ve 1000 Rupiah -43 ve 87 dolar- de- Yani bir kararla 87 dolar değermde- ki banknot 8, 7 dolar“haline geliyor- du. Cebinde 10 bin lira kâğıt para bulunan bir adamin cebindeki para karardan sonra bin lira oluyordu. ndan başka 2187 doların Üs- tündeki 'banka hesapları da dondu- Fuluyordu. Bankalarda 2187 dolar- dan fazla parası bulunan kimseler bu paralara el süremiyeceklerdi. Pek ya- kında Endonezya parası devalilasyo- na da tâbi tutulacaktır. Ayrıca me- murların maaşları da azaltılmıştır. Soekarno aldığı kararların külfe- tinin zengin kimselere düşmesine bil- hassa dikkat etmiştir. Fakirlerin e- linde bulunan ufak kâğıt paralara ve bankad hesa.pla.rı dokunulmamış- tır. Yıllardır süren azgın enflâsyonun bedelini/zenginler ödeyeceklerdir. Soekarno'nun para ameliyatı, ta- rihin tanıdığı en ağır operasyonlar- dan biridir. Yakın tarihlerde bu tarz 'amelivat 1948'de Almanyada, 1945'- de Belçikada yapılmıştı. Fakat Soe- karno ameliyatı bünların hepsinden daha - serttir. Fakat azgım enflâsyon duürdurmak, ekonomiye bir cekidüzen vermek için baska çare yok Kararlar zenginleri namge uğrat- tığı halde, fakir kütleleri gevindir- teiştir. Bunda zenginlere karşı duyu- lan “Oh olsun” hissi kadar, kütlele- rin havat seviyesinin yülueleceğl hakkında uyanan Ümitlerin payı var- dır. B D Diktatörlere paydos G ecçn hafta Washington'dan gelen berler, Sam Amcanın diktatör- lcre ka.rşı politikasını — değiştirmeye karar verdiğini göstermektedir. Ka- rar Şantiago'daki Amerikan Devlet- leri Dışişleri Bakanları toplantısında Amerikaya karşı yöneltilen itham- lardan sonra alınmıştır. Bu toplantı- assa Venezuella, Küba ve Ar- nsilcileri Amerikayı dikt.a.- törleri şımartmakla suçlandırmı dir. Herter bunun üzerine, A. B. D nin ister sağcı. ister solcu olsşun her türlü. dikıu.tçrlüğün aleyhinde bulun- duğunu, haklarını desteklediği- ni sbylenıel—ı meçburiyetinde kalınış- Amerikamn dıktatörlere karşı dev- ınin hatalı olduğu, Nixon'un 1958 dekı Güney Amerika seyahatinden an- Taşilmıştır.. Güney :Amerika başşehir- lerinin çoğunda Nixon, diktatörlerin hâmisi bir devletin temsilcisi olarak taşa tutulmuştur,. Hattâ Venezuella'- da/ linc,edilmekten güc kurtulmuştur. Fakat . bu gezi, bhaştâa Nixon olmak Ü- zere, Amerikalı devlet adamlarını u- yandırmıştır. Nitekim Nixon, dikta- Lbr cizmeai altında yaşayan Paragu- .;Mecliste yaptığı bir konuşma- a şmemleketin liberal bir isti- ka.mette yol- alması ümıdmı izhar etmekten (_uekiıı,mîıd;a G“ğı_ Amerika &! r vqsnçyle “Dik- le çsıüw yaıkmak- gitmemeli ve hakıkaten demokrat memleketlerle kucakl: malıdır” sözlinü tekrarladı 4AKİŞ, 1 EYLÜL 1959 Erhard Yunanistanda lman İktisat Nâzırı Erhard, Türkiyedeki Şark sultanlarına lâyık drbdeb(.ll ziyaretini taunamladıktan sonra Yunanistana gitti. ard İçin bir masal hbayatı, Yeşilköyde Lufthansa uçağına bin- diği dalnkdd.ı bitmişti. Hele Yunanistanda ayağı yere basarkan, gori- de birkaç yüz kilometre değil bir haşka dünya bırakmış gibiydi. Her şey değişik, çok değişik bir düzen içinde cereyan ediyordu. Meselâ Yu- nan gazetelerinde Prof. Erhard, ne boy boy resimlerini, ne de iri pun- tolarla dizilmiş ismini göremedi. Athens Daily Post gazetesinde, Kı- hard'ın ziyareti, sayfanın en altında ve tek sütunluk küçük bir başlık- la bildiriliyordu. Dikkatsiz bir okuyucunun bu haberi görmeden atlayı- vermesi bile mümkündü. Erhard'ın geliş haberinin biraz Üüstünde iki misli büyük puntolarla ve çift sütun üzerine meşhur İspanyol boğa gü- reşçisi Dominguln'in yaralanması haberi yer