AKİS ; 3 OCAK Hafıza-i beşer nisyan ile malül değildir Hiltonda Yılbaşı A nkara Hilton. da yılbaşı a- rifesi pek hum- malı bir hazırlık içinde geçti. Hil- ton sakinleri 958' in son günlerini bir arkadaşları- çıkış hazır- lıklarını yapmak, yeni giren bir arkadaşlarını da teselli — etmekle İçeri Ik gün M. Toker a lekdaş yakın alâkası sayesinde yavaş yavaş içeriye alışan Fa- tin Fuattı. Yılbaşı gecesinin hemen ertesinde tahliye edilecek olan İse Nihat Subaşı. Birisi Zaferin, diğeri ise Ulusun Umumi Neşriyat Müdü- rü olan bu ilci gazetecının giriş ve çıkış hazırlıkları diğer üç gazeteci- e -Akis'ten Metin ve Ulustan Ülkü ile Şınası -kendı dertlerini unuttur- du, İşte yılbaşı gecesı de bu hayı huy arasında geçti. Ankara Hilto- nun sakinleri kendı aralarıuda öyle eğlendiler ki, o akşam şayet İstan- bul Hiltonunda bol viski, şahane damlar ve birbirinden orijinal at- raksıyonlar arasında vakit öldür- meğe çalışanlar onların halini gör- mek imkânına sahip olsalar mu- hakkak ki gıpta ederlerdi. Zira Ankara Hiltonundakiler, viski sar- hoşluğu içinde değil yaptıkları ve yapacakları hürriyet mücadelesinin sarhoşluğu ıçındeydıler Biliyorlar- dı ki, o akşam içinde bulundukları dört duvarın arkasında bütün bir milletin kalbi onlarla birlikte at- maktadır. Yılbaşı akşamı, Keçiörende otu- ran Niyazi adında bir vatandaşın, sağlık ve hürriyet ıçınde yemeleri temennisi ile beş iri kıyım hindi, bir pastahanenin hususi surette ha- zırladığı bir pasta ve daha yüzler- ce — vatandaşın gönderdiği binbir çeşit, yiyecek ve meyva sadece Hilton sakinleri- ne değil bütün cezaevindekilere yetecek — kadar çoktu. Nitekim Hilton sakinleri de öyle yaptılar kendilerine gön- derilen — yiyecek ve meyvanın bü- ü ir kısmını diğer koğuşlar- 'N. .ğubaşı 1959 daki mahkümlarla paylaştılar. Yemek, içmek -tabii su içmek, zira cezaevine bırakın içkiyi, ko- lonya bile sokulamaz- ve konuşup eğlenmek faslı sırasında Ankara radyosunun yılbaşı dolayısı ile eğlence yerlerinden naklen ya- pılan yayınlar dinlendi. Ama i- çerