AKİS, AKİS'in Yazı Müsabakası "Milletlerin İktisadi Kalkınması Niçin Hürriyet içinde Olmalıdır" enel olarak fert milli gelirin artması seklinde tarif edilebilen iktisadi kalkınma İkinci Büyük Harpten bu yana dün- ya siyaset İliteratüründe pek sık kullanılan bir tâbir olmuştur. Daha yüksek bir hayat seviyesine ulaş- mayı ifade eden iktisadi kalkınma, politikacıların ağzında mahiyet de- ğiştirerek liman, baraj ve fabrika sayısı olarak anlaşılmağa başlan- mıştır Halbuki tâbir, milli gelir ar- tışını ve bunun içtimai refah ve da- yanışmayı sağlayacak şekilde da- ğılmasını temin edecek iktisadi ve mali politikayı mündemiçtir. Evvelâ iktisadi kalkınmayı ğuran sebebler üzerinde — duralım. Refah seviyesi yüksek, ileri millet- lerin dahi iktisadi hamleler yapma- başına düşen ğa gayret ettikleri günümüzde, ik- tisaden geri kalmış memleketleri kalkınmaya zorlayan şebekleri iki şıkta izah edebiliriz. Birincisi yurt içinde servet ve geliri arttırmaya, içtimai sınıf tezatlarını yumuşata- rak iktisadi adaleti gerçekleştirme- ye, sosyal refah ve dahili sulh ve sükünu temine matuftur. Diğer bir ifade ile vatandaşı iktisadi huzur ve hürriyete kavuşturmaktır. İkincisi beynelmilel politika sahasında mil- let olarak iktisaden — bağımsız ve kuvvetli olmak gayesini güder. Bu iki sebep gösteriyor ki gerek fert ve gerekse devlet olarak iktisadi kalkınmanın asıl gayesi, siyasi hür- riyetleri esasen sıkı bir şekilde bağlı olduğu iktisadi serbesti ile takviye etmek, insanlık haysiyet ve hakla- rına sahıp kudretli bir millet olabil- mektir. t ve önemini bu şekilde belirttiğimiz iktisadı kalkınma han- gi şartlar içinde gerçektebilir ? İktisadi kalkınma — herşeyden evvel ilme, ihtisas ve — tecrübelere müstenit ve ammenin münakaşa ve mürakabesine açık olmak gerekir. Bu da ancak hükümetçe takip edi- len kalkınma politikasının memle- ket imkân ve kaynakları göz önün- de bulundurularak mütehassıs he- yetlerce hazırlanan plân ve prog- ramlarının efkârı umumiyece be- nimsenmesi, milli iradenin denet- leme ve tasvibinden geçmesi ile mümkün olur. İktisadi kalkınma- nın plânlamasını yapacak, icraatı gerçekleştirecek mütehassıs iktisat- çı, teknisyen ve işçilerin — tarafsız ve randımanlı çalışabilmeleri an- 14 MART 1959 -XVI- cak hürriyetçi rejimle kabildir. İk- il mi ihtisas ve tecrübeye sahip hür lerinde barınamıyacakları ve do- layısiyle adam kıtlığı tehlikesinin belireceği şüphesizdir. Bu itibarla totaliter re]ımlerde iktidarda bu- lunanların mülâhazalardan mahrum, hiç te iktisadi olmayan ve hattâ tamamiyle siyasi sebebler- le memleketin şurasına burasına serpiştirdikleri bir iki inşaat ve mar hareketi, hesapsızca harcan- mış bir hazme masum kütlenin is- tismarını intaç eder. Murakabesiz rejimlerde görülen bu hal ise kal- kınmayı gayesinden tamamiyle u- zaklaştırarak tehlikeli iktisadı ve içtimat buhranlara sebep o İktidarın suiistimale meyyl Oo- luşu insanlık tarihi kadar eski bir bedahattir. mme — murakabesini sağlıyacak bağımsız adliye, siyasi partiler, hür basın, muhtar üniver- site ve müstakil sendıka gibi de- mokratik müesseselerin olmadığı veya, vazifelerini bihakkın başara- madığı memleketlerde, iktidarlar daima suiistimal edilmiş, milletler mevki vs iktidar hırsı uğruna bü- yük kayıp ve yoksulluklara duçar olmuşlardır. Hürriyet prensipleri- nin rafa kaldırıldığı anda iktidar büyüklerinin etrafını kademe kade- me çevreleyecek olan dalkavuk ve partizan zümre, oportünist bir zih- niyetle kalkınmanın methiyesini yaparak şahsi iktidar ve nüfuzla- rını kuvvetlendirmek için her tür- lü kötülüğü irtikan edeceklerdir. Böylece iktisadi kalkınma hareke- tine iyi niyetle girişilmiş olsa dahi, netice antidemokrati kanunların himayesine sığınarak şahsi menfa- at ve partizanlık hisleri içinde ha- reket eden iktidar taraftarlarının gayretkeşliği ile bir iç — bunalıma, ndişe ve güvensizliğe varacaktır. İktisadi kalkınma milletçe top- yekün — başarılabilecek büyük bir dâva olmak itibariyle vatandaşı dâ- vanın — samimiliğine — inandırmak mecburiyeti vardır. İnsanoğlu et- raflıca aydınlatıldığı takdirde dai- ma hakiki menfaatlerini görebile- cek yaradılıştadır. Normal yollar- dan istiyerek kabul edeceği şeyle- ri, vatandaşa hürriyetlerini gaspe- dip zorla vermeğe kalkışmak, onu karşı harekete — teşvik ve mecbur etmesi bakımından basiret ve sağ- duyudan uzak bir politikadır. Za- ten ihtilâller milletin arzu ve irade- Oktay ARAYICI sine bir parti, bir hükümet veya- hut bir şahsın karşı durmasından başka nedir? Milletler için en bü- yük saadet hürriyet içinde yaşa- maktır. Hiçbir millet düşünülemez ki müreffeh olmayı istemesin; fa- kat bunu hürriyetsiz yaşama paha- sına kabul edebilecek bir millet ta- savvur etmek imkânsızdır. Keyfi ıktıdarların amme efkârı- nı hiçe sayıp demokratik müesse- seleri ayaklar altına alarak ve hiç bir iktisadi prensibe bağlı olmak- sızın yürütmeye çalışacağı kalkın- manın sonunda senelerce icraatta faydalanılan kaynaklardan siz bırakılan millet gözünü anda. ra bir iflâs ve sefaletin çöktüğünü görecektir Zaman zaman ortaya çıkan de- magogların fırsatlardan istifade e- dip türlü vesilelerle halkı iğfal ede- rek iktidarları ele geçirdikleri gö- rülmüş, hattâ bunlar arasında ik- tisadı başarılar sağlıyanlar dahi ol- muştur. Fakat neticede bu başarı- ların verdiği sarhoş yüzünden ve kendilerini frenliyecek hiçbir müessesenin bulunmayışı dolayısiy- le milletlerini tehlikeli maceralara sürüklemekten kurtulamamışlardır. Tarih, itidal sahibi diktatörlerin ik- tidardan ayrılması ile doğan anar- şi ve isyanların da misallerini ver- miştir. Demek oluyor ki muvazene- li dikta rejimlerinde dahi çok pa- halıya mal olmuş olan başarılar geçici olmakta, millet kalbinde hür- riyet aşkının parladığı anda yok- luğa gömülmektedirler. Bütün bu hususlar açık olarak gösteriyor ki iktisadi kalkınmanın gerçekleştirilmesi fert ana hak ve hürriyetlerine riayet eden demok- ratik rejimle kaimdir. İktisadi kal- ınmanın tahakkuku için muhtaç olduğu siyasi ve sosyal huzur ve emniyet şartları sağlanmak gere- kir. Vatan sathında siyasi ve içti- a h ve sükünu — yaratmadan iktisadi gelişmeyi temin imkânsız- dır. Esasen iktisadi — kalkınmanın sebep ve gayesi bunu âmirdir etice olarak diyebiliriz kı ik- tisadi kalkınma, milli realite ve im- kânları iyi hesaplıyabılen dürüst, meşru iktidarlarca — suiistimallere, partizan — zihniyete, iç kavgalara set çeken hürriyetçi müessese ve prensipler dahilinde — başarılabile- cek bir dâvadır. 23