YURTTA OLUP BİTENLER güney ayrılığı Ispanyol hükümetinin 7 Nisan 1956 tarihli deklarasyonu ile ortadan kaldırılmış ve iki bölgenin birleştirilmesi 17 Şubat 1958'de fii- en tamamlanmıştı. Deklarasyonun tatbike konması sırasında İspanyol makamlarının gösterdikleri iyi niyet ve kolaylıklar Pas i müddet kopmayacak bir dostluk ba- ğı kurmuştu. Sonradan, daha gü- neyde, İspanyol Sahrasında vuku bu- lan nahoş hâdiseler bile bu yakınlığı fazla gölgeleyememiştir, Franco, Arap mıllıyetçılıgı karşı— sındaki aynı anlayışlı — davranışın orta Doğu meselelerı sırasında d göstermiştir. Batılıların Nasırı zorla kendilerinden soğutan hareketlerine karşılık, Pranco'nun aynı mevzuda- ki tutumu çok daha realist olmuş- tt. Meselâ Birleşik Arap Cumhuri- yetini kuran 21 Şubat 1958 plebisi- tinden hemen üç gün sonra, İspan- ya, yeni kurulan devleti tanımış ve Franco Nasıra "sarsılmaz dostluk" yollamıştı. Amerikayla mevcut ittifak bağlarına — rağ İspanyanın güdümlü basım Batılıla— rın Orta Doğuda İşledikleri hataları tenkid 'etmekten de geri kalmamış- ihtilâğinden hemen sonra, muz 1958 tarihli ABC gaze- tesi. "Orta Doğudaki Batı siyasetin- de görülen hataların asıl — sebebini Mr. Poster Dulles'ıin Mısır karşısın- daki tutumunda ve Bağdat politikasında aramalıdır" "Ya" gazetesi de, "Batının Orta Do- ğulu milletler için hakikaten hürri- yet ve istiklâl istediğini — belirtmek lüzumu"ndan bahsediyor, bunun için de ""bölgedeki Batılı si i İ gruplara ait münferit menfaatlerden ayrılması"nı zaruri görüyordu. Paktomani nöbetleri Orta Doğudaki başarısızlıklar Menderesi üzdüğü gibi, TO"- ya bir türlü girememiş Franco'nun canını sıkmakta rid hükümeti. bilhassa Amerıkalılar— la imzaladığa üs andlaşmalarından sonra, Kuzey Atlantik Paktına gir- mek arzusunu açıkça belirtmiş ve İspanyol gazetelerinde bu mevzuyla alâkalı uzun makaleler — yazılmıştı. Fakat her defasında, İspanyanın a- daylığı bahis mevzuu edildikçe, NA- TO Konseyinde kıyametler kopmuş, Portekiz gibi memleketleri kendi a- ralarına almaktan çekinmeyen dev- letler, sıra İspanyaya geldiği zaman rejim hakkında türlü itirazlar ileri sürmüşler atı ephesıyle sadece — Amerika vasıtasıyla kurduğu irtibatı kâfi gör- meyen Franco, komünizme karşı çok taraflı bir siyasi, askeri ve iktisadi birliğe girmek arzusunu saklama- maktadır. Bu bakımdan zaman za- man ortaya atılan "Akdeniz Paktı" fikri Madrid hükümetine pek cazip gelmektedir. Tasarının başlangıcı bir bayii es- kidir. Fikir, ilk defa 1947 yılında Türkiye tarafından ortaya — atılmış. beklediği tepkiyi görmeyen Ankara 12 olmak da hükümeti 1949'da teklifini yenilemiş- ti. NATO'ya girdikten sonra böyle İ rini bu defa İspanya almakta gecik- memiş ve Madrid hükümeti 1952 yı- lında bu mevzuyla alâkalı bazı son- dajlar yapmıştı İlk teklifler karşı- sında soğuk davranan Fransa ise, Cezayirdeki durumunu milletlerara- sı taahhütler çerçevesi içinde sağ- lamlaştırabılecegını hisseder etmez. tın hararetli taraftan kesilmiş- tı 1958 Martı başlarında o zamanla başbakan M. Gaillard Fransız Mil- let —Meclisinde Akdeniz Paktı ta- sarısından açıkça bahsetmişti. 