NATO Jimini kan dökmeden avakta tutma- rin yolunu bulmuştur. Polis umumi- yetle muhaliflere karşı, demokrat ge- $inen bâzı memleketlerde olduğun- dan çok da.'na kibar davranır. Meselâ geçenlerde yakalanan bir sosyalist komplocu, hücreye falan atılmamış, evinde göz hapsine alınmıştır. Yal- rnız, kapısında bekliyecek olan iki za- bıita nun iaşe masrafları da kendisine yüklenmiştir. İspanyolların çoğu, polisin bu son yıllnrdakı kibarlığını memlekette A- merikalı .bulunuşuyla izah et- mekbedirler Franco'cular, kendileri- ne şimdiye kadar bir miylar dolar pa- ra verenlerin vanında faşist usullerı- e başvurmaktan âdeta utanmakta dırlar, “Mamafih, iyi muamele kaidesi halkım bütün kademelerine aynı eşit- likle tatbik edilmemektedir. Meselâ, anarşistlik suçuyla yakalanan bir iş- çinin işkenceye tâbi tutulması pek- âlâ mümkündür. Öte taraftan, Ame- .rikalılarla ahbaplığı olanlar, polisin elinden kolaylıkla k'urtulabılmekte- dir.'Fakat her şeye rağmen, F'ra İspanyasında polisin, meselâ Hıtlet Almanyasına ve Stalin Rusyası- na nisbetle, çok daha mülâyim ol- duğu, temerküz ve çalıştırma kampı bi müesseselerin bulunmadığı da bir hakikattir. Kaİkımm gençlik ve memleket C audillo rejiminde ticaret hayatına atılıp genç yaşta muazzam servet edinen kimselerin çokluğu herkeste hayret uyandırır. Halbuki durumun izahı gayet basittir. Gençlerin politi- kayla uğraşmalarına imkân yoktur; rejimin fikir hayatı üzerine koyduğu sansür ve cemiyetin Koyu baskısı her türlü entelektüel faaliyeti de im- kânsız kalmaktadır. Böyle olunca, ihtiraslı gençler için açık kalan tek kapı, ticaret ve sanayi sahası olmak- tadır. Zaten, türlü israfa rağmen, Amerikanın akıttığı dolarlar saye- sinde, İspanyol ekonomisinde Onseki- zinci asırdan beri ilk defa olarak esas- h 'bir kıpırdanma görülmektedir. Diktatörlükle, hem de beceriksiz bir diktatörlükle idare edilen birçok memleketlerde oldu*u gibi, İspanya- kınma, hareketi de başlangiıç- tâ tam bir keşmekeş içinde başlamış- tir. Yatırımlar en verimli sahalara gidecek yerde, en gosteı*işlı saha.lara ıhtıyaçlar ve hedefler 'lyl hesaplanamamış, ara uygun bir çalışma yolu bulunamamıştır. Halbuki, İspanyadaki nüfus Av- rupa için rekor sayılabilecek bir.hız- la artıyordu ve asıl kötüsü , zirai ve- rim eski düşük seviyesinin Üüstüne Bir türlü çıkamıyordu. Böyle giderse, yakın bir gelecekte İspanyol halkının kıtlık' tehlikesiyle karşı karşiya kal- ması çok muühtemeldi. Franco idare- si, bütün bunları bildiği hâlde, mese- zaî lâ sulama projeleri gibi şeyleri ih- mal edip, muazzam binalar, âbideler inşa etmek yoluna gitmjştı Madrid'e 80 kilometre Mmesafede “inşa olunan Meçhul Asker Âbidesi için sarfedilen para 300-350 milyon lira civarındaydı. Saragossa — şehrinde inşa edilen koskoca hastahane için hasta bulunmadığından binanın an- cak bir kısmı işletmeye açılabilmiş, geriye kalan kısımlar birer israf âbi- desi olarak boş bırakılmıştır. Fr hükümetinin — gösterişli yatırımlardan vaz geçip verimli ve programlı' yatırımlara başlaması an- cak Amerikalı Uuzmanların ıisrarları sonunda mümkün olabilmiştir. Fakat bu arada olanlar olmuş, memleket plânsızlığın ve israfın neticelerine lanmak zorunda kalmıştır. KAv- lerden şehirlere doğru a,kın felâket denilebilecek — ölcülere — ulaşmıştır. Bugün Madrid'in