parak bu işi başarıyla yerine getir- di. Gerçi Zorlunun basın toplantısı, Brhard'ınki di. Toplantıya gelen gazetecilerin sa- yısı dörtte Üç azalmıştı. Ama mak- sat hasıl oldu. Zorlu, mutlaka iyi ha- ber vermek isteyen gazetelere '“Tür- kiyeye 500 - 700 mllyon dolar yar- dim yapılıyor” haverini manşete ge- çirmek fırsatını temin etti. Yutırım progruamı | ç© yıllık yatırım programı haberi sürpriz teşkil etti. Zira daha ik ay evvel Cahan, yatırım programı- nın ha.zır olmadığını söylemişti. Ona yatırım programa diye, sadece İktisa- di Devlet Teşekküllerine ait buzı pro- İeler gösterilinişti. Demek ki bir yılda, pılan yatırım pmgmmmın kendisi iki aylık bir z na sığdırılmıştı! Bu şartlar altında yalırımı proğgramı- nın dosyalarda uyuyan bir takım m.ünt'crı.t projelerin tek bir dosydda toplanmasından ibaret kaldığını tah- min etjnek zor değildi. Her teşekku- lün elinde, iç finansman şu kadar, dış finansman kı diye yazılmış namütenahi proje vardı. — Bunları bir kısmı acele bir araya geunlmiş- erişen 10 yıllık bir pro, m Avrupa Iktisadi İşbirliği Te—s.(ılâtı ve Para Fonu mütehassıslarına sumıl musşftu. Mütehassıslar o bu 10 y- Lk programla ılgılemnemışlerdi An- laşılan 'bu ilgisizliğin neticesi, bu se- llhik bir program sahneye kon- Progrmn çatık kaşlı mılleüem- rası mMmütehassıslar tarafından lenecek, Üüzerinde enine boyuna konu- şulacaktır. Mütehassıslar en çok iki şey Üzerinde durmaktadırlar: Yatı- rımların finansmanının enflâsyonist olnuyan kaynaklardan yapılması ve tediye muvazenesi acçığını azaltacak malhivette olması.. Program bu iki Zzaviyeden gözden geçirilecek. belki de tensikata tâbi tutulacaktır. Son şeklini aldıktan sonra dahi, — Batılı dostların programın finansmanına katılıp katılmıvacakları belli değil- irbaz iktısatcı Erhard'ın altı Bilânco bir cümleyle lfade edilirse. Lrhard “İstikrar politika- surlan şaşmazsanız, diğer ortaklar nezdinde sizi savunacağıın” taahhü- düyle yetinimniştir. Hans Amca, iki taraflı isbirliğinden — kacınınaktadır. Altı günlük prens hayatı, Erhard'ı fikrinden cavdırmaya yetmemişti. Mamafih Erhani ve bilhassa Frau Erhard, Türkiyede geçirdikleri şa- hane günleri, Bursanın camilerini, Efesin harabelerini her vhalde uzun nDilkldet hatırlıyaca.kt Bursanın şeftaliler ursa seyahati Savarona ile başla- dı. Marmarada dört saatlik nefis A4KİS,£56 AĞUSTOS 1959 hir gez!den sonra, Çelik Palasta da- ha az nefls ohmyan bir ziyafetle de- etti. raanmu gayrefli v ı;bi- lh' vallsı Sabn Çağlayantıl, muamelesi ördüğ nJ aezınce. Buı-san Alman bayraklarıy- la donatmakta tereddüt — etmemişti. (Gerçi bayrakların ancak ecnebi dev- let baskanlarının ziyaretlerinde asıl- ması lâzımdı ama madem ki sihirbaz iktisatçı bir dev!let başkanından de- falarca üstün bir alâka görüyordu, o halde şekilperest olmaya lüzuüum yok- ti? Çelik Palastaki ziyaretten som-a Başbakan ve Erhard, saat 4'ü 5 ge- çe şehri gezmek Üzere buluşmak için sözlestikten sonra odalarına istira- hate çekildiler. Erhard. saat 4'ü 3 sepsiyonun öÖönündeydi. Bir 18- kemleye oturarak Menderesin inine- sini beklemeye başladı. Bekleme 15 dakika kadar sütdü. Nihayet Mende- res yanında Zorlu ve Polatkan oldu- gu halde aşağıya indi. Başbakan ev- Velâ Erhard'ı Pörmed; Erhard aya- ga kalkınca onu ftarketti. İktisat Nâzırı bekletılmeV*l çok tabif karşılamıştı. Ama Menderesin güzide misafiri bekletmekten son de- rece