Korku ve Tereddüt Arasında eminler ediliyor, esrarengiz toplantılar yapılıyo Kulaklar "idam sehpaları" nın ve "karınca" laflarının akisleriyie dolu. D. P. Grubunun Ağustos sıcağında neş- rettiği "Bu son ihtar, uslanmazsa- nız karışmam ha" tebliğinin ışığı altında kurulan komisyon çalışı- yor. Şıddet tedbirlerinin sağnak gi- bi yağmasını, şimşeklerin çakma- sını bekliyorsunuz. Ama gök, bir turlu sürtemiyor ve D, P. Grubu- nun toplantısından bir gün evvel . M. M. bütün tahminlerin hilâ- fına erken bir yılbaşı tatiline içiri- Anlaşılan dikensiz gül bahçesi meraklıları, kendi bahçelerındekı gülün dikenini ayıklamakta güç- lük çekmektedirler. Güçlüklerle birlikte — ortalıkta muhtelif rivayetler dolaşmaya baş- lamıştır. Komisyonun çok sert ted- birleri reddettiği, tatlı sert tedbir- lere taraftar olduğu söylenmekte- dir. Ih mal ki parti disiplini en- dişesi. ve "sonr. muhalefetten korktu derler* gıhı telkinler kar- şısında tamamıyle hissiz kalama- yan komisyon üyeleri ve D. P. Grubu çok sertle, hatîften tatlıyı uzlaştırmanın bir yolunu bulacak lardır. Bu sayede ufak tefek deği- şikliklerle ya statüko muhafaza e- dilecek, ya yarım şiddet tedbirle- rine -yum uşakça tarafları da olsa bir yenisi eklenecektir. Yarım tedbirler 1954'den beri dünyaya gelen kardeşlerinden el- bette ki daha talihli olmıyacaktır. n ağır yarım tedbirler bile -tıp- kı fiyatlar karşısında Milli Korun- ma tatbikatı gibi- sönüp gidecek- tir. Mesleğin rizikosunu arttırması- na rağmen basın 1956 Hazıranın- dan beri hemen hemen her şe azamadı mı? D.P. idarecileri kay- bettikleri huzur ve neşelerini basın kanunu tadilâtı sayesinde tekrar bulabildiler mi? basına astronomik para cezaları kons gazete sahipleri ve başmuharrırler, baskıya verılmeden önce gazeteye son bir defa göz atmak için pija- malarıyla matbaalara koşsalar, ne- tice değişecek midir? Gazetel "Beyim, paşam çok yaşa" bile yaz- salar, vatandaş bu satırların ara* sındaki dramı, her gün yaşadığı veya hissettiği dramı bilecektir. Bu oyun ıktıdarın sabrı tukenıncey kadar sürecek, sonra sıra yeni şiddet tedbırlerı ne gele- cektir. Hele muhalefet partilerini dızgınleme teşebbuslerının tama- miyle tesirsiz kalacağı muhakkak- tır. Bunun tecrübesi geçen ayın % male AKİS, 3 OCAK 1959 siyle neticelenecektir. ihtimal D. P. liderlerini ürkütmek- başında Gaziantepte yapılmıştır: Dâva yarım tedbirlerle halledile- cek cinsten değildir. Aslında 1946 1950 yıllarının hürriyet âşığı demokratları aylar- dan beri bir çatal yol ağzında bu- lunmaktadır: Ya muhalefetin — is- teklerine uyarak demokrasinin as- garı şartlanın geri getirmek, ya zecri tedbirlerle demokrasinin is- minden bile vazgeçme Birinci yol, huzurun — iadesine Çıkacaktır. Ama büyük bi ıhtı- malle D. P. hin iktidardan düşme- Böyle bir tedir. Onları zaten 1950 den evvel şampiyonluğunu yaptıkları yoldan ayıran ve tekrar o yola girmekten alıkoyan düşme korkusu, kendile- rine "sabık" dedirtmeme korkusu değil midir? Bu ruh haleti içinde, faraza baskıyı biraz hafıfletmeye hıyetlenseler bile, arecile- rinin kendilerini suların ıstılasına ugramış gibi hissedecekleri ve ba- rajın kapılarını yeniden kapamaya kalkışacakları muhakkaktır. 