İKTİSADİ Döviz tasarrufu âdesi gelmiş veya gelmek üzere bulunan borçların ödenmesini ge- ri bırakmak için, alacaklı memleket- lerle Paris'te müzakerelerde — bulu- nan. Türk heyetinin başkanı — Oğuz Gokmenın geçen haftanın — sonuna yaptığı basın toplantısı, tatlı bir Sürpriz oldu. Gerçi Dışişleri Ba- kânlığının Ticaret ve Ticari Anlaş- malar Dairesi Umum Müdürü, şim- diye kadar bilinenlere yenı bir şey katmadı; söylediklerinin çoğu Dışiş- leri Bakanlıgının Şubat ında ya- yınladığı tebliğde mevcuttu am "esrarı — devlet'ten sayılan borçların ilânına lüzum duyulması birçok kim- se tarafından bir yenilik olarak kar- şılandı. Hattâ bazıları bu çok de- mokratik basın toplantısının Paris anlaşmalarının icabatıdan olup ol- madıkını düşünmekten kendilerini alamadılar. Ama açıklamaya lüzum uyulmasının asıl sebebi, — borçların tecilinde bile bir zafer kokusunun se- zılmesıydı Yeni zaferin parıltısı kar- lısında yarım milyar dolar borcu- uz var” itirafının gölgede kalaca- gı zannediliyor olmalıydı. Umum Müdür konuşmasına borç- ların tadadım yaparak başladı: Şim- diye kadar vâdesi geldiği halde ö- denememiş 240 milyon dolar -yeni kura göre 2 milyar 160 milyon lira- ariyere borç vardı. Bunun yanında ithalât fiilen yapıldığı halde. 1964 e kadar vâdesi gelecek 183,9 milyon dolar borç mevcuttu. Ayrıca muka- veleleri imzalandığı halde ıthalatı yapılmamış 115 milyon doları da he- saba katmak lâzımdı Pariste yapılan — müzakerelerin mevzuunu ariyereler ve 1964 e kadar vâdesi gelecek borçlar -424 milyon dolar- teşkil etmektedir. — Bununla beraber ithalâtı henüz yapılmama- sına rağmen mukaveleye bağlanmış 115 milyon dolarlık taahhüdün kıs- men tasfiyesine ve tediye şekilleri- nin değiştirilmesine gayret edilmek- edir. Konsolidasyon anlaşması Mart sonunda imzalanacaktır. Ama esas- lı meselelerde şimdiden — anlaşmaya varılmıştır. Bu haftanın başında Pa- riste yapılacak olan toplantıda daha çok teknik meseleler üzerinde duru- lacaktır. Portekiz v.s. gibi memle- ketlere olan küçük borçların tasfi- yesinin Ön plâna alınması, yıllık te- diyelerin ne şekilde tevzi i i bu meseleler arasındadır. Asıl him mesele -yani ariyerelerin ve çok yakın bir zamanda vâdesi borçların bir ödeme plânına bağlan- ması meselesi- halledilmiştir. Buna göre 1959 da 15, 1960 da 20, 25, 1962 de 90, 1963 de 35 milyon dolar borç ödenecektir. Gerıye ka- lan 800 milyon dolar ye müsavi taksitte itfa edilecektir. Borçlar için yıllık faiz, yüzde, 3 tür. Yani ilk yıl 18 VE MALİ 12 milyon dolar da faiz ödemek lâ- zımdır. Bunun dışında 240 milyon dolar tutan ariyerelerin birikmiş fa- izleri vardır. Bu faiz işinin — nasıl halledileceği meçhuldür. Oğuz Gök- zuda bir şey söyleme- miştir. Ama borçların - ödenmesinin birkaç yıl geriye bırakılmasının "bü- yük ferahlık" yarattığını belirtmek- te kusur etmemiştir. Hattâ —yarım mılyar dolar borç lâfının uyandıra- cağı kötü intibaı silmek için, ancak politikacıların icat edebileceği cazip izahlarda bulmuştur. Mesela Ogu Gökmene göre anlaş yum değil, borçların talıkı dır kı bu doğrudur Ancak borçların taliki hu- susunda bir anlatmaya varmak için, 6 aylık b;r moratoryum devresinden, yani bere Öödemenin durdurulduğu br devreden geçmek — gerekmiştir. Konsolidasyon