Üzüldüğü belliydi. Erhard'dan tekrar tekrar özür diledi. Hâdi8e ne- şesini kaçırımnıştı. Yeşil Camil ve Mu- radiye türbelerinin gezilntesi sırasın- da neşes.zlığı devam etti. m yemeği, Bursanın 1 nu- maralı demokratı ve Türki:yenm Al- manyaya 1 numaralı şeftali ihracat- çısı Hayri Terzioğlunun şeftali bah- çeleri içindeki Muhteşem — köşkünde yenildi. Terziogğlunun köşkü, Cum- hurbaşkanı Celâl Bayarın her Bursa ziyaretinde gittiği ve çok sevdiği bir yerdi. Akşam yemeği bi tali zi- ya.t'eü oldu. Erhard, 'I'urldyemn Müş- ti arın meyva çesi olabi- leceğıni gbzıerıvle gördü. Yemek u- rdü. Savaronayla İstanbula dö- nüÜş, sabahı 'bl aktı. Bu sebeple Ankaradan bir uçak istendi ve İstan- bula gece yarısına doğru bu ucakla dönüldü... Türkiyenin istikrar, yani tasarruf politikasını teftlşe zelen Hans Amca bu çok masumane is- raflârı müsamaha ile karşua.muım bildi. tİzmirdeki gövde gösteris F rtesi gün İzmir yolculuğu vardı. 4 Yeşilköyden kalkan Üç asker! u- çak misafirleri Cumaovası alanına g.)tüıv.'lü Genel Bo.şkanlarımn Londra. ucak kazasından sonra Ankı e İstan İ dışına yapacı.gı bu ilk rşaret mllııasebemyle D. P. teşkilâtı günler- vvelden hummalı bir faaliyete gi- rlgmlşti. İ Demokratları, bunun, İsmet Paşanın hâdiseli Ege sayahatine bir cevııp olabılmeei için ellerinden ge- gayre sarfediyorlardı. İzmir Teşxılâtmdaki son k&vna.smalnrdan ki gün evvel başlıyan hazırlıklar, Perşen'be günü sabahın erk saat- YURTTA OLUP BİTENLER lerinde son haddini bludu. Hava alanı yolu, Manisa. Akhisar. Alaşehir ve civarımdan gelemy yüzlerce” ötömobil açık kasa kâlriyon ve ötobüslerle do- ka mianı, çocuklar teşkil ediyordu. Eşrefpaşa yolunda, Üzerlerinde D. P yazılı 15 kamyön ve 2 büyük da- bm—ok davul zurnanın ,şhrakiyle üzerindeki bütün D liyor, coşkun pertililer oynuyorlardı İzmirin bir baloyu bile yasak eden anunsever Valisi, bu masumane te- zahüratın tadını kaçıracak en ufak bir hareket yapılmaması hususunda vazifelilere gerekli emri — vermişti. Kanunsever Valinin 'bu alışılmamış müsamahasından, pratik zekâlı, 18 sporcu genç de faydalanmasım Lildı. 18 genç bir cipe binmişler, sabah antremanından dönüvorlardı. Karşı- larına bir ğrafik polisi çıktı. Ceza ye- mek mukâdderdi. Fakat gencler, Menderesi karşılamaya g"îtt'ıkleri his- & ya, Şa Şa Şa, ok yaşa” diye bağırmaya beşla.)ım*a_ trafik polisi yana çekil- Saat 10 olduğu zaman, Cuma- ovası hava alanının etrafında daire- ler müdürleri, şefleri, memurları ve resmi teşekküller i—cılerl de dahil ol- k Üüzere geni b teşkilâtı. bandolarının ızürültusünden ve zurna Zırıltılarından aske doya pek iş düşeceğe benzemiyordu. Nihayet misafirlerin İstanbul'dan Üç ordu. &ar geçtikce alanı saran çember daralıyor ve tehlikeli bir du- rum arzediyordu. Herkesin gözü ö- nünde açık kasalarla insan nakline müÜsaade eden zabıta., Mühalefet top- lantılarının hilâfına, bu Vatan Cep- hesi taşkınlığına karşı bir şey yal mıyordu. Vazivetin ciddiyet arzetti- ğini gören D. P. idarecılen. Mende- Üze- re meydanın ortasında iki ketlı bir kordon teşkil ettiler. Bu fedailer kor- donuna girenlerin çoğunluğu D. P. ocak ve bucak başkanları idi. rada, gazeteciler ve protokol, lunun dövizi idi: “Allahın Türk Mül- letir'e bağışladığı sevgili, hoş geldi- Uqaklann gelisine yakın iki eaki Şemi Ergin, olup bitenleri mı,ydan taki etm kulesinden p eği —münasip görniülştü ' Bir ara meydana inen Efe 5