YURTTA OLUP BİTENLER yaklaşıyorlar dedektif üslübunda bir istintaka girişiyorlardı: " Yarın geliyormuş degıl mi? Kaçta gelir odasına acaba? Odacılar beylik cevabı fazla u- mursamadan veriyorlardı. m ki beyim, Görüşme 10 - 12 arasında abii fazla işe yarayan bir malümat olmuyordu. Aynı şey önün- de beklenılen kapılarda da yazılıydı. l saatleri: 10-12" Avrupadalar efendim u haftanın başında Pazartesi gü- nü, makam kapısı önünde hüsra- na ugrayan vatandaşlar, sadece es- ki Ekon . Bakanlığı bınasında Müdü aynı lâfları söylemekle va- zifeli bulunuyordu. Aralarında, ma- lüm cevapların verillişi bakımından Sadece ufak-tefek farklar mevcuttu. Mesela "İstanbuldalar — zannediyo- rum" rine — bazıları "Avrupadalar efendim" bazıları da -Adalet Bakan- lığı Özel Kalem Müdürünün yaptığı gibi. "Seyahatteler efendim" diyor- du. Devlet Bakanlıkları ile Dışişleri Bakanlığının da bulunduğu — Başba- kanlık binasının hali -buradaki ba- kanların mevcut durumunu gazete- lerden tetkik eden iş sahiplerinin lü- zumsuz yere zahmet yana bırakılırsa- tıpkı Eski Ekono- Bakanlığı — binasındaki — gibiydi. Dışışlerı Bakanı Ameri ile Avru pa arasındaki bir uçakta. Devlet Ba- kanları -vekâlet ettiği Çalışma Ba- kanlığında oturan Halük Şaman ha- riç. İstanbulda bulunuyorlardı. Baş- bakanın yerine vekâlet eden Ethem Menderes de -asli Başbakanın çalış- a programına uyduğundan olacak- Istanbulda kalmıştı. Zaten Uzak Do- ğu seyahatinden İstanbula, Başba- kanın ayrılmasından sekiz 'Saat son- ra dönen Ethem Menderesin -mü- taddan geç ilân edilen- bu vekâlet İsi de. tereddütlere yol açmıştı. kiyenin aat Başbakansız kaldığı ileri sürülmüştü. Gerçi Baş- bakanın Türk karasularını terkettiği ana itibar edilmesi lâzım geldiği, bu anın da Başbakan Vekilinin gelişin— den 15 dakika, ya arım sonraya isabet ettiği bıldırılıyordu Bu karasulardan çıkış, hava sa- basına giriş gibi çok ince hesaplar sayesinde Türkiye çok şükür Baş- bakansız kalmamıştı. —Ama birçok kimse, "Ethem Menderesten başka bi- Ti. Başbakanlıga vekâlet etseydi de böyle karışık hesaplara lüzum kal- masaydı" demekten kendilerini ala- madılar. Vekâlet işini diğer bakan- lardan bili de pekâlâ yapabilirdi. Yalnız bu takdirde Başbakan Veki- linin ismi Menderes olmıyacaktı da, Ökmen veya Budakoğlu olacaktı. Böyle düşünenlerin, Anayasanın yazı- sız bir kaidesinden haberleri yoktu. "Türkiye Başbakanlığının vekâleten ifası dahı bir Menderesin uhdesin- de kalır”. Bu yazısız Anayasa hük- mü muvacehesınde -bir kaç saat için 6 de olsa- memleketi Başbakansız bı- rakma tehlikesini önlemenin — diğer yolu Adnan Menderesın Ispanyaya uçakla gitmesiydi. ve trenle bir gün olan lstanbul Madrid yol- culuğu, uçakla nihayet 4-5 saatlik bir meseleydi ve Hazine için çok da- a az masraflı bir sey ahatti. Yeni çalışma düze them Menderesın lstanbulda kal- ması, tabii aynı manda Milli Müdafaa Bakanlığım da boş bıraktı. Bunun gibi Muzaffer — Kurbanoğlu ile Abdullah Akerin yokluğu da U- laştırma ve Basm-Yayın Bakanlık- larım boş bırakmıştı. AKİS'in Bakanlıkların tablosunu tesbit ettiği Pazartesi günü, Maliye Bakanlığında Bakan mevcut olduğu a - Ethem Menderes "Menderesin vekili Menderestir" halde atlıyanlar oldu. Herkes Ha- an olatkanı İstanbulda zannediyor- du Halbuki Polatkan o gün erken- den işinin başına gelmişti. İmza sa- atinde baktı ki, kapısını kimse vur- muyor, Öze Müdürüyle Ba- kanlık erkânına haber gönderdi. zaya, ancak o sırada masası başında bulunup da haberi alabilenler, zama- nında çıkabildi. — Diğerleri Bakanla olan işlerini gecikerek gördü Başkentte bakanların mevcud'ye— ti, işte böyle ahvali gayritabityeden sayıhyordu arımız, . sathına -ki bu sathın mühim kısmı- nı elbette İstanbul teşkil eder. ve dünya sathına şâmil yeni çalışma sisteminin icaplarına -henüz eshabı mesalihi değilse de memur sınıfını iyiden iyiye intibak ettirmişlerdi. C. H. P. Buyuran vatan sathına... Geçen haftanın sonunda Pazar gü- nü sabahı, Mebusevleri Ayten so- kak 22 numaralı evden çıkan şiş- man, fakat enerjik görünüşlü esmer adamın yüzünde bariz bir memnu- niyet okunuyordu. Şişman adam, İzmir C. H. P. İl Başkanı Dr. Lebid Yurdoğluydu. Bıraz evvel, 22 numa- ralı evde Geni Başkan ile görüş- müştü. Mevzu İnönünün Ege gezi- siydi. Lebid — Yurdoğlu — Ankaraya, gezinin başından sonuna kadar İnö- nüye refakat edebilmek için gelmiş- ti. Fakat şimdi programı değiştir- mek icap ediyordu. Zira İnönü en- deresin yurt dışında bulundugu bir sırada geziye çıkmak istemiyor ve Ege yolculuğunu Başbakanın Türki- yeye avdetinden sonra yapmayı arzu ediyordu. Bunun üzerine 2 Mayıs ta- rıhı üzerinde mutabakata varıldı. İ- nönü 2 Mayıs Cumartesi günü uçak- la İzmire gidecekti. Kendisine 30 ka- dar milletvekilinin refakat — etmesi muhtemeldi. Genel Başkan — İzmire vardığı gece, teşkilât mensuplarının katılacağı bir toplantıda hazır bulu» acak ve Pazar günü de C. H. Karşıyaka İlçe Kongresinde bir ko— uşma yapacaktı. Inonunun bu ko- nuşmasına C. H. P. içinde olduğu gibi büyük vatandaş toplulukları a- rasında da büyük ehemmiyet verili- yordu. Bu konuşma ile C. nin memleket çapındaki — yaz devresi kampanyası, asıl istikametini — bul- muş olacak -bu istikamet — taarruz esasına göre tespit edilmiş- ve on- dan sonra yapılacak kongrelere, ge- zilerle vatanın dört köşesine yayıla- caktı C. H. P. nin yaz devresi kam- panyasının hazırlık safhası, bu haf- tanın babında Salı günü — başladı. Merkez İdare Kurulunun tespit et- tiği programa göre, İsmail Trakyayı taramak üzere- İstanbula hareket ettiler. Orhan Öztrak, Ke- mali Bayezıt ve Şinasi Morandan müteşekkil bir heyet de, Tokat, A- masya ve Corum illerinde çalışacak. Emin Paksüt, Turan Güneş ve Trak- ya seyahatını tamamladıktan sonra Kemal Satır, Kocaeli, Bursa, Balı- kesir illerine gidecekti. Merkez İda- re Kurulunun tâyin ettiği diğer par- ti temsilcileri de, bölgelerine hare- ket etmeğe başlamışlardı G. H. P,., yaz devresine ciddi ve esaslı bir ça— lışma programıyla giriyordu. Adalet Cezanın faziletleri Geçen haftanın sonunda Cumarte- günü sabahın ilk saatlarında, Üsküdar Paşakapısı Cezaevinin ka- pısı önünde genç bir adam, yeniden hürriyetine kavuşmanın sevinci, da- ha doğrusu şaşkınlığı ıçındeydı U- zunca boylu, beyaz tenli ve adelele- AKİS, 28 NİSAN 1959