Peyami Safa “Kişi refikinden bellidir” yük hakaretler görmüş bu feci vazi- yetten dostu Necip Fazılın delâletiy- le kurtulabilmişti. Bıl buhran içinde zı yazama. ke rem Sarolu hâmisinin demletıvle evi- ne yemeğe dâvet etm Doğrusu Necip Fazılm bu anlat- tıklarında da haklı noktalar mevcut- n birleri Zzi) de şahsiyata dayanan polemik mev- zuunda bi iddi larını so'ıu ge lm z ı._ekjşmelerm ku— Hürriyet, eğer uğrunda hapsolan varsa, yokıur Hıfzı Oğuz BEKATA y ü guıvl aSi di hatırlarsınız! “Toprak, eğer üğrümla vten valSa, Va- " tandır” Biz, bumı ımıln— olarak diyoruz ki: “Hürriyet, eğer uğrunda hapso kan ı.ırvıA. u uşunınııruı ki, var olan bir şeve erişmek için, sahip nlılıığunııı_ Iılr varlığı elde etmek İçin savaşılmaz. Meşru bir hakka kavuşmuk ve uğrunda milcadele etmek suç değiklir. Fakat görüyoruz ki, bir hakikt demokraside, hürriyet rejlini içinde v_xııl.ın alelâde bir mukale, tercüme neşredildi diye yazeteler kapatıl- makta ve gazeteciler hapse girmektedir. Bir tekzip yazısı formaualitelere uygun çıkmadığı İçin, gazeteci ağır ceza görmektedir. Hissediyoruz ki kalemler yazmakta ciddi müşkiülat çekiyor. Gazeteci mesleğinin en tabli tecabını yaparken, hırsizd ağır muüamneleye tâbi tutulmaktadır. Hupisha- nelı-rde gazetecller yatıyor; gazeteciler hapsolmuak için sıra bekliyar. yle lır memlekette hürriyet vardır, denilebilr mi ? zi kimselere göre, tamümen yoktur da denilemez. Xu halde hürri- yete bo—nn—r bir şey var dmıııık Ama şu bir. hakikattır ki, hiç bir şeyin benzeri, ashı demek değildi Görülüyor ki ııwııılekellmlzd(— hürriyet te, demokrasi gibi. Il.tldarın keyfince ve takdirince var ola caktır, bütün lı-aıılarnla değll... İkti. bu husustaki takdirinin ölçüsü ise, kendi emniye selâmetinin zaru- reuı*rhlir Yani İktidar emniyet ve selâmmetini, deınokr.mı ve hürriyetler nusluğunu ne kadar açmakla garantide farzederse, Türk halkı da de- ıııokrm—klı-n. insan hak ve hürriyetlerinden anuık bu kadar nasip alınak- 3 yetinmeye mecburdur. Halbuki hiç bir hakikt demokraside hürriyetler, İktidarın lütfuna ve takdirine bağlı değildir. Bunlar rı-;lmln tabii icabıdır. Onun dozu, asla İktidar uu-:ıhndan ve İktidarın emniyet ve selâmeti zaruretince tâyin edi - lemmez. Çünk ve hlırrlşetler anıak ve ancak inilletin ve devletin emniyet ve u—lumolluc— bağlıdır. Rejim ve hürriyetler, İktidarın değil, mil letin ve dox letin takarrufundadır. itibarla, meşhur Tines zaıı-u——lnln hakkımızdaki l Xğu—tm ta- Tihli b.ışxa isı, bü bakınıdan ayrı bir niâna ve değer tuaşiıy “Gazete kapatmak, ancak ve yalmız harp gibi veya dlğer vuhim alh- valde, Iı.ı.—ın hürriyeti ve diğer hürriyetlerin koruyucusu olan devletin kendi emniyetinin tehlikeye mâruz kalabileceği hallerde haklı gönterile- bilir. ki, Iıu İktidar partisinin selâmeti meselesinden tamamiyle farklı Dbir şeydi Biuh- Iıa—ın hürrlu-ünln ve diğer hürriyetlerin tahdidi. gazete ka- patmak cezası ve ağır baskılar harp gibi veya diğer vahim bir hal icabı tatbik edilmisliğine göre, bütün tedblrlnr. demokratik, nizamı ve Idraka aykırıdır, haksızdır. Yalnız ve ancak İktidar partisinin selâmeti ve eni- nİy (—u lçin ıılınııııstır ve alıtımaktadır. at nasıl tabiata karsı gı—llnı-ınezw hakiki demııkrn—lnln insan hak ve lıürrl)etlerlııln (abiatına da ebediyen karşı konulamaz. İste bu uğurda hapis yatanlar, dışardakilere korku vermiyorlar. Bülun bu Ka- ı.ı-lı—ıller millvtln hürmetini, minnetini topluyorlar. kahram lıı.ı,ı_vorlır. ki, kıırkııııııı knrktuğu ı(ıprıı.klnrda. insan hak v ürriyet- yuğsuna ikizi de b gün yazdkanrıe. ve mü- dafaa etti kle rine aykırı ve diülnya ni- metlerine fazlaca düşkün bir haya- ın dedikodusuna karışmışlardı, 1950'- n sonra İse irticai rüzgârlara sırt vererek mâneviyat kulvarı zannet- tikleri bir istikamette — alabildiğine kalem koşturmuslardı. İkisi de bu ZUnku cemiyetimızde coğunluğu teş- edi hoşluğu xcındevdi)er Ayni ip y Üstadın şimdi birbirle- rini dnşürmeğe calısmalan herhalda xapmak olan bu iki tlstadın maddi terinin, hakiki demokrasi ba yrağının mutlaka dalgalanması nıukmlderdlr. Buna karşı olan bütiin za)retleri ise millet ve tarlh mahküm edecektir. rada bu çatışma dulayısıyle adın Bu a sânevi yapılarının — birbirlerine Peyami Safa ve Necip bn) k ölcüde ılhamlar telkin edece- — yanına bir İisi gi muhakkaktır. Umumi efkârın bil- hassa mizah edebiyatına zaaf duyan gcevreleri bu polemiğin uzamasını sa- bırsızlıkla beklemekteğ'rler. Necip Fazılın ilk ravundu kazandığı kabul adılse bile “Cingöz Recainin yaratı- ' Pevami Safanın hasmı aleyhin- de şimdiden vesaik derleme*e başla- dığı söylenebilir. Herhakle şahsiyatın kaleme dolanması babındaki Şark po- m daha katıl.mı—ştır Ne- cip Fazıhn delâletı ile Peyami Safa- ya yemeğe dâvet edilen Dr. Müker- rem Sarol!.. Sayın Doktor bu dâvete icabet ettiği günlerde gâzeteler ken- disinin Basın - Yayın ve Turizm Bakanlığına en kuvvetli aday oldu- ğunu Vazıyordu. Basın mensuplarıy- la bu kadar sıkı temaslar kuran Sa- rTol “Söyle bana arkadaşını, sana kim olduğunu söyliyeyim” xeoizoni hatır- 13 ; daha ilk satırlarından itibaren aklı lnmıklerınin bu Bon büyük kalıntıları lanırsa Basın - Yayın işlerimizin â- başında çevrelerin dudaklarına bir lki fıkra ile keserler- tisi baktmından iyi ümitler getirecek ' tebessüim ilâve etmis bulunmaktadır. se basmımmn bu:. k bir fırsat kaçı- - temaslara şimdiden başlamış demek- # Meslekleri polemiklerinde — şahsiyet racağı muhakkaktır. tir. i '. AKİS,£5 AĞUSTOS 1959 | — ynana eeei a ö d ae Bdi B