almıştı. Okuyucunun dik- kati Erhard'ın ziyaretinden çok, boğa güreşçisinin yaralanması hâdi- sesi üzerine çekilmişti. Zira Dominguin, sadece güreşindeki üslüp ve zerafetle değil, sinema yıldızları nezdindeki emsalsiz aşk muvaffaki- yetleri ile de şöhret yapmış bir kimseydi. Ava Gardner'in sâbık âşığı, Lucia Bose'un kocası ve halen Lauren Bacall'ın iltifatlarının muhata- bi olan Dominguiln'in azgın bir boğanın boynuz darbeleriyle yaralan- ması, Yunan halk efkârı için, Alman İktisat Nâzırının ziyaretinden çok daha ehemmiyetliydi! Ziyareti değerlendirmekte böyle hasis bir ölçü kullanmakta, At- bens Daily Post'un yazı işleri müdürü yalnız değildi. Bütün — Yunan basını -İktidarı tutan gazeteler de dahil- Erhard'ın ziyaretinde büyüt- meğe değer ehemimiyetli bir taraf görmemişlerdi. Meselâ Le Moessager d'Athenes, Alman İktisat Nâzırının ziyaretini birinci değil, dördüncü sayfasında bildiriyordu. rkiyeye nazaran değişiklik sadece gazetelerde değildi. Yunan Hükümetinin programı da bizimkinin yanında projektörün yanında kib- rit ışığı kadar cılız ve sönüktü. Erhard'ı hava meydamnında bizzat Başbakan karşılamadı. Alman İktisat Nâzırı, Hellinicon hava alanında uçaktan indiği zaman karşı- sında Yünan Başbakan Yardımcısı Canellopulos ile Koordinasyon Ba- kanı Protopapadakis'i buldu. Yunanistanı ziyareti sırasında da Kral Pavlos tarafından kabul edilmek mazhariyetine erişemedi. Alman Heyeti ile müzakerelerde bulunan Yunan Heyetine de Baş- bakan Kımmınnlm değil, Koordinasyon Bakanı Protopapadakis — baş- kanlık etti. Turistik Semiramis ı:emı—uvle Ege adalarını görmeye gitti- ği zaman da Erhard'a sadece Yunan Koordinasyon Bakanıyla Merkez Bankası müdürleri refakat etti. Erhard ile Başbakan Karamanlis, Alman İktisat Nâzırı Yunan topraklarına ayak bastıktan bir gün sonra, misafirler şerefine verilen bir öğle yemeğinde karşılaştılar. Görüşmeleri ise Salı günü Erhard, Yu- nan Başbakanını makamında ziyaret ettiğinde vuku buldu. Ne Atinadaki resmi temasları sırasında, ne de adaları — -turistik maksatla gezerken Erhard, motorize alkışçılarla karşılaşmadı. Sadece Atinada, Alman işgalinden zarar görenlerin kurdu gu bir cemiyetin üyeleri yol boyunca sıralanarak Erhard'a “Tazminat, tazminat...” diye bağırdılar. Bu pek dostça olmıyan tezahürata kimse mâni olmadı. Yu- nan Hükümetine göre, mümtaz misatfir Erhard'ın keyfini kaçıracak bile olsa, nümayiş tertiplemek, fikrini açıklamak Yunan halkmın hak- kıydı ve buna mâni olunamazdı. Çarşamba günü Erhard, rene Lufthansa'sıyla Yunanistandan ay- rilirken memleketine iki farklı intiba ile dönüyor olmalıydı. Türkiye- deki temasları başka, Yunanistandaki temasları daha başka kanallar içinde cereyan etmişti ve Yunanistandaki kanallara suyun Batıdan gel- diği ilk bakısta belli oluyordu. Türkiyedeki altı günlük Binbir gece ma- salından sonra rilya bitmiş, Yunanistanda Erhard'ın ayakları yeniden toprağa değmiş ve Doğudan Batıya geçtiğini hissetmişti. Y unan gazeteleri bile, Erhard'ın Atina ziyaretini ölçü içinde verir- ken, itiyatlarından kurtulamıyan Zafer, Anadolu Ajansma atfen, Alman İktisat Nâzırının 5 yıllık Yunan plânını çok beğendiğini yaza- rak Türkiye hakkında veremediği bir haberi bu suretle duyurup teselli buluyordu!... Güney Amerikada dolaşan Eisen- hower'in kardeşi Dr. Milton S. Bi- senhower de bu görüşü destekledi. 1959 yılının başında Temsilciler Mec- lisinin Dışişleri TAli Komisyonu, hüüi- kümetin diktatörlerle dost demokrat memleketleri kati surette biribirin- den ayırmasını istedi. ”