Fi GA F Götüren Yol tın motorü olarak gördükleri Kârdan çok, aşırı milliyet- çitik motör vazifesini görmüştür. Zira iısanlar bu an'" anevi cemiyetten kurtulma lüzumunu, kazanç hırsıyla duymamışlardır. An'anevi cemiyetin, onları yabancıla- r'n hâkimiyeti ultına düşmekten veya düşmek tehdidin- oruyamıyacağını anlamaları, insanları yasıdıkları cemiyeti değiştirmeye zorlamıştır. Meselâ Kusyad. miyeti değiştirme nıııılııl istilâlar ve askeri n:ağlübiyet- ler uyandırımıştır. kalkınması, Amerikalı : Peary'nin 7 gemlsiylı— “Güneşin Oğlu”nu âciz durumda bıtakımasının yarattığı tepkinin neticesidir b durum müstemlekelerde daha bâriz bir şekilde tur: Müstemleke idatesine karşı duyulan nefret. ııılllhelçlllk şeklinde ortax.ı. ç kmaktadır. Diğer taraf- an müste uleke halkı, hiç değilse halkın en uyanık taba- k:ılıırı, müstemlekeci memleketin modern teknolojiyi kullanma kabiliyeti sâyesinde ükstünlilğü temin ettiğini görmektedirler. Bu yüzden milliyetçilik, müstemlekeci kadar, an'anevi cemiyetin karşısına da dikilmektedir. Aş'rı nılllhetçlük intikalin elbette ki tek motörü değildi cemiyette yüksek bir itibara sahip olmnan tüccarlar, modern bir cemiyette insan hm atına gine inanan ayvd.nlar ve nıuh'elif sebeplerle 'ordu eski eemiyete knrşı vaziyet almaktadır. Bu suretle, un'anevi cemiyete hâkim olan grupların elinden iktida"1 almak maksadiyle bir koalisyon teşekkül etmektedir. 1861'den sonra Çariık Rusyasında askerlerin. memurların ve tica- retle iştizal eden orta sınıfın, niodern bir devlet kurma gayesi etrafında toplanması, bu tarz hir konlisyon ör- neğidir. DEVLETİN BÜYÜK VAZİFELERİ- X' eni kurulan ve yeni modernleşmeye başlayan devlet- lerde, başrol devlete düsmektedir. An'anevi cemiyet- ten modern cemiyete geçişin uzunluğu ve geçireceği safbalar büyük ölçüde, siyasi liderliğin, enerjileri, kabiti- yetleri ve tabii kaynakları modernleşme yoluna sevke- debllnresine bağlıdır. Siyasi liderliğin kifayetsizliği in- tikal devresini çok uza'tabillr ve güçleştirebilir. Merkezt hükümet, iktisadi büyümenin yukarı « lıı!ır,ııa geçmek maksadıyla, milleti teşkilâtlandıracak el- likte çabuk ve büyük ölçüde verim artışlarını temin et- melidir. Kısaca, iktisadi büyümenin üçüncü safhasına geçe- bilmek için gerekil başlıca sartların ifası, her şeyden ev- Vel siyasi bir meseledir ve diğer bir deyişle, üçüncü saf- hava z'lriıln temel şartı, müensir modern bir dnleîln te- sisidir. 3) Hareket safhası: Hareket safhusı 0—80 vıl süren bir gelişme devresine verilen isimdir. Bu devrede eka- mlnin ve cemiyetin geçirdiği istihale, lkti—adî hlh üme- uok otomaüat!k bir hale getirir. İngll!erı- 1788 - 180 Fransa 1830 - 1850, Birleşik Amerik, 43 - 1860, manya 1850 - 1873, İnveç 1838 - 1890, Japııma 1878 1900, Busya 1890 - 1914 yıllarında bu devreden geçmiştir. ğ Devrenin buşlıca hususiyetint, vatırım nixbetlerinde bilyük bir artışın vuku bulması teşkil etmektedir. Net yatırımılar milli gelirin yüzde 10 ve daha fazlasını alma- 'ya başlar: Tarihteki tipik nüfus artışı nitbeti olan yüzde 1-1,5 ile, adam başına düşen germayede devamlı bir artış temini için, yüzde 10 net yatırım nisbetl zarurldir. Hareket safhası, aynı zamanda, hızla büyüyen bir veya birkaç İmalât sanayü kolunun gelişmesini gerek- tirir. Bundan başka sosyal, politik ve enstitüsyonel çev- re, iktisadi büyümeyi sağlayan kuvvetleri teşvik edecek vasıfta olmal'dır. Diğer bir deyişle, çevre dışarıdan ser- maye ithali yapılsın yapılmasın, sermayeyi iİç kayınaklar- dan seferber edebilmelidir. Hareket safhasının mali imkânları başlıca iki kay- nuktan gelmiştir. Japonvyada ve Çarlık Rusyasında top- rak ağalarına giden zirni gelir fazlası, hükümete İntikal ettirilmiş, hükümet hunu ya kendi kullanmış, ya modern- leşme yolunda gayret gösteren müteşehbislere tevzi et- miştir. Yani yatırımları arttırmak için gerekli tasarruf ziraatten gelmiştir. İkinci kaynak enflasyondur. İngilterede 1790, Ame- rikada 1850, Japonyada 1870 yıllarında, fiyat enflasyonu sermaye teşekkülünü arttırmaya yardım etmiştir. Enf$- lasyon kârları arttırmakta, kârlar istihlâk edilmeyip ye- ni yatırımlar için kullanılınca sermaye teşekkillâ hız- lanmaktadır. b 4) Olgunluk safhası: Hareket safhasından sonra ol- gunlük safhası gelmektedir. İngiltere, Amerika, Alman- ya, Fransa geçen asrın ikinci yarısında hu safhaya gel- mişlerdir. Daha sonra zengin tabii kaynaklara sahip olan İsveç ve tabili kaynaklardan yana fakir Japonya ol- gunluk safhasına eriştiler. İsviçre, İsrail, Hongkong gibi t de tabii kaynakl fakirliğine rağmen, insanlarının vasıfları sâyesinde dördüncü safhaya var- mışlardır. Olgunluk safhasında modern unsurlar kuüdreti tama- miyle ellerinde tutmaktadır. Şehir nüfusu artmış. hiz- metler sektörü genişlemiştir. Müteşebbislerin Verini, tek- nik bilgisi ve idarecilik vasıfları sâüyesinde bir İdareci sıtlıfiı almaya başlarnıştır. 5) Yüksek istihlâk çağı: Pu devreye ilk erişen Ame- rikadır. İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya gibi mem- leketler bu safhaya daha sonra erişimişlerdir. Bu devre- nin hususiyetini kütlelerin sâdace daha iyi gıda., daha İyi giyim eşyası elde etmekle kalmayıp, hizmetlerin ve otomobil, televizyon gibi mal'arın istihlâkine yönelr le- ri teşkil etmektedir. Sosyal servisler gelişmekta, - atleri azalmakta, kütleler kültürel fualiyetlere, ı—ğ!en(-e—* ye daha fuzla zaman ayırabilmektedir. Bundan sonrası ne olacaktır? Yüksek istihlâk çağı uzun süreceğe benzemektedir. Fakat insan neslini bir anda yok edecek tahrip vasıta.larıngı geliştiği ve Iktisa- di büyümenin, ikinci ve üçüncü safhalarında bu'unan milyarlarca insanın yeni kazandıkları teknik olgunluk- ların sulh veya tecavüz yolunda kullanıp kullanmıyacak- larının bilinmediği bir devrede, istikbal İıakkında Jaha fazla bir şey söylemeye imkân yoktur. 'e