K ADIN Aile Eyvliliğin güvesi: Sıkıntı... hl ucize ilâçlar devrindeyiz ama ge- n ne de tatbik edilir edilmez has- tayı ayağa kaldıran ve ona devamlı bir sıhhat bahşeden hiçbir ilâç jo - bir saadeti garanti eden kaideler mev- cut değildir. Fakat bir “evlilik hıfzıs- sıhası” vardır ve buna r'ayet edenle- rin saadet ihtimalleri artar Evliliğin 1 numaralı du_.şmanı sı- kıntıdır. Hayat gibi, evliliğin de tadı tuzu”Gdeğişikliktir. Sıkmtı evliliğin ilk gt'ınlemıde ya- ş kendini göstermeğe b Erkek sahıJı alkıp işe gider, akşam döner, yemeğini yeı biraz konuşur, gazete okuı ve yatar... Kadın ev ışle- kucasma 'bol bol yoıgunlu—"undan bah- seder, Pazar günleri -ay sonu değilse- sinemaya giderler ama yol boyunca kalabalıktan, otomobilsizlikten, halk- tan, cemiyetten, hayattan, kısaca her şeyden şikâvet ederler ve bu hâl bir, iki, üç, beş, on sene devam eder gi- der. Vaktım şikâyetle değil, cahşmak- la geçiren mükemmel bir kadını da sıkıcı olabilir. Onun ıcın hayatın ân, evinin zliğidir. Daha misafirler sıgarala m külünü silker- lerken tablaları temizlemeğe kalkar, azarı ve diğer tatil günlerini temiz- likle geçirir. Bu kadın için her şey Neş'eli bir aile Siırrı: vazifeden ibarettir. Kocasının fikri veya hissi hayatı ile, işiyle alâ cak vakti yoktur. gömlekleri daima ları ütülü, mendilleri tiril tirildir. Böy- le fazilet sahibi bir kadının kocası da *çabuk sıkılır ve kendine bir kaçamak yolu arar. Bazan bahçesini tanzim eder, bazan pul koleksiyonu yapar, a tavuk yetiştirir, istidadı var- sa resim yaparak, yazı yazarak sıkın- — Sıhhatlı bir bebek Bol,bol -havd.. Sıkıntıyı imha!, tısı avutmaya çalışır. Bazan ken- dis teselli icin bulduğu bu meşgale onu o kad rar kı. hayatının eksik taraflarını unutu Böylece sonradan yazı yazmaya veya herhangi bir sa- natla meşgul olmaya, başlayanlar a- rasında meşhur olanlar bile vardır! Bu tipb karı-kocalar birbirlerinden ta- mamiyle ayrı dünyada — yaşadıkları halde, işlerinden saadet duydukları i- çin müşterek hayatları devam eder. Fakat aralarında erkek-kadın rabıta- ları yoktur, müşterek bağlar mevcut değildir ve üçüncü bir şahıs -ekseriya bir başka kadın- aileyi kolaylıkla yı- kabilir. Bu yabancı kadının meziyet ve fazilet sahibi olmasına lüzum yok- tur. Erkek evinden, karısından o ka- dar bıkmıştır ki, kendisine yeniden yaşama zevki veren bu yeni kadına, âdeta minnetle bağlanır. Fazilet sa- hibi karısı o kadar tatsız olmuştur ki, erkek fazileti bile kusur olarak görmeye başlamıştır. Bâzı kadınlar da evlenir evlenmez bütün şahsiyetlerini terkederler, ları yok olmuştur. Kocalarından baş- k'm%cvo veıı—cek vakitleri yoktur. Kocalarının peşinden — ayrılmazlar. Üqtelık gösterdikleri bu aşırı alâka- nın ayneh karşılığını da beklerler. Alıngan, şüpheci ve kıskânç olurlar, Bu fazla alâkâ erkeği sıkar, ona kaç- mak ve kurtulmak arzusu verir, Bazan karı-koca devamlı bir “harb hâli” içinde yaşarlar. Her söz aralarında bir kavğga vcmle:—.idir. A- ralarında zıddiyet var der ma as- ında bunlar sıkıntıyı kavga ile yok etmeğe uğraşan çiftlerdir :: Sakıntının daha binbir çoşidi var- VAKİS, 1 EYLÜL3 1959