1958 Menderes, Giresun muhribinde Yem bir sefer Temmuzunda İspanya Dışişleri Ba- kanı Senyor Castiella'nin Yunanıstan seyahati ve Romada "II Tempo", ga- zetesi vasıtasıyla ltalyan hukume— tine yaptığı gayriresmi davet. İspan- yanın bu mevzuu bir türlü terketmek istemediğini göstermişti. Şimdi, Na- sırın da komünizm aleyhıne dönüşün- den sonra, Franco - Menderes görüş- melerinde aynı meseleye temas edil- mesi ve Türkiye Başbakanının "pakt kuruculuk" kabiliyetini göstermek istemesi beklenebilir. Yunan Başba- kanı Karamanlisin Ankara ziyareti -ki- Yunanistan- ve Türkiye arasında bir Ege aktının imzalanmasına müncer olacağı söylenmektedir- ve Cumhurbaşkanı Celâl Bayarın İ- talya seyahati sırasında bu fikrin gelişeceği umulmaktadır. Gerçi Ak- denizde askeri mahiyette- bir paktın imzalanması ihtimali şimdilik Zzayıf gözükmektedir. Birleşik Arap Cum- huriyeti böyle bir şeye yanamıya- caktır. Ama ilhamını Müşterek Pa- zardan alan iktisadi bir anlaşmanın doğması pek âlâ mümkündür. İspan- yol Dışişleri Bakanı Castiello "İspan- ya Akdeniz kıyısındaki memleketler arasında iktisadi bir anlaşmayı im- zalamaya hazırdır" diyerek bu fik- rin hararetli taraftarlarından oldu- ğunu belli etmiştir. Washington'dan Madride dönen Zorlu da, herhalde Amerikanın Akdeniz Paktı fikrim sempatiyle karşıladığı haberini ge- tirecektir. Yalnız kâğıt üzerinde ik- tisadi birlik kurmak ile bu birliği fiiliyata geçirmek arasında — büyük bir fark vardır. Ama kâğıt üzerin- deki anlaşmaların "dolar çekme" ka- bılıyetıne kimsenin bir diyeceği yok- Dolar diplomasisi Bu bakımdan her iki memleketin dış siyasetlerinde bazı temel ben- zerlikler sezmek mümkündür. Tür- kiye gibi geniş mikyasta Amerikan yardımı alan İspanya da bu yardı- mın miktarını iki blok — arasındaki gerginliğin derecesiyle mütenasip görmektedir. Bu sebeple, 26 Eylül 1953 antlaşmalarının imzalanmasın- dan sonra İspanyada kurulan Ame- rikan üsleri, Franco hükümeti için külfet degıl bilâkis altın yumurtla- yan birer nimet sayılmaktadır. Bugün Amerikanın — İspanyadaki Strateiik Hava Kuvvetleri Kuman- danlığı üç büyük üsse yerleşmış du- rumdadır. Torrejon de A Zara- goza ve Moron şehirlerindeki üslerin inşası hemen hemen tamamlanmış gibidir. Bunlardan Madride 20 kilo- metre mesafedeki Torrejon üssünde, B - 47 bombardıman uçakları 4.500 metrelik muazzam pistin kenarında harekete hazır beklemektedirler. Al- tın yumurtlıyan Üsler — sayesinde, 1953'te iktisaden iflâs halinde bulu- nan rejim, çökme tehlikesinden bir müddet için kurtulmuştur. Ama do- lara olan ihtiyaç tükenmiş değildir. Tahlisiye simidi I şte bu sebeple İspanyanın tek a- önümüzdeki günlerde başka bır zıyaretı sabırsızlıkla beklemekte- dir. Teşrifine dört gözle intizar edi- len ziyaretçiler, çok şartlı şurtlu yar- dımların pazarlıkçıbaşısı hâline ge- len Para Fonu Heyetidir. Geçen Ha- ziran başında Türkiyede de ayni he- yecanla beklenen heyet, ihtimal Ni- san sonunda sessiz sadasız Madride gelecektir. Birkaç yıl evveline gelinceye ka- dar memleketinin istikbali mevzuun- son derece hassas olan mağrur diktatörün çatık kaşlı PPara Fonu Heyetini kabule hazırlanması büyük bir yeniliktir. Zira Franco çok iyi bilmekte ve görmektedir ki, Sam Amca ve diğer Avrupa memleketle- ri hesabına konuşan Para Fonu tem- silcileri, memleketin iktisadi politi- kasında söz sahibi olmadan — dolar kesesinin ağzını açmamaktadırlar. ara Fonu mütenevvi kurların kal- AKİS, 18 NİSAN 1959