1 Eylül 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

1 Eylül 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-a b Batılı Dostların Gölgesinde ATürkiY'e l) ara ve kredi musluklarını açi- nuz” dünün parolasıydı. “Para ve kredi müsluüklarimı kisiniz” bü- günün parolasıdır. Türkiyenin len temel meselesi olan iktisadi kal- kınma dâvasının halli, dün bu mus- lukların açılmasından — beklenirdi. Bugün kalkınma ümidi muslukla- rın kısılmasına bağlanmıştır! İlk reçete iflâs etmiştir. Enf- lâsyon, 1954'ten itibaren kalkınma- yı baltalayan bir ilâç hâline gel- miştir, Musluk açma politikası, İs- tikbalin garantisini teşkli eden ya- lırıııılnrı ıııaltm.ıkln kalmamış, dö- z sıkıntısını arttırarak, onları Sa- yın Başbakan Menderesin — 1952'de ”ı'vlıllk" dediği verimsiz güzelleş- tirme faaliyetlerine yöneltmiştir. İfiâs tamdır. Acemi sihirbazlar, mMusluk açmakla kalkınma olmiyü- cağımı Mmecbüren anlamışlardır. Şimdi para bolluğunun yapama- dığı kalkınma mucizesi, para hğından beklenmektedir! Hiç şüp- he yok ki, karaya oturan geminin yüzdürülmesi için istikrar politika- sı zaruriydi, isabetliydi. Esasen baş- ka çare de yoktu. Bir yıldır tatbik edilen bu poli- tika, ecnebi mütehassısların yaptı- ğı gibi, münhasıran enflâsyonun kaynaklarını kurutmak bakımından ele ahnırsa, muvaffak olmuş da sa- yılabilir: Fivat istikrarı az çok sağ- lanmış, para değerinin devamlı düş- mesi önlenmiş, ihracat câzip bir hâ- le getirilmiştir. Hasta tamamen iyi- leşmese bile, nekahat devrine gir- miştir. Yalnız istikrarın sağlanması ve kalkınma ayrı ayrı şeylerdir. Al- manyada istikrarım sağlanması, hiz- ı bir iktisadi kalkınmanın temel- lerini hazırlamış olabilir. Fakat kon- solidasyon anlaşması sırasında, ala- caklı memleketler safında Türkiye- nin karşısına oturan Portekiz dört- başı mâmur bir istikrar politikası- na yıllardır dört elle sarıldığı hal- de, kütleler, büyük ölçüde bu politi- ka yüzünden yıllardır sefalet içinde yaşamaktadırlar,. Az gelişmiş bir memlekette istikrar ve kalkınma atbaşı giden iki hâdise değildir. İs- tikrar, kalkınma feda edilirse, bü yük bir kolııylıı':l:ı gerçekleştirilebi- lir. Kalkınma elbette istikrar içinde yürütülmelidir. Fakat az gelişmiş bir Mmemlekette, devlet, milli gelir- deki artışların büyük bir kısmım yatırımlara- yöneltecek mükemmel bir mali sistem kurmazsa, bilhassa Ziraatta verimi arttıracak geniş enf- rastrüktür yatırımlarına ve yay$ı bDir teknik eğitim hareketine giriş- mezse ve her sahada motör rolünü oynamazsa, istikrarip -tıpkı başıbaş enfiğayon gibi- kalkınmayı baltala- yacağından şüphe — edilmemelidir. Esasen D. P. İktidarının giriştiği kalkınma teşebbüsünün fiyaskoyla neticelenmesinin temel sebebi, onun sermaye teşekkülünü hızlandıracak hiçbir. ciddi teşebbüste — bulunma- ması ve kütlelere gerekli ieknik eğitimi vermeyi aklına getirmek is- tememesi olmuştur: 1950-1953 dev- resinde zirai gelirlerde, muhtelif se- sanayi ma- nına yöneltilmemiştir. 1953'ten sol- ra zirai verimlerin yerinde sayması, hattâ gerilemesi yüzünden gelirler- de artış olmamış, hızlı bir sanayi- leşme ve şehirleşme hareketini bes- liyecek gıda ve sermaye temini fır- satı kaçırılmıştır. Enflâsyon yoluy- la ortaya çıkan ve yıldan yıla azaln.n mahdut tasarruf imkânları da mes'- ut azınlığın lüksü ve npıküla.