YURTTA OLUP BİTENLER öyle birlikte, karşı gırıştıgı sinsi bire kanlı bir hâl Makariosun İngilizlere mücadele birden almış, Akdenizin bu sakın koşesınde beş yıllık bir deh- şet devresi başlam 1954 yılındaki geliş, Grivas için, aslında bir anayurda dönüş hareke- tiydi. Hakikaten, birçoklarınca Yu- nanlı zannedilen — Yorgi Theodorus Grivas aslen Kıbrıslıdır. Bundan alt- mış bir yıl önce, Rumların Famagu ta dedikleri Magosa yakınlarındakı Trikomo köyünde doğmuştur. Çocuk- luğundan itibaren asker olmak sev- dasına kapılmıştı. Birinci Dünya Harbi biter bitmez, yirmi yaşında, Yunanistana gitti, Atinadaki Harb Okuluna kaydoldu. Orduda subay o- labilmek için tâbiyet değiştirmek lâ- zım geldiğinden Yunan — tâbiyetine geçti. Grivasın çocukken mahalle ara- larında kavga ettiği Türklerle ikinci kavgası 1922 yılında oldu. Anadolu- ya yollanan seferi kuvvette topçu su- bayı olarak bulunuyordu. Mağlübi- yetten sonra Atınaya dönünce, — bir müddet merkezde çalıştı ve otuz ya- ında kurmay subaylığına terfi etti. Zekâsıyla birçok kimsenin dikkatini çekiyordu. İhtisasını arttırmak üze- re, Paristeki Harb Akademisine yol- landı. Dönünce, Selânikteki — Ordu Egıtım Okulunda tâbiye öÖğretmenli- ği yapmağa başladı. Biriken kinler 1 940da İtalya —Yunanistana taar- ruz edince Grivas da Selânikten Atınaya nakledildi. Fakat gönderilmedi. Yunan ordusunun Al- man kuvvetleri karşısında — dağılıp çöktüğü günlere kadar merkezdeki İkinci Tumenın kurmay başkanı ola- rak Al man ve İtalyan işgali üzerine, Yunanistanın dağlık bölgesinde mu- kavemet grupları kurulmuş, müthiş bir gerillâ harbi başlamıştı. Yine bir çok kimsenin zannettiğinin aksine, Grivas bu gerillâ harbine de katıl- mamıştır. Dağa çıkanlar ekseriya sol temayüllü işçi gruplarıydı. Hal- buki müthiş milliyetçi ve sağcı fi- kirlere sahip olan Grivas — Atinada kalmak ve harb sonrasında kurula- cak hükümetin temellerini hazırla- mak istiyordu. Dağlarda — çetecilik yapmaktansa başkentte tedhişçilik yapmayı daha uygün buldu. "X" -Rumca Khi okunur- adıyla gızlı bir teşkılat kurdu rb — sırasında bu teşkilât nek dikkati çekmedi. Mütte- fikler, daha ziyade, Almanlara kar- şı fiilen çarpışan dağ çetelerine yar- dım ediyor, şehirlerde siyasetle uğ- raşan mukavemet gruplarına pek al- dırış etmiyorlardı. İşte bu alâkasız- lk, Grivasın ruhunda İngilizlere karşı uyanan kinin ilk sebeplerinden biri oldu. "Khi" teşkilâtının faaliyetleri bil- hassa 1946 - 1947 yıllarında duyul- mağa başladı. Grivas ve adamları, Yunan iç harbinin kargaşalığı için- de, hoşlarına gitmeyen bütün sosya- list ve solcu grupları birer birer kat- lettiler, Akla hayale gelmiyecek ted- hiş hareketlerine giriştiler. Memle- kette tekrar barış kurulup — herşey yoluna girdikten sonra, kimse -Al- manlar gittikten sonraki hunharlığı- nı hatırlayarak- Grivasa yüz verme- di. Hattâ, harb içinde yaptıklarından dolayı kendisine teşekkür eden bile olmadı. Bu ikinci alâkasızlık Grivas'- ın ruhundaki kin deposunu biraz da- ha doldurdu. Artık, Yunanistandaki siyasetçilere becerıksız işe yaramaz adamlar gözüyle bakı or, — hepsini vatan haini sayıyord Yuvaya dönüş ik kafalı ve kırgın adam, 1951 yılında Yunanistanın nimetlerim teperek Kıbrısa döndü. Orada, Ma- kariosun başladığı Enosis hareketi Grivas'ın mücadeleci ruhu için biçil- miş kaftandı. Bir müddet Makario- sun yanında müşavir olarak çalıştı; sonra "dağa çıkmak" zamanının gel- diğine hü_kmederek Rodosa gidip si- lâhlandı. İşte "Digenis"in tedhiş sah- nesine çıkışı 1954 yılında, bu "Ro- dos dönüşü"nden sonra olmuştur. Eski Yunan efsanelerindeki kah- ramanlık hikâyelerinden alınan Di- genis adı, -başta İngiliz askerleri ol- mak üzere, herkesçe bilmen ve kor- kulan bir ad oldu. Zaman zaman ki- liselerde, çarşılarda dağıtılan tedhiş beyannameleri hep bu imzayla biti- yordu. Vurulan Rumların mezarları başında daima Digenisin gönderdiği bir