nüfusu iki milyona Barcelona'nınki de birbuçuk milyona yaklaşmıştır. Plâna ve programa akıl erdiremiyen hükümetin bu akını dür- durmak için bulduğu tedbirler de pa- ra etmemiştir. Batı ve Güney eyalet- lerinden gelen trenler büyük şehirle- re girince polis devriyeleri yolcuları kontroldan geçirmekte, çalışma mü- saadesi olmayanları geri göndermek- tedirler. Fakat, geri cevrilenler bir yolunu bulup dönmeğe muvaffak ol- maktadırlar, Aptallaştırma kampanyası B ugün İspanyayı ziyaret eden tu- ristler, futbol maçlarının, boğa döğüşlerinin, — festivallerin karşısında hayli larda eğlence saatlerine ayırılan va- Franco Pardo Sarayında İhtişum, ihtişam, itişam... — kit son derece geniş tutulmuş, tele- vizyon yayınları hep havadan sudan programlarla doldurulmuştür, Spor gazetelerine bol bol "Ağıt tahsöisi ya- pılmakta, fikir yayınlarından (Esirges nen basın malzemesi havai ya.yınıata bol keseden dağıtılmaktadır. Bütün 'bunlar bir tesadüfün neti- cesi değildir. Ortada, evvelden tasar- anmış ve Franco'nun adamları tal'a- fından ustalıkla tatbik edilen bir kampanya mevcuttur. Maksat, hal- kın rejim meseleleri Üzerinse düşün- mesini, İspanyanın siyasi kaderiyle ilgilenmesini önlemek, kısacası İspan- yolları “aptallaştınnak"îa.n ibarettir. rluklarının muvaffakiyetle tatbik ettıklerı “are- na eğlenceleri”, bugün de “luna park” adı altında Yirminci asrın in- sanlarını sersemletmek için kullanıl- maktadır. Entelektüelleri bir tarafa bıra- kan Franco, görünürde işçilerle çok yakmdan alâkadar olur, gibidir. Me- selâ “İşçi Üniversiteleri” diye şata- fatlı isimlerle açılan müesseseler, gü- ya işçi çocuklarını cehaletten kurtar- mak ve' yetiştirmek maksadını güt- mektedir. Halbuki, yakından ince- lendikleri takdirde bunların; kilise mensupları tarafından idare edildik- lerini ve işçi çocuklarının Franco re- jimini sevecek şekilde bir “bevin vı- kama” ameliyesine tâbi tutuldukla- rını anlamak güç değildir. Amerikalıların derdi I ş, açıkça adam düövmeye ve İş- kenceye dayanmadıkca, İspanya- daki Amerikalıların rejim meselele- cine pek aldırış ettikleri yoktur. Dev- letin liberal bir siyaset takip etmeme- si, iktisadi hayata müdahalelerde bu- lunması ve vatandaşların iktisadi hürriyetlerini kısması, demode 1libe- ralizm düşkünü Amerikalıları siyasi hürriyetsizlikten daha çok rahatsız etmektedir. Franco, bir de tam liba- ral iktisat siyasetine dönse; * Sam Amcanın şikâyetleri ortadan kalka- caktır. Son OECE raporüuna dayanan stabilizasyon programına göre, piya- sa mekanizmasının işlemesine engel olabilecek “siyasi” tahditler de. her- taraf edildiğine göre, Amerikalıların Franco rejiminden sızlanmaları için artık sebep kalmamış demektir. Yavaş yavaş piyasa mekâanizma- sına dönülmesi ve stabilizasyon ted- birlerinin halk için doğuracağı' baş- a nahoş neticeler yüzünden, fakit tabakaların memnuniyetsizliğ—i daha dâa artacağına göre, acaba rejimi daha uzun müddet sarsılma- ir? “dedikleri”"ne — bakılırsa İspanyadaki rejimin günleri' sayılı- dır; fakat halkın “yaptıkları”na ba- kıhrsa. rejımin devrileceğini söyleye- akit hayli erkendir. Ha- ada hükümetten şi- kâyet eden, rejim aleyhinde atıp tu- tan insan sayısı bir hayli kabarıktır. Halbuki, iş fiilen harekete gecmeğe, hükümeti devirmek için faâliyete g'ı— (AKİS, 1 EYLÜL 1959'