KADIN sebebini, anlamaya calışmaktır. Ço- cuk mantığı ile büyük mantığını bir- birine karıştıran anne ve babalar ço- cukları hakkında yanlış hükümlere varabilirler. 6-12 yaş devresi Okul çağında çocuğun ruh gelişimi aile çevresinden dış âleme yönel- miştir. Bu devrede çocuk evi ve ai- lesi dışındaki âlemi — tanımak için muazzam bir enerji sarfeder. Anne ve babasına karşı duyulan aşırı düş- künlük kaybolur. Fakat bu elbette bir kopma değildir ve çocuk evinden uzaklaştırıldığı hissine kapılmama- lıdır. Atıldığını, terkedildiğini san- mamalıdı 1 aynı zamanda, çocuğun cid- di olarak çalışma hayatına atılması demektir. Bu ilk denemelerde öğret- menler tarafından karşılanışı arka— daşlar ile tanışması çok mühimdir. Bu arada bazı güçlüklerle karşılaş— mak mümkündür. Burada iyi çalışan Okul . aile birlikleri fevkalâde mü- him bir rol oynayabilirler. Bazı ai- leler çocuklarını lüzumundan fazla şımartır, bazıları da çocukları okula başlar haşlamaz artık vazifelerinin bittiğini sanar, herşeyi öğretmenden beklerler. İkisi ortası, sabırlı, ölçülü ve bilhassa bilgili hareket etmek lâ- zımdır. Ergenlik çağı ücudundaki bir takım Çderışıklıklerle ergenlik çağı da başlamış olur. t aslında çocuk- ların seksüel hayata alâkaları daha iki üç yaşında başlar.. En mühim nokta çocuğun bu mevzuda soracağı suallere yanlış cevaplar vermemek- tir. "Bebeği leylek getirdi" masalla- rı çocuğun zihnini daha fazla işgal Süt içen çocuk "Şefkat gıdası" da ister etmekten başka bir işe yaramaz. Ço- cuk kendi cinsi ve karşıki cinsin vü- cut yapısı hakkında doğru bir fikri sahip olmalıdır. Cinsi münasebetleri de çiçeklerden, hayvanlardan misal getirerek basit bir şekilde izah et- mek İlâzımdır. okul devre- sinde çocuk karşı cinsten çocuklarla tabii bir arkadaşlık kurmasını öğ- renmelidir. Ergenlik devresinde ço- cuğa arız olan utangaçlık hissini de tibi: görmek, fakat onun — konuşup açılmasını kolaylaştırarak ona me- selelerinde yardım etmek lâzımdır. Ergenlik devresinde çocuklar ar- tık yetişkin insan olmaya hazırlanı- yorlar demektir. Bu çağda bazı ço- cukların yakınları ile çatışmaları o0- lur. Bunu da daima bilgi, anlayış, sevgi ve müsamaha ile — halletmek mumkundur Çocuğu anlamak, sev- mek, ona zaaf göstermek, onunla lâ- ubalıleşmek değildir. Bu sabırla bık- madan ve daima büyüklüğün icap ettırdıgı mesafeyi araya koyarak ço- cuğa, yaklaşmak, ona doğru — yol göstermek dem Sosyal Hayat Hoş kadının sırrı Bır kadın vardır hoşa gider. Dik- katli bakarsınız, ahım şahım gü- zel değildir. Belki 'her zaman moda- ya uygun olarak giyinmez; ama bir çok kadın ona benzemek — hevesini duyar ve onun gibi giyinmeğe öze- nir. Bu kalın sokakta bakışları çe- ker, bir salonda daima alâkanın mer- kezidir. Bu tip kadınlar çok fazla değildir. Onlara, cemiyette zaman za- man rastlanır. Bazıları kendi hayat- larını yaşayan mütevazi kadınlardır ve muhitlerinde, kısaca "güzel ka- sıfatını kazanır beğenilir. Ba- "parlak kadın" olarak cemi- isim yapmış ve hattâ bazan tarihe geçmiş şöhretli — kadınlardır. Kimbilir kralı tahtından etmiştir, kimi tanınmış bir ressamın, bir mü- zisyenin veya bir romancının ilham kaynağıdır, kimi tarihin akışını de- ğiştirecek fırtınalara sebep olmuş- tur. İşte bütün bunları sırf kadınlık- larına dayanarak yapan kadınların diğer kadınlardan farklı olarak ne- leri vardır? Bu, yalnız güzellik veya yalnız zekâ olmasa gerektir. Çünkü güzel ve zeki kadınların miktarı ho- şa giden kadınlardan pek çoktur. Şu halde ortada Bir sır vardır. Kendi kendisini seven kadın Hosa giden kadın evvelâ kendisini seven kadındır. Bu kadın ne yal- nızca erkekler için giyinip süslenir, ne de birçokları gibi. yalnızca kadın- lar için. Bu kadın kendi kendisini beğenmek, kendi kendısını hoş gör- mek için giyinir ve itina gösterir. Kendisini seven kadının ilk pren- sibi her zaman ve her yerde şık, her zaman ve her yerde güzel olmaktır. Bazı kadınlar evde yalnız kaldıkları zaman saçlarını bile taramaya üşe- nirler, çorapları düşse "kim görü- Begenılen kadın Sırrı: Şahsiyet!. yor" diye aldırmazlar, eski ve nur- suz elbiselerini yenıleştırmeyı genç- leştirmeyi düşünerek yerde, evde ü- niforma giyer gibi, üstüste onları gi- yip eskitmeye bakarlar. Mühim ad- dettikleri bir davete icabet etmek ise bu kadınlar için cidden bir me- seledir. Günlerce evvel tasalanır, gü- zellik maskelerine baş vurur, berber— den randevu alırlar. Dolaptaki şaha- ne elbise ile de, birdenbire şık, b;r- denbire şahane olabileceklerini ha- yal ederler. Halbuki hoşluk, güzellik ve şıklık herşeyden önce bir alışkan- lık meselesidir. Bunları bir kadın bir bayramlık entari gibi sırtına geçire- mez. Mutfakta, yatakta, evinde, her zaman ve her yerde hoş ve guzel ol- mıyan genç kız veya kadın bir sa- londa veya sokakta birdenbire hoş ve güzel olamaz. Emniyet hissi Bır kadın vardır, hasta yatagında bile daima tertemız süslü ve hoş- tur. Gardrobunda şahane gece tuva- letleri, çok pahalı kürkleri yoksa da bırkaç ağır klâsik kıyafet yanında çe- şitli bluzları, fetleri bulunur. Bir güzel — önlükle mutfakta, lavanta çiçeği kokan bir başına entari veya sveter etekle her zaman her yerde temiz, taze ve şıktır. Bu kadın evde yalnızken bile, hiç bir zaman, aynaya bakmaktan utan- maz. İşte bunun içindir ki kendi kendisine emniyeti vardır. Gene bu- nun içindir ki rahat hareket eder, en mühim bir davete giderken telaş etmez ve arada bir süslenen kadın kadar da zaman kaybetmez. — Hoşa gideceğini bilir, hoşa gider. Çünkü kendi kendinden hoşlanır. AKİS, 18 NİSAN 1959