seçildiği bildirilen Atıf Benderlioğlu- nun Triyasetinde çalışmaya koyuldu. Tabit ilk olarak "yüksek tesanüt ve kardeşliğin en yüksek — derecesinde muhafazası" nı istiyen Genel Başka- nın mesajı okundu. Atıf Benderlioğ- lu da 1957 Adana seçimlerinin hizip- çilik yuzunden kaybedıldıgını belir- terek "tesanüt, tesanüt" sözleriyle korıgreyı kapattı Ama kongre, Ada- na demokratlarını eskisinden büyük bir tesanütsüzlük içinde bıraktı. İda- re heyeti seçimleri, meşhur Bossa'nın umum müdürü ve sahiplerinden Ke- mal Pekün ve arkadaşlarının yerine, Fabrikatör çiftçi Mahmut Karabu- cakın listesinin kazanmasıyla netice- lendi. Politik bir şahsiyeti olmıyan Karabacakın işbaşına — gelmesi, bil- hassa 1957 seçimlerinden beri büyük bir huzursuzluk içinde bulunan A- dana teşkilâtının dertlerine merhem getirmekten çok uzaktır. anada — aslında — uzlaşmasına imkân olmıyan ayrı iki hizip vardır: Biri merkezciler, diğeri gençler. 1957 seçimleri merkezcilerden Cavit Oral ekibi idaresinde yapıldı. Oral, mer- keze kendi listesini kabul ettirdi. Seçimi vurmak için büyük bir gayret sarfedildi. Fikri Apaydın — Adanada müfettiş olarak kaldı. Polatkan, Yır- calı gibi bakanlar, Cumhurbaşkanı ve Başbakan Adanaya geldiler. Has- tahane ve Şeker Fabrikalarının te- melleri atıldı.. D. P. Adanaya nimet- ler yağdırdı. Görülmemiş kalkınmadan en çok faydalanan bu ilde, bütün gayretlere rağmen seçimler kaybedilince Oral Grupu düştü, yerini yine merkezci- lerden Kemal Pekünün başkanlığın- daki müteşebbis heyet aldı. Şimdi ü- cüncü defa merkezcilerden Mahmut Karabucak teşkilâtlın başına gelmek- tedir. Bu suretle merkezciler arasın- daki bölünmeler artmakta, asıl mu- halif grup olan ve seslerini yukarı kademelere ulaştıramıyan, içlerinde Âdil Batmanoğlu, Halil Keskin gibi kimselerin bulunduğu gençler arasın- da huzursuzluk çoğalmaktadır. Nite- kim iki ay evvel Çiftçi Birliğinde bu huzursuzluk en şiddetli şekilde açı- ğa Vurulmuştu Belediye Meclisinde de sık sık ayni sahneler vuku bul- maktadır. Eğlenceli sahneler P. Kongrasi delegelerin- iyi seçilmesi sayesinde ve tesanüt lâfları içinde pek sakin ve sönük geç- ti. İhtimal Himmet Ölçmenin ölçüye gelmiyen konuşması da olmasa, kon- grenin pek az kimse farkına vara- g Konya milletvekili, menşei manevi olduğu kadar maddi bir cezbe içindeydi. Mikrofonun önünde âdeta dansedıyor gibi bir hali vardı. Geri- ye üç adını atıyor, tekrar üç adım ilerliyor, bazan mikrofonu bırakıp sahnenin ön tarafına geliyordu. El- leri kolları mütemadiyen oynuyordu. Cezbe halindeki Ölçmen mevzudan mevzua atladı ve İnönü hakkında hiçbir tekzibin — silemiyeceği malüm lâfları söyledi. Ölçmenin bu ölçüsüz lâfları — salondaki çoğunun yüzlerini 133 delegenin bir kızartmış olacak ki bir ara mikrofon kesildi. Ama gür ve güzel sesli Konya milletvekili -dağlar sesime ses verir — diyordu- mikrofonun başından ayrılmadı. Konr gre başkanı Benderlioğlunun da he- celerin üzerine basarak yaptığı "Him- met... Himmet, sonra konuşursun" ikazı da fayda etmedi. Ancak Ben- derlioğlu, çok sinirli bir sesle "bırak, ben konuşacağım" diye bağırınca, Himmet Olçmen kendine geldi ve "peki ağabey" diyerek sahneden in- di. Aynı gün Zonguldakta yayla Si- nemasında yapılan diğer bir kongre- de de hatipleri, geri tepen bir sılah oldugunu hâlâ anlıyamadıkla- bu İnönüye hucum silâhını kullan- dılar Bir delege "milleti kurşuna dizdiren paşam" şiirim okudu, sonra hukukçu Sabri Dilek - ki Ankarada beğenilen aklıbaşında bir zattır. İnö- Allah Söyletince... S ahne, D. P. nin Adana kon- gresi. — Açıklamayı — yapan Himmet Ölçmen. Himmet Ölç- en bu! D. P. Meclis Grupunun Başkan vekillerinden ve Genel Başkanın en yakın ideal arka- daşlarından. — Hâdiseleri o bil- meyecek, D. P. yüksek çevre- lerinde gelişen fikirlerden, Bey- fendinin etrafında — yapılan — ko- nuşmalardan o haberdar - olma- yacak da kim olacak? immet — Ölçmen samr— konuşuyor: Ulan — İnönü! — Almanlar sana 12 adayı verdikleri zaman -pek - kibar bize verdikleri halde İnö- nüniin kabul etmediğine dair vesikalar Celâl Bayarın arşi- indedir”. Hım m/ Almanlar? Dünya — Harbinde — mağlüp ve bizim — bölgemizdeki müttefi klerı bugun Rus bulunan lar/.. Bu Alm lar 12 Adayı İkinci olan vatan hainini, korkak cesaretsiz dış politika del vehham, basıretsız da iş başında bulunsalardı... h mmet Ölçmen, — Tür- kiyede dış politikadan en iyi anlayan, adamın bu b.. tan a- dam olduğunu, ve onunla senin- kiler arasındakı, , farkı, tescil etmek — için kırk yıl — düşünsen Jörmülü — bulamaz- bundan iyi dın. YURTTA OLUP BİTENLER nü ve partisi iktidara gelirse neler olabileceğinin Goya'ya lâyık bir tablosunu çizdi. Tablodan "hudut boy larında ve deniz kenarında gizlice kurşuna dizilen — demokratlar, kire- mitleri sökülmüş camiler, karakollar- da falakaya çekilen vatandaşlar" var- dı. Ama bu korkunç tablo, Sabri Di- lek dahil, kimseyi ürkütmedi. Nite- kim biraz sonra söz alan bir delege 1961 seçimlerinde D. P. nin kaybet- me ihtimalinin çok fazla olduğunu, Dilekin felâket tablosunu hiç görme- miş gibi, sükünet içinde anlattı. D. P. nin Pazar Faaliyeti - İzmit- te hiziplerden birinin salonu terketti- ği kongre sayılmazsa. İstanbulda ÜÇ yeni Vatan Cephesi ocağının açılma sıyla tamamlandı. Bilhassa Vefa Stadı yanında kaçak inşa edilmiş ahşap binada faaliyete başlayan Ka- ragümrük Vatan Cephesi Ocağının açılış merasimi eğlenceli oldu. Bina- civarına yerleştirilen hoparlörler Ka- ragümrüklüleri merasime çekebilmek için sabahtan klübün "Şişkebap" şar- kısını çalmaya başladışlar. Öğleden sonra Vatan Cephesi Ocağı, bir ima- mın huzurunda ve Allahuek'ber sesleri arasında açıldı. Merasimde Belediye ileri gelenlerinden bir çoğunun hazır bulunması, İstanbulun yeni Belediye Başkanının Vatan Cephesi saflarında çok iyi çalıştığını gösteriyordu.. Demokratlar son günlerde Vatan sathında iskambilden bir şato kurma- ya hakikaten muvaffak — olmuşlardı. ma İnönü ağzını açar açmaz bu kâğıttan şato yerle bir olacaktı. Kıbrıs Dolaplar dönüyor (Kapaktaki tedhişçi) B u haftanın başında Pazartesi gü- nü akşam üzeri, Türk Hava Yol- larının SES uçağından elde kalan üç Viscount'tan biri- inen müstakbel Kıbrıs Cumhuriyeti Başkan yardım- cısı Dr. Fazıl Küçük, — Esenboğada bir devlet başkanı gibi karşılandı ve şeref salonunda misafir edildi. takbel devlet başkanı yardımcısı, bi- raz soma çok iyi tanıdığı Dışişleri Bakanlıgının merdivenlerini — tırma- cak ve -mutad hilâfına- hiç bek- letilmeden Fatin Rüştü Zorlunun hu- zuruna çıkarılacaktı. Fazıl Küçükün bu mevsimsiz ve beklenmedik ziyareti, Ankara siyasi çevrelerinde hayretle karşılandı. A- dada yapılacak bir sürü iş varken, Makarios Kıbrıs Cumhuriyetinin ha— zırlıklarıyla uğraşırken Fazıl çükün ve yanından ayırmadığı yar- dımcısı Rauf Denktaşın Ankarada ne işi vardı? Fazıl Küçük bile duru- mun acayipliğini anlamış olacak ki, gazetecilere Ankaraya kredi istemek için geldiğini söyledi. Halbuki bu mevsimsiz ve beklenmedik — ziyaret Cumhurıyet Hükümetinin daveti ü- zerine yapılmıştı. Ziyaret sebebinin değil, davet sebebinin — açıklanması lâzımdı. Ama buna, hiç değilse şim- dilik, lüzum duyulmamıştı.