dırılması, pesetanın devalüasyonu ve diktatörlerin imar adı altında giriş- tikleri ehramlar dikme politikasına son verilmesini isteyeceklerdir. Tıpkı Türkiyede — olduğu — gibi ütçenin denkleştirilmesini, kredilerin kısıl- masını, dış ticarette tedricen de ol- sa lıberasyona gidilmesini ileri süre- ceklerdir. Verilen sözlerin tutulaca- ğından emin olmadıklarından, yardı- azar azar vererek en saglam ga- rantiyi ellerinde tutacaklardır. Tabıı ki bütün bunlar, kendi ta- biriyle "sadece Tarihin ve Allahın önünde mesul" İspanyanın tek ada- mı için haysiyet kırıcı — şartlardır. Ama bir başka çıkar yol yoktur. Zi- ra 1953 te başlayan ve 1 milyar do- lara erişen Amerikan yardımı saye- sinde devri saltanatını — uzatabilen Caudille, asgarı 300 milyon dolara, karşılayacağım belirtmek- ma aslında dövül sıkıntısı bu paraların gelmesıyle bile halledilecek gibi değildir. Zaten paraları geri çe- kecek formül de henüz keşfedilme- miştir. Bu sebeple ümitler Para Fo- nu Heyetindedir. Hem bu suretle, İs- panyanın tek adamı bin şartla uza- tılan tahlisiye simidini bir zafer çe- lengi olarak gösterme fırsatım bula- caklar ve dolarların İspanyanın mis- li görülmemiş kalkınmasına duyulan hayranlıgın neticesi olarak verildi- ğini söyliyebilecektir. kınlısını dir. Ne ekmek, ne hürriyet! Görülmemiş kalkınma, "sadece Ta- rihin ve Allahın önünde mesul" adamın yıllardır ağzından düşmeyen bir sakızdır. Faşist rejimin methiye- sini bile, bu görülmemiş kalkınma- Meçhul Asker âbidesinin granit haçı ehram!. Modern hem de acilen, muhtaçtır. Şoyle ki 1957 de dış ticaret 386,4 milyon do- lar açık vermiştir. 1956 açığı 3253 milyon dolardır. Altın ihtiyatları 57 milyon dolar gibi çok düşük bir se- viyededir. Döviz mevcudu — sıfırdır. Turizmden beklenen dovızle -İspan- ya turistlerin koşuştuğu bir memle- kettir- karaborsaya gıtmektedir. I- erideki sermayenin dışarı çıkmaya çalıştığı bir memlekete ecnebi ser- maye de elbette iltifat etmemekte- dir. Diplomatik formüllerle başının pek hoş olmadığı anlaşılan Madrid Ticaret Müşavirimiz Cevdet Güvenin "oradaki mesaisinin telkin ettiği ka- naatla" ifade ettiği gibi, dışarıya ka- çırılan para "dolar olarak yüz mil- yonları" bulmaktadır. Cevdet Güven -tıpkı Kasım Gülekin Türkiye için söylediği gibi. İsviçre bankalarında yatan paraların, İspanyanın döviz sı- nın ışığında yapmaktadır. Ona göre ankizm sanayi, ziraat sahalarında Ve sosyal meselelerde yaptıkları gö- zönünde bulundurulursa, rejimlerin en iyisidir! "Vatanı taş taş üstüne konmamış vaziyette bulduk", "Yapa- caklarımızın yanında yaptıklarımız hiç kalır", "Iktısadı istiklâl savaşı kazanılm ştır "Kötü günler gerıde kaldı, nurlu ıstıkbal pek yakındır" sözleri Franco'nun ağzından sık sık işitilir 1940 ta oyleydı şimdi böy- B eseleri de İspanyanın tek adamına pek zevk verir. Mukayese- 1940 yılının seçilmesi sebepsiz değildir. Zira 1940, Ispanyada taş üstünde taş bırakmıyan iç