çelenk bulunurdu. Digenis Ada- nın her tarafında hazır ve nâzırdı. Rumlara karat girişilen küçük düşü- rücü her hareketin arkasından Di- genis imzalı beyannameler yayınla- nır, "hainlerin, katillerin" — mutlaka katledilecekleri bildirilirdi. Nitekim, bu gibi vakaların üzerinden kırk sekiz saat germeden, öldürülen EOKA'cı- ların intikamı alınmış olurdu. Ölüm makinesi G rivas'ın kurduğu EOKA teşki- lâtı, âdeta tedhışçılık dehasının bir şaheserı gibiydi. mu, mekanizma karsısında 30000 kışılık İngiliz kuvvetlerinin çaresiz kaldık- ları hâller hiç de nâdir değildi. Gri- vas, dağlarda teşkilâtlandırdığı on- iki gerillâ birliğiyle işe başlamıştı. Her gerillâ birliği bes kişiden mü- rekkepti. Ayrıca, bütün dağ köyle- rinde onar kişilik "sabit çeteler" ku— rulmuştu. Adanın her bölgesi için ayrı kumandanlar tâyin — edilmişti. Bölge kumandanlarının emrinde, bi- ri şehirlerle diğeri de köylerle meş- gul olacak iki muavin — bulunurdu. Şehirlerdeki tedhiş hareketleri için ekseriya 15 - 18 yaşındaki kız ve erkeklerden kurulmuş çeteler vası- tasıyla iş görülür, bunlar da emrirle- rini bölge kumandan — muavininden alırlardı. Kana susamış Grivas'ın teşkilâtçı dehası bütün — meseleleri halletmişti. EOKA, adanın bir ucun- dan öbür ucuna takıntısız işleyen bir kuriye servisi Kurmuştu: bağ- lı olarak her bölgede birer haber al- ma teşkilâtı meydana getirilmiş ve işgal kuvvetleri hakkındaki malü matın icabeden yerlere ulaştırılması sağlanmıştı. Grivas, teşkilâtın mâli yardım işlerini de intizama sokmuş- 'nın adamlarından biri vu- rulunca veya hapse atılınca, ailesine maaş ödenmekte ve bu para teşkilâtın adamları vasıtasıyla İngiliz kuvvetlerinin burnu dibinde dağıtıl- maktaydı Ölüm makinesinin işlemesi ancak sıkı disiplin ve soğukkanlılık saye- sinde mümkün oluyordu. — Çetecilik sahasındaki bilgisine İngiliz kuman- danların bile hayran oldukları Gri- vas, kendi adamları — arasında bile kan akıtmaktan çekinmeyen bir ted- hişçiydi. Hatıra defterinden anlaşıl- dığına göre, Kıbrıslı. -Rumları pek yufka yürekli buluyordu; hattâ hatı- ralarının bir yerinde "bu adamlardan çeteci olmaz; işleri güçleri kahveye gidip tavla oynamaktan ibaret. Ara- larından bir karını temizlemedikçe akıllanacakları yok" diyordu Yalnız adam imseden emir almak — istemeyen bu zâlim dağ adamı, hayatında bir tek kimseye bağlılık duymuştur. Ölesiye bağlandığı bu tek adam Ma- kariostur. Kasaba papazı ile tedhış— çi arasındaki yakınlık, harb yılların- a Alman işgali altındakı Atinadâ başlamıştı. Makari -0 zaman ka- saba papazı bile degıldi Atinadaki Aya İrini kilisesinin papazlığını yapı- yor, ayni zamanda da ileride Kıbrıs- ta işine yarayabilecek adamlarla te- mas tesis etmeğe çalışıyordu. İki a- dam arasında yıllarca önce başlayan bağlılık, Kıbrıs kavgasının son gü- nune adar devam etti. — Vaktiyle tek kalsam bile Enosis kariosun arzusu üzerine silâhını bı- rakmakta ve Kıbrıstan uzaklaşmak- tadır. Bir daha dönüp dönmeyeceği ve anayasasını "şimdilik" kabul etti- ği Kıbrıs Cumhuriyetinin — istikbali hakkında neler düşündüğü yine bu adam arasında bir sır olarak kal- makt Atinada Digenisi bekleyen gaze- teci, sinemacı ve taraftar kalabalıgı arasında sessiz sedasız, kendi linde - bir kadıncağız da bulunacak- tır. Kocasının, içindeki kinler ve ih- tiraslar uğruna bırakıp — gittiği bu kadın yıllardan beri Atinanın tenha bir köşesinde tek başına yaşamakta- dır. Şüphesiz, Kıbrıs Cumhuriyeti u- cubesinin hiç olmazsa birkaç yıl ya- şamasına dua edenlerın başında Ma- am Grivas gelmekte Ama Grivas ve adamlarının en azılıları -ki Atinada da rahat dura- cakları şüphelidir- muvakkaten A- dadan ayrılsalar bile, gerilerinde kin ve nefretleri her an canlı tutan EO- A'nın kanlı hayaletini bırakmak- tadırlar. Taksim tezi Akdenizin yeşil su- ları arasında gömülürken, bu kanlı hayalet Rumların zihninde "Enosis" idealini canlı tutmaktadır.