M U S Caz Armstrong İstanbulda azın büyük adamı Louis Armst- rong geçen hafta İstanbuldaydı. Ünlü — trompetçiyi ve orkestrasını Türkiyeye getirtmek için İstanbullu konser menacerleri bundan önce bir- kaç kere teşebbüste — bulunmuşlar, Louis'nin istediği yüksek üc- ret konser başına 2.500 dolar civa- rında bir para. yüzünden teşebbüs- lerinden vazgeçmek zorunda kalmış- lardı. Armstrongu Istanbula getirt- mek nihayet, bir amatör menacerin, Istanbul Defterdarlıgının gayreti sa- yesinde mümkün oluyordu. Defter- darlık hem, Armstrong'a ve küçük orkestrasının üyelerine. İstanbuldaki konserlerinin karşılığı olan 150 hin lira civarındaki parayı ödemek, hem de Defterdarlık Memurları Yardım Derneğine gelir sağlamak gayesiyle bu işe girişmişti. Defterdarlık, gö- meblağı toplıyabilmek i ir zaman başvurmıyacakları lere başvurdu. Neticede, bilet almak istiyenler bir hayli eziyet çektiler ve Ööfkelendiler. Biletler, günlerce, konserin verileceği Saray sineması gişelerinde değil, Defterdarlıkta ve vergi dairelerinde satıldı. En yüksek bilet fiyatı 25 liraydı; fakat derne- ğe, 75 liradan aşağı olmamak üzere, teberruda - bulunmıyana bilet satıl- mıyordu. Konser günü yaklaşıp da biletlerin satılmadığı görülünce, te- berru mikdarı 25 liraya kadar indi- Fakat konser o derece başarılıy- bilet alırken çekilen ezıyetı ve duyulan öfkesi unutmak e ğildi. Louis Armstrong, caz musıkı— sindeki başlıca üslüpların en büyük tesir kaynağı olmuş, (tek başına bu musikinin inkişafına istikamet ver- miş bir musikişinastı. Bu bakımdan başka hiçbir sanatta, Louis Armst- reng'un sazdaki durumuyla kıyasla- nabilecek durumda olan bir sanatçı gösterilemezdi. Bugünün cazında he- emen herşey, — Armstrong'un otuz yıl önce yaptıklarına bağlana- bilirdi. Bugün 59 yaşında bulunan bu büyük musikişinas gerçi artık, genç- liğindeki yaratış atılganlığını — kay- betmiş, bugü kadar yaptıklarryla yetinen, sermayeden geçinen bir " tabaşı" olmuştu. Nitekim on beş yıl içinde yaptığı plâklar, Armstrong'- un çökme devrinde bulunduğunu gös- teriyordu. Fakat İstanbuldaki kon- serlerinde çökme belirtilerinin hiçbiri yok gibiydi. Büyük sanatçı sanki ye- niden otuz yıl önceye dönmüştü. Çal- gisi üstündeki kontrolü kusursuzdu. Bundan birkaç yıl önce dudak k seri yüzünden — ameliyat geçıren Armstrong'un dudaklarından rahat- sız bulunduğunu ancak, konserden sonra sahne arkasına gidenler, ağ- zındaki ilaçlı pamuklan gördükle- rinde anlıyorlardı. Çalışında bunun 32 Louis Armstrong Eski günleri hatırlattı hiçbir belirtisi yoktu. O hacimli, yu- varlak, esnek Armstrong tonu, genç- lıgındekı tesir gücüyle. Sara ması salonunu dolduruyordu Solola- rındaki sadelik ve mantık, "klâsik" mefhumunun tarifi yerine geçebilir- di. Bir kere daha anlaşıldı ki Louis Armstrong, yirminci asrın en değer- li en büyük yaratıcılarından biridir. Diğer üyeler Armstrong'un altı kişilik — küçük topluluğunda tromboncu Trummy Young, klarinetçi Edmund Hall, pi- yanist Biliy Kyle, kontrabasçı Ar- vell Shatv ve davulcu Barrett Deems gibi seviyeli cazcılar çalışmaktadır. akat bunlardan yalnız Young Kyle Türkiyeye gelmiş, Edmund Hall'un yerini Peanuts Hucko. Arvell Shaw'un yerini Mord Herbert, Bar- rett Deems'in yerini de Dany Bar- celona almıştı. Peanuts Hucko, Benny Goodman tesirinde, temiz bir 'teknik- le çalan, müzikal bir klarinetçiydi. Mord Herbert basit klişelerden meydana gelmiş manasız sololar çı- kartan, tempo icrasına hiçbir seçkin- lik veremiyen bir kontrabasçı, Dany Barcelona ise, nefes çalgılarının Ye- MUSTAFA GÜLLÜCÜN İstanbul! Kütahevi . Urfa Kitabevi (Merktaz) (Sit Her Tilden Kü ;arı Ve Romatı alrnir a ttliy Merker: Hulvar I*a ah Yenişehir Ankhınra Subü: KocahevaBlu Pasajiı No, &7 Yenlşehir . Ankara Ü —ii ni Orlean geleneklerine dayanan us- talığına yakışmıyan, fakat düzgün bir "modern" tempoyla çalan, soloların- da ise inşa mantığından çok göz bo- yamaya başvuran bir — davulcuydu. Üçü de, yerlerini aldıkları musıkışı— nasları —Hall, Shaw ve Deem'i- ara- tıyorlardı. Fakat üçü de, bir sevıye— nin altına düşmiyen musıkışınaslar oldukları — için, -Armstrong, Young tün cazcılık ve musikişinastık vasıf- larını belirmesine hiç değilse engel olmuyorlardı. Piyanist Billy Kyle 1920 yılları- sonlarında Armstrong'la çalış- mış ve onun trompet üslübunu piya- noya uygulıyan Earl Hines'ın oku- lunda, bilhassa sol el vurgu ve sen- kopları bakımından Hines'a yakla- şan, sağ el icrasında kişiliğini daha iyi belirten, yumuşak, dolgun tuşesi ve sololarında buluş zenginliğiyle sivrilen — bir cazcıydı. - Tromboncu Trummy Young kâh vahşi, atılgan, kâh duygulu ve okşayıcı çalışıyla gene çıft şahsiyetli bir uslüpçuy strong, trompetçilik degerı yanında, cazın en iyi şarkıcısı oldu- ğunu bir kere daha ispat etti. Hele "Lazy River" ve "Sleepy Time Down South"daki söyleyişi, Armstrong te gannisine örnek olarak gosterılebıle— cek başarıdaydı. Topluluğun ikinci şarkıcısı Velma — Middleton, "blues imparatoriçesi" Bessie Smiht'e ben- lak kadın, şarkıcılığıyla değil, şahsıyetıyle orkestradaki yerini mu- hafaza ediyordu. Konserin son iki parçasında sahneye çıkan Miss Midd- leton, koskoca gövdesine bakmadan dansetmıye kalktığında -inanılmaz şey. sahneye yeni bir canlılık geldi, inanın swing'i artar gibi oldu. Tanınmış parçalar P rogramda, Armstrong repertuarı- nın birçok tanınmış parçası yer almıştı: Tiger Rag. Muskrat Ramb- The Saints Go Marching in, St. Louis Blues gibi Yeni Orlean geleneği parçaları yanında, yıllardır Armstrong Trepertuarında ulunan birçok popüler parça da çalındı. Bun— ların arasında, ünlü cazcının ük- sek Sosyete" filminde Çaldığı Ve söy- lediği "Hing Society Calypso" halkı bilhassa 1lgılendırd1yse de, asıl lif- lendırmesı ger reken, "A 1os uehac- a vie en rose", gibi caz- da kullanılmıyan parçaların çalmı- şıydı. Hemen hemen herkesin bildiği bu çok tanınmış melodiler sayesinde, bir melodinin nasıl caz cümlesine uy- durulduğu ve caz — emprovizasyonu gereklerine göre nasıl değiştirildiği daha iyi anlaşılmış oluyordu. Armstrong'un Istanbul konserleri baştan sona, sıkı saygısı ıçınde geçti. Bütün icra- lar musikiyle ilgili hiçbir lâubalilik, hıçbır icra bozukluğu, be- raberlik noksanı anti - müzikal hiç- bir davranış yoktu Bütünündeki is- tikrar ve düşmiyen seviye bakımın- dan bu konserler. Dave Brubeck'in ye Dizzy Gıllespıe nin konserlerinden daha da üstündü. AKİS, 18 NİSAN 1959