harbten sonra gelen en kötü yıldır. Bu yıla nazaran ne yapılsa -herhangi bir ra- kamın sıfıra taksımının neticesi na- mütenahi olduğuna göre- çok büyük görülecektir. İşte Franco da üç mis- YURITA OLUP BİTENLER li arttı, beş misli yükseldi diye övü- nerek bu istatistik — cambazlığının zevkim çıkarmaktadır. Aslında İs- panya, — mesela hür bir Almanyaya, Hür bir Fransaya nazaran çok. ama pek çok yavaş kalkınan bir memle- kettir. Daha doğru bir ifadeyle. İs- panya kalkınmak şöyle dursun, ge- rilemektedir. Meselâ harbten evvel- ki devreye nazaran hububat ve na- renciye istihsali yüzde 11 artmıştır; halbuki nüfustaki çoğalma yüzde 20 dir. İhracat harbten evvelki seviye- sinin altına düşmüştür; halbuki it- halât ihtiyacı yüzde 40 yükselmiştir. Ama bu demek değildir ki "kalkı- nan" Ispanyada birçok — fabrikalar kurulmamış, imar ismi altında muh- teşem abıdeler dikilmemiştir. İspan- yada da elbette bazı şeyler yapılmış- tır. Yalnız yapılanlar, muazzam bi- rer israf örneğidir. Time'ın tabiriy- le "idaresizlik — harikası"dır. — Yılın büyük bir mevsiminde susuz kalan barajlar inşa edilmiştir. Döviz sıkın- tısı çeken İspanyada ham maddesi dışarıdan gelen sanayi kolları kurul- muştur. Ekseriya limanlardan uzak- ta kurulan bu sanayinin mamulleri- ni ihraç etmesine de imkân yoktur. Zira pahalı ve kalitesizdir. Ama bu- na rağmen "sadece Tarihin ve Alla- hun önünde mesul" zat, sanayileşme sayesinde "571 milyon dolar tuta- rında döviz tasarruf ettik, 1961 de 965 milyon döviz tasarruf edeceğiz" diyebilmektedir. Rejimin tasarruf merakı, ehram- lar devrinden mülhem imar politika- sında da görülmektedir. Meselâ re- jimin Yirminci yıldönümü dolayısi - le, Nisan başında kurdelesi kesilen Ve 20 milyon dolara mal olan Meç- hul Asker âbidesi, modern bir eh- ramdır. Abide Guadarrama dağları- nın Madridin 40 kilometre Kuzey - Batısındaki bir tepesinin içi oyula- rak yapılmıştır. İnşaat 18 yıl sür- müştür ve içi oyuk kayaların üstün- de iyi havalarda ta Madridden gö- rülen 500 ayak boyunda beyaz gra- nitten bir haç vardır. General Fran- co'nun, imar mevzuu ile en az onun kadar ilgilenen misafirlerine göste- rebileceği daha birçok eserleri var- Ama bu âbideler ancak mesut bir azınlığın gönlünü şenlendirmektedir. En aşırı lüksün ve en aşırı sefaletin yanyana bulunduğu İspanyada halk, hayat pahalılığından başka — birşey görmemektedir. Hayat pahalılığı son iki yılda yüzde 40 artmıştır. Şeke- re, elektriğe, gaza, trene, kiralara zamlar yapılmıştır. Ama sosyal po- litikasıyla övünen Franco'nun mem- leketinde iki yıldır ücretler dondu- rulmuştur. Başkalarının lüksünün iş- çilerin kemerleri sıkması sayesinde karşılanmasına çalışılmaktadır, İşçi- lerden, geçenlerde çıkartılan Kollek- tif Mukavele Kanununun 1lâfıyla ka- rınlarını doyurmaları istenmektedir. Franc ya sorarsanız, fiyat yüksel- melerı "istihlâk artışının yarattığı ufak tefek muvakkat güçlükler"den ibarettir. 13