Festivaller îloskova: Neticeler ll tivalin en mühim Ânı, netl- ceıenn ilân edildiği amndır. Ama ye- ni bir festivalde bu an, /mha da eheir imiyet kazanır. i—estıvauu “siyaset''ini öğrenmek için en elverişli, en kestir- n*e yol mükâfatların dağıtılışında da- yanılan ölçülerdir: Sanat endişeleri i, yoksa siyasi endişeler mi daha a- düşlüincesi mi, yoksa herkesi memmun etmek düşüncesi mi revaçta ? Geçen haftanın sonunda bu soru- ların cevabını bulmak için bütün dik- ilk Milletle ası Moskova Festivali Üzerinde toplanmıştı. Festivalin nffilletlerarası jürisinin bu güç imtihandan oldukça başarı ile çık- tığı söylenebilir.Fakat bunu sağlayan, “stratejik” olarak tespitiydi. Bir “Büyük Altın Mükâfat” ile onun ardından gelen üç "Aitın Mükâfat”, — jüriye, festivalin sanat değeri ağır basan filmlerini de- kollarda dağıtılacak onbir * Mükâfat” vardı ki, bunlar da herkesi memnun etme siyasetini, teselli mükâ- fatı olmak hususiyetini pekâlâ ger- çekleştirebiliyordu. İürinin iki sonra, geçen hafta neticeler ilân edil- diği vakit hemen herkes memnundu. Kazanmaları kazanmış, ri gerekenler edil- mişti. Öyle ki, festivalm en büyük mü- kâfatının bir Sovyet filmi olan “Bir insanın kaderi"ne verilmesini — hile kimse yadırgamadı. Fest'valın ikıncı vakit Üyük ir alâka uyandır- mıştı Mihai! Şolohof'un hakıkt bir vakadan ilham alarak yazdı- &ı bir romana dayanan “Bir insa- nın kaderi”, geçen savasta bir Sov- yet savaş esirinin başından geçen- leri anlatiıyordu. Son yılların en ivi Sovyet oyuncularından biri sayılan Sergey Bondarçuk, filmin başrolünü oynadığı gibi ilk defa olarak rejisör- Hiğe de el atmıştı. Zaten her iki ala- mn da yabancısı sayılamazdı. Şimdi ? yaşında olan Roandarçuk 17 yaşın- da sahneye çıkmış, PRostof Tiyatro O- kuluna başlamışken savaşın patlak vermesi Üzerine eğitimini yarıda bı- rakmak zorunda kalmıştı. Savaş bi- tince de bu sefer îinema antimsllne girerek oyunculuk ve rejisörYik dera- lerini takip etmişti. 1951 de ilk defa Yuri Rayzman'ın “Altın yıldızlı sü- vari” filminde oynıvan Bondarçuk a- sıl başarısını ertesi yıl Igor Savçenkaoa'- nun çevirdiği “Taras Şevçenko” ile kazandı. Ukraynalı şatr ve ihtilâlcinin hayatını anlatan bir filmde Bondar- - çuk Şevçenko'yu canlandırıyordu. Za- ARİS. 25 AĞISTOS 1939 Bondarçuk Oyuncu Tejisör ten Batıda da ilk defa bu filmle tanın- diktan sonra Şergey Yutkeviç'in “Ot- hello"su ve &. onof'un “Ağgğııs- sbocegi"ndekı oyunlariyle Cannes ve Venedik festivallerinde dikkati çek- mişti. “Bi:r insanın kaderi”de, Mosko- va Festivalinde gösterilmeden bir ay kadar önce, Fransada, tertiplenen Sovyet Film Haftasında oynatılmış, gerek reji gerekse ovunu ile öbür film- ler ârasından sivrilmiş' Pakistandan Moğolistuna “ Üyük Altın K!ukâfattan sonra ge- len altın mükâfatın verilişi ise jü- rinin tarafsızlığında şüpheye yer bı- rakmıyordu. Ztra bu mükâfat, Sovyet- lerin milletlerarası siyaset alanında en çok yüklendikleri bir memleketten Batı Almanyadan gelen bir filme ve- rilmişti. Üstelik Kurt Hoffmamn'ın “Wir Wunderkinder -Biz harika ço- cuklar"”ı, festivale önce yarışma dışı müracaat ettiği halde, jürinin israrı Üzerine yarışmalara resmen katılmış- tı. Hoffmann'ın filmi, biri nazi ve o0- portüniat, öbürü nazi aleyhtarı ve iİ- dealist iki Alman tipini ele almaktay- DİKKAT AKİS'in 115 ve 123. sayılarım AKİS Mecmuası P. K. 582 - An- kara adresine — göndereceğiniz 2 adet 60 kuruşluk peosta pulu ile temin edebilirsiniz. di ve uzun _vıHardan beri bir türlü ba- lini doğrultamıyan Alman sineması- nın başarılı bır iki.örneğinden biriydi. İkinci altın mükâfatın verilişi daha da sürprizli oldu. Zira bu mükâfat, Pakistanın “Gün doğarken” adlı fil- miyle Çekoslavakyanın "Gölgeden ka- $ rak paylaş- Pakistan filmi, tıpkı Satyajit y'ın “Pater Pançali”si gibi, bir Pa- kistan köyünün her günkü hayatiını alabildiğine sade, basmıt görüntülerle ortaya koyuyordu. Sıra, gümüş mükâfatların dağıtıl- masına gelmişti. Jüri en iyi senaryo mükâfatını verecek film bulamad En iyi kadın oyuncu mükâfatı ise, Mo— golistanlı Puren Çevelsurene, “Halkı temsilcisi” filmindeki ba.şannmdan dolayı verild:. Polonyadan gelen “Ori- ol -Kartal'ın . Blinski, oyuncuya verilen m*Jknratı paylaştı- lar. Komünist Çinin “Yaşlı bir aske- rin yeni hikâyesi” en iyi rejirmükâfa- tım, Kuzevy Koreden gönderilen “Çuk- hiyan'ın efsanesi” en iyi fotoğraf mü- kâfatını aldı. Bu arada, İngiliz reji- sörü Lewis Gilbert, * oyuncu- larla çevrilmiş en iyi mizansenli film” olduğu gerekçesiyle “A Cry from ths Street -Sokaktan yükselen feryat” us bir gümüş mükâfet aldı. Festivalin en büyük sürprizi, Jean Valâre'in “La Sentence -Hüküm” adlı filminin Jüri rafından sadece bir diploma ile mil- kâfatlandırılması oldu. Siyasi endişeler taşıyan mükâfat- lar ise, daha ziyade festival dışı gay- ri resmi mükâfat dağıtımında ortaya çıktı. Sovyet Gazetecileri'nin mütkâ- fatı, 19566 Ekiminde — Macaristanda meydana gelen ayaklanmayı -tahii komünist resmi görliştine göre- tasvir eden Macar filmi “Dün”e verildi. Sov- yetler Birliği Barışı Savunmıı Komi- tesıııın mükâfatını, Doğu Almanya- n gönderilen Gemieıler!n şarkmı . Yabancı Memleketlerle Dostluk Derneğinin mükâfatı ise, “Günlük ek- meğimiz” adlı filmindeki oyunu için Meksikalı Rosita Çulntana'ya verikli. gösterilen filmi “Cemile oynundan dolayı Mazgda Afif'e bir dip- loma v Feqtıvahn film gösterisi ve mükâ- fatlar dışındaki en mühim hâdinesi, Doğu-Batı arasında hararetli bir film alış verişine yol açmasıydı. Sovyetler, festivalde birazcık sivrilen bütün film- leri satın almak istediği gibi, kendi 40 yeni filmini de Batılılara satmak istiyordu. Festival dolayısiyle Mosko- vaya 200'den fazla prodüktörün gel- miş olması, buray'ı bir açık hava paza- rına çevirmişti. Türkiye, Basın-Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğünlin 1958 Brüksel Dünya Sergisi için hazırlattırıp da ye- tiştiremediği, sonra Çekoslavakyada- ki Karlovy Vary Festivaline gönder- diğiı “Dağları delen Ferhat”ı, sessiz sedasız Moskova Festivaline de gön- dermış ve yarışma, dışı olarak festi- vale k ığtı. ee — İ e A