1959