1950 nin ilk günlerine dönüşün tehlıkelen, D. P. idarecilerini ikin ci yola doğru itmektedir. Fakat bugunun Turkıyesınde bir Mırza, bir Nuri said idaresi kurma mümkün mudur" Böyle bir idare- .nin kurulması, tabii ki herşeyden .evvel pazu kuvvetine ihtiyaç gös- termektedir. Komşulara özenenler, bu pazu kuvvetine gerçekten sa- hip midirler? Dünyanın birçok ve- rinde olduğu gibi memleketimizde tam manasıyla teşkilâtlanmış yegâne kuvvet olan 0rduyu yakın- dan tanıyanlar nun demokra- siye bağlılığını bılenler için bu su- allerin cevabı kati bir hayırdır. halde tam manasıyla teşkilâtlan- mış bir kuvvete dayanmayan, ide- olojiden mahrum, sahip olduğu fi- kir kırıntıları hürriyet kelimesi et- rafında dönen idarecilerin kurma- yı düşündükleri bina iskambilden bir kule gibi yıkılmaya mahküm- dur. Memleket realitelerinden çok uzaktakı fildişi kulelerde — yapılan hatalı hesaplar -eğer mevcutsa- haklkatlerle karşı karşıya gelir gelmez silinip gidecektir. İşte D. P. Idarecılerının aylar- dır 1çınde bulundu dur: Bir yol ağzına varılmıştır ve iki yoldan birini seçmek lâzımdır. Ama liderlerin ne o, ne de bu yolu eçmeğe cesaretleri vardır, öfke ve tereddüt içindedirler. Bu öfke onları zecri tedbirler almaya sev- ketmekte, fakat manialar karşısın- daki tereddütleri alman tedbirleri yarım bıraktırmaktadır. Doğan AVCIOĞLU Yeni tedbirler hikâyesi de her- halde farklı bir şekilde — bitmiye- cektir. . idarecileri, şer ve ha- yır yolları arasında oyalanacaklar, kati kararlar almayı, muhtemelen 1961'e kadar, geriye bırakacaklar- dır. Gelgelelim bu tereddütler, bu sonu gelmeyen yarım tedbirler' va- tan sathına yaydan huzursuzluğu arttırmaktadır. Çoğunluğu peşinde sürükleyen muhalefet, demokrasi- nin asgari şartları mevzuunda tâ- viz vermiyen, dinamik bir politika takip ettiğine göre bu kararsızlık ve huzursuzluk daha uzun yıllar sürüp gidecek midir? Belki, Fakat yarım şiddet tedbirlerinin, umula- nın tam aksine, P rTubunun liderlere olan itimadım sarstığı u- nutulmamalıdır. 1954'ten beri ikti- sadi guçlukler artarken "tedbir, tedbir" diye yılda birkaç defa kar- şılarına çıkan liderlere" muhalefe- tin gittikçe kuvvetlendiğini gören D. P. Grubunun hâlâ eskı itimadı göstermesi mümkün müdür? Her türlü hissi ve ahlaki mülâhazalar bir tarafa bırakılırsa, haklarında çok iyimser veya çok kotumser bir suru yazı yazdan meşhur ' yayladı- lar"ı doğuran başlıca sebep bu timatsızlık belirtileridir. Evet "yaylacılar" bugün dağı- nıktır, mütereddittir, müşterek ha- rekete alışmamışlardır, çoğu yu- karıdan gelen iltifatlar karşısında hissiz kalamamaktadır. Fakat li- derler, tesirsiz kalan yarım tedbir- ler peşinde koştukça ve muhalefe- tin barometresi yukselmeye devam ettikçe, "yaylacılar" ın bir gün -hiç değilse liderlere karşı- müte- canis bir grup olarak ortaya çık- maları hayali bir ihtimal değildir. Nitekim "Yaylacılar" daha şimdi- den idarecilerin önünde bir mânla olarak kendilerini hissettirmekte- dirler. Gruptaki bu muhalefet koltuk kavgaları, — alınganlıklar, v.s. yüzünden oldum olası mevcut kaynaşmalara — benzememektedir. Yeni tip "Yaylacılar" bir zaman- lar Meclisteki muhalif arkadaşla- rına "Aman ağzınızı açmayın, ko- nuşursanız işler bozuluyor, hele siz susun, biz işleri nasıl yoluna koya- cağız" diye nasihatler varan eski tip yaylacılardan farklıdırlar. li- derleri doğru yola — getirmekten çok, liderli veya lidersiz yanlış yol- dan gıtmemek fikri yani "Yay: lacılar"ı bizde eskilerden ayırmaktadır Ne gariptir ki bu yeni tip yay- lacılık, muhalefetin, — Başbakanın Balıkesir nutkuna cevapla başlayan azimli siyasetiyle orantılı olarak gelişmektedir.