ınon için israf olunmuştur. Adına istikrar politikası denen, enflasyon kaynaklarını kurutmaya mâtuf bâzı malt tedbirlerin alın- masıyla kalkınmanın duraklaması tehlikesi bu sebeple ortadan kalk- mamıştır. Tehlike hayali değildir. İstikrar politikasının başlangıcından beri ik- net bir duraklama tırımların seyri hakkında en hassas ve en çabuk haber veren çimento istihsalinde muazzam bir düşüş gö- ze çarpmaktadır. Denilecektir ki, bu bir intikal devresidir, yeni şart- lara intibnk edilince yatırımlar tek- Belki, Fakat Avru- pn. Iklisıulı lşblrllği Teşkilâtı ve Pa- ra Fonu vasıtasıyla Türk ekonomi- sini âdeta vesayet altına alan Batılı dostların davranışı, bu hususta çok fazla ümide yer bırakmamaktadır. Batılı dostlar için gaye, Türkiye- nin tekrar dış yardım istemekten kurtulması, borçlarını muntazaman ödemesi ve ithalâtını serbest bırak- masıdır. Yani dış ticaret açığı ver- memek ve Avrupanın sanayi ma- mullerine kapıları tedricen açmak lâzımdır. Görülmemiş bir sür'atle hazırlanan “Üç Yıllık Yatırım Pros gramı” ahi, Batılı dostları bu ıdnden ilgilendirmektedir. İşte Er- hard'ın sözleri: Alman — Ajansının Orta Doğu temsilcisinin bir sualine İktisat Nâzırı, “Eğer üye devlet- ler, Türkiyenin tediye bilânçosunu dijzelteceğine ve diş ticaretini 1i- berasyona götüreceğine inanırlarsa, yatırım programını tasvip edeceök- lerdir. Her şey ona bağlhı. Mühim olan yatırım programının Türkiye- Doğan AVCIOĞLU yi, fiyat ve kalite bakımından dün- Yü piyasaların'da rekabet edecek mallar istihsaline Eotılrmeqldır" ce- vabını vermekted Bu sözler, liberal bir görüşün klâsik ifadesidir ve sanayi memle- ketleriyle müstemlekeleri arasında geniş bir tatbikata mazhar olmuş- tur. Tatbikatın ne netice verdiği d herkesin malümudur. Erhard'ın bir- kac kı—limex le çizdiği politika, cılız Türk sanayiinin ve.hattâ kalkınma- nın sonu demektir. Fiyat ve kalite bnknmndan dünya — piyasalarında ancak birkaç zirai mahsul rekabet edebilecel. lthaliltta. Hberasyon, nü- fusu hızla artan memleketimiz için yegâne kurtuluş ça.tmı olan sana yileşmeyi durduracaktı Bu zihniyetle Müsterek Pazara iltihak, bâzı garantiler tamınsa blle memleketimizi ihracat yapan bir iki kolu gelişmiş, iptidat bir ziraatla başbaşa bırakacaktır. Miu-ıtemleke- lerde uzun yıllar durum b olmuş- tur. Ondokuzuncu asrın ikinci yarı- sında Kuzey İtalya ile Günev îtıl- ya bu zihniyet içinde blrleqmiş. bir- leşihe Güneyin fakirleşmesi pahası- na Kuzeyin ıleı-lemesınden başka bir netice vermemiştir. dostlar adam başına düşen gelirin, 1953-195'7 doıreninde Fran- ada e ada yüzde 28 artarken Tlirkivede gerilediğini nedense hatırlamak istememektedir- ler. Nüfusu hızla fakir bir memleketln. denenmiş liberal reçe— telerle daha çok fakirl şünmemektedirler. Bu reçeteleri tat- bik ettikleri memleke kurak top- rakların besliyemediği köylülertin şehirlere E> 5 pazari bize aç” düsturu, Türk ekonomisini düştüğü çııkmazda.n çıkaran dostlar loln kü- fidir. "Mu—ıluğu aç, musluğu kapa” ve “Gelsin Amca, tsin Hans Amca” zlhnlvetlnln memleketimize hazırladığı kader, maalesef budur. müm rmesini bilmişti Bu-zor bir istir, fakat imkânsız de- gildir. Mesele her şeyden evvel li- derlik ve organizasyon isidir. Türkiye köy kahvelerinde ve şe- hir sokaklarında öldürülen ınllyoıı— larça iş d ve enerjiyi sefi edebilecek muktedir liderlere müh- taçtır. * nn 'AKİS, İ EYLÜL 1959 »

Bu sayıdan diğer sayfalar: