OLUP BİTENLER konuşulduğunu ögrenmel; için. AL- mı.nyıdı.n haberlerin gelmesini bek- lemek lâzim geldi. Nitekim Hiltonda yaptığı: bağın toplantısında ” çok, az y söylemeye dikkat eden Erhard, stanbulda “Dpa” ansının . Orta Doğüu temsilcisi Kurt Gebauer'e ver- diği mülâkatta çok cömert davran mıştır. İstanbulda vakit kıtlığı yü— zünden otomobilde yapılan mülâkat- ta Erhardâ sözlerine “Türkiyeye kar- şı çok cömert davranmışızdır” diye- rek başlamıştır. Gerçi Erhard, son ziyaretinde destek vaadinden başka hiçbir. cömertlikte bulunmamıştır. Am T Eylül günleri Para Fonu toplantısı dolayısıyla İstanbulda bu- lunan ve gördüğü manzara karşısın- da “Bünu yapan memlekete beş. ku- ruş dahi vermem” diyen Erhard için destek vâadi elbette ki büyük bir cö- mertliktir. “Dpa” Ajansı temsilcisinin en çok ilgilendiği mesele, harb sırasında el konan Almen mallarının durumu ol- muştur. Erhard bı mevzuda şunları söylemiştir: “Alman mallarının iade- si için bir kanun çıkarılmıştır. F'a- kat kanuün tatbik edilmemiştir. Bu- radaki görüşmelerim sırasında, Türk Hükümieti, —mülkiyet — transferinin derhâl yapılması hususunda, tapu da- irelerine emir verdi”. Ne tuhaftır ki Türkiye harb sırasında el konan Al- man mallarını ilk iade eden memle- kettir: Meselâ Amerikada bu mevzu- da hiçbir hareket görülmemektedir ve Hisğenhower'in son Almanya zi- yaretinde, Adenauer de, Erhard da, bu mMmeseleyi açmak cesaretini dahi gösterememişlerdir! Erhamd'ın şikâyet ettiği ikinci bir.mevzu, Alman kredileriyle alınan malların Alman gemileriyle — tasın- ması- Meselesidir. Erhanl'ın söyledi- ğine göre “Mayısta Türk ve Alman armatörleri arasında, malların yarı- sının Türk, yarısının Alman gemile- riyle nakli kararlaşmıştır. Fakat Türk armatörleri anlaşmaya Tiayet etmemişlerdir”". Erhard, herhalde bu husustâ gerekli teminatı almıştır. ' Alman İktisat Nâzırı, Türkiyeyi destekleme vaadini de su şekilde i- fade etmektedir: “Ben buraya kredi verilmesi veya Federal — Hükiüimete yeni vecibeler yükliyecek iki taraflı bl—r anlaşma yapm aya gelmedim. Bu Ö, E. C. E., Türk yatırım proıummı tasvip eder ve yeşil ışık ışmu verirse. düşünülebilir. O, E. , B.; Türkiyenin yatırım programı- ıu faydalı, mânalı ve verimli bulur- sa ve Üye devletler onun Türkiyeni tediye bilânçosunu d teceğine, dıg ticaratini liberasyona — götüreceğine programı tasvip edetcek- lerdir. Her şey ona bağlı. Mühim ©- dJan-hüsus, yatırım programının 'Tür- kiyeyi Iiya.t ve kalite bakımından dünya piyasalarında rekabet edecek mallar istihsaline ulaştırmasıdır. Bu, bütün Avrupayı ilgilendiren - bir dâ- vadır. Program, Eylül ayında O. E. C©: B ımnlekotlert konsültasyon yap- tıkları #amâan inceleneceaktir.: 1 Türk programı geniş >bir bir kademede tasvip ığ görürge, hususî taşebbüse de dahâ çok yer açılabilir”. “İste binbir gece masallarına bön- zemesi için şarkkâri ihtimam göstür rilen Erhard'ın seyahatının, kendi İ- fadesiyle bilânçosu bundan tba.rettlr Şark debdebesi, Erhard'ın gözle 'kamaştırmamış, aldığı sayısız hedi- yeler kararını değiştirmemiştir. Bel- ki o da Türkiyede bir prens muame- lesı gören Krupp gibi düşünmekte- r. Krupp, memleketimizden ayrılır- ken “Şark debdebesiyle ağırlandık. İş adamı olarak Şark debdebesi me- todlarıyla çalışan kimselerle iş yap- mak âdetim değildir” demişti de... Basın Ufuklar genişleyince... G eçen haftanın başında Salı günü, Maraş Toplu Basın Mahkemeşi- Şapır Şupur ve y 8 T .. Yarabbi Şükür!.. nönünün C. H. P. Ankara İl Kongresinde verdiği nutku neşreden 8 gazete hakkın Başbakan Adnan Menderesin wrdiğı muvafakatla dâvalar IVI ender(—ıin muvafakatmı ge- almasıyla 5 büyük İs- ta.nbul gazetesi aleyhindeki dâ- valar düştü. nkarada çıkan Ulus ve Som- havadis ile İzmirde çıkan Demokrat İzmir aleyhinde aynı seheple açılan dâvaların duruş- maları devam ediyor! nin sanık sandalyasında oturan genç bir gazeteci, İktidarı tutmanın insâna nimet, Muhalefeti tutmanın ise kll- fet üstüne külfet getireceğini gâyet parlak bir şeınlde ispat etti. Maraşlı genç gazetecinin adı Ahmet Yaşar Başer idi ve sahıbi bulunduğu “Ma- raşın Sesi” gaztesinde -C. H. P, yi tütuyordu- cıkan bir makalesinden dolayı hakkında dâva açılmış, bü yüzden genc gazeteci kendini tev- kifhanenin dört duvarı arasında 'bu- luvermişti. Şurası muhakkak ki ce- zaevlerinin duvarları insana hüyr ma- vi semadan çok daha geniş bir görüş u kazandırıyor, hidayete erme ni akıl almıyacak derecede kolay- laştırıyordu. -Her halde eski devir- lerde tekkelerde dervişlerin cilehane- lere kapanmasının sebebi buydu-, Ni- tekim tevkifhanede Maraslı genç îa- zetecinin gözü birdenbire acıldı. İlk iş olarak gazetenin adını değiştirdi: “Vatan Cephesinde Maraşın Seşi” a- dından da kolayca anlaşılacağı Üze- re, selefi “Maraşın Sesi” gibi! €.H.P. yi tutmak budalalığını' göstermiyor- du. Bu hidayete erlş. elbette iki mü- kâfatsiz kalamazdı. Ahnmet Ya- şar Başer, 250 lira kefalotle gevgili hüriyetine kavuşt ünu; * ağın Sesi”nin belli başıı şikâyet mövzuu olan “resmi ilân tevziatındaki adalet- sizlikler”'in ortadan — kaldırılmdsının takip edeceği muhakkaktı. "Vataq Cephesinde Maraşın Sesi” artık D.P. yi tutan Engizek gazetesi kadar res- mi ilân alabilecekti... Dâva, Ahmet Yaşar Başerin “Ma- raşın Sesi"nde çıkan “Başbakan Menderesten soruyoruz”. başlıklı bir yazısından dolayı —açılmıştı, Başer, bu yazısında resmi ilân mevzuundaki ezeli şikâyetlerini sayıp döktükten sonra sözü eski Vali İbrahim Öztür- kün Vana nakledilmesine ve bu meselede D. P. İl B met Kadıoğlunun tesiri olduğunu a- çıklıyord hakika Maraşın kurtuluş yıl- donümünde D. P. tarafında Müs takil Grupun raporunun basılarak co- galtılmış nüshaları C. H. P. aleyhin- de bir “vesika” olarak dağıtılmıştı. Vali İbrahim Öztürk, C. H. P. lile- rin şikâyeti Üüzerine bu matbuaları toplatmış ve dağıtılmasını men'et- mişti. Maraşta bu hâdiseden . Başkanı ile Valinin arasının a- cıldığına ve İbrahim Öztürkün bu se- beple Vana nakledildiğine inanılıyor- du. Ahmet Yaşar Başerin makalesin- de bu mevzuu acıklaması ve sert bir dil kullanması Savcı, D.P. Genel Başkanı Adânan Mendereşs, İl Başkanı Ahmet Kadıoğlu ve Engizek gazetesi sahibi Nadire Tolunun mu- vafakatiyetle meşhur meşhur ve mu- addel 63384 sayılı kanunun hükümleri- ne göre dâva actı. Ahmet Yaşar Ba- şer, tevkif edildi. Basın Kanunu hü- kümlerinin ve cezaevi duvarlarının hepsine değil ama bâzı başlara aklın sür'atle avdet etmesi hususunda bü- yük faydası vardı. Nitekim Maraşlı genc gazeteci Başerin de başı hapis- hane duvarına değer değmez beynin- deki zekâ ampulü daha parlak 'bir se- kilde yanmağa başladı ve careyi bu ışık altında kolayca buldu: D. P. du- rürken C. H. P. tutulur muyâdu? Ga- zetesinin adı bundan sonra “Vatan Cephesinde Maraşın Sesi” olmalıydı ve tabii oldu da... Bunun tizerine Ahmet Kadıoğlu ve Nadire Tolun muvafakatlarını derhal geri aldılar. Mahkemede D.P. Genel Başkanının da muvafakatını geri alacağı söylendi. Bu takdirde dâ- va düşecek ve Ahmet Yasar Başerin bası dâ dertten kurtulacaktı.. Bu hal karşısında, gzenc gazetecinin kefalet- le tahliye talebi reddedilmedi ve 250 Jiva kefaletle Ahmet Yasar Başer ye- niden hürriyetine kavüştu. Başı dertte olan — gazetecilere Maraşlı —meslekdaşları, bir kurtuluş yolunun mevcudiyetini göstermekte- dir. Ama hu yolu beğenmiyenler ola- caktır. Ne yapalım? Onlar da baska- larına kızacak yerde, “kalın kafa"la- rını cezâevlerinin taş duvarlarına vu- ravmıkıuuısmıııxı“'-— - 'ARİS, 1 BYLÜL 1959