anlaşması, Türkiye borçlarını ödeyemez bir hale geldıgı için yapılmıştır. Diğer güzel bir izah kariyere borçlarının tamamen ilga olunduğu- nun" ilânıdır. Aslında yanlış olmı- n bu cümle ile bu borcun borç- luktan çıktığı intibaının yaratılma— ya çalışıldığı aşikârdır. Halbuki vâ- desi gelip gecen bu borçların öden- mesinde bir mühlet tanınmıştır. Bu sayede ilk beş yıl zarfında, ilk yıl 113, ikinci yıl 78, üçüncü yıl 58, dör- düncü yıl 33, beşıncı yıl 16 mılyon dolar olmak üzere ödenmesi gere- ken 298 milyon dolar borç. daha son- raki yıllarda itfa edilecektir. - Mes- lekten yetişme diplomat olan Oğuz Gökmen bunu "298 milyon dolar dö- viz tasarruf ettik" gibi —zarif — bir cümleyle anlatmaktadır. Oğuz Gökmen Politikacı — diplomat SAHADA Diğer borçlar 9 yıldan beri yürütülmekte olan “borçlanabildiğin kadar — borçlan" politikasının tabii bir neticesi olan dış borçlar, elbette Paris anlaşması- nın sahasına giren borçlardan ibaret degıldır AKİS'in evvelce bildirdiği (Bak: Sayı 240, İktisadi ve Ma- 11 Sahada) dış borçların yekünu 1958 yılı başında | milyar doları aşmak- taydı. Son borçlanmalardan sonra, halen borç miktarı asgari bir he- sapla 1 milyar 200 milyon — doları -yeni kurla 10 milyar Turk Lirası- geçmektadir. Bu borçların 117 mil- yon dolarlık kısmı Para Fonu, İtha- lât - İhracat Bankası, Dünya Ban- kası gibi teşekküllere aittir ki her halükârda yıldan yıla ödenmektedir. Acaba önümüzdeki yıllarda her se- e ne kadar dış borç ödemek gere- kecektir? Asıl mühim olan mesele udur. Ancak o zaman mahdut dö- viz imkânlarımızın ne kadar kısmı- nın önümüzdeki yıllarda — mazideki baroların tasfiyesine gittiğini toplu bir şekilde görmek mümkün olacak- tır. Gelgelelim muazzam borç yükü- nün apaçık ortaya konması -ki 8 yıl- lık iktisadi politikanın — iflâsının en inkâr edilmez delilini teşkil edecek- tir- beklenmemelidir. Her şeyi toz pembesi göstermek itiyadından kur- tulamıyan İktidar, böyle hazin bir itiraftan kaçınacaktır Ama — haki- katler ne kadar gızlenırse gizlensin, olan ihracat deki yıllarda büyük ölçüde artmaz- sa, ağır borç yükünün karşılanması ve en zaruri ithalâtın — yapılması mümkün olmıyacaktır. İhracatın bü- yük ölçüde arttırılması da — sahici bir mucize teşkil edecektir. Önümüzdeki yılların en hayati ik- tisadi meselesi budur. Dış Ticaret Elmalar ve armutlar I stikrar politikasıyla birlikte sah- neye konulan yeni dış ticaret re- jiminin — hükümleri, son haftalarda biribirini takip eden sayısız karar- larla değiştirildi. Hattâ kota usülün- den vazgeçileceğine dair şayialar bi- le ortaya çıktı. Şayiaların aslı yok- tur. Yalnız hâdiselerin seyrine tabi olarak, ithalât ve ihracata müteal- lik hükümlerin sık sık değiştirilme- si, işlerin pek iyi gitmediğinin deli- lidir. Meselâ ihracatta, ihracatçı bir- likleri tarafından yapılan asgari fi- yat tesbitinden vazgeçilmiştir. Bun- dan böyle ihracatçı, istediği — fiyata mal satabilecektir. Fiyat kontrolun- dan vazgeçilmesinin sebebi, ihraca- tın durgun gitmesidir. Yabancı it- halâtçılar, ihracatçı birliklerinin tes- bit ettiği fiyatlarla mallarımızı al- maya pek istekli görünmemektedir- ler. Fiyatları kırmaktan başka ça- re yoktur. Yalnız ihracat fiyatları- AKİS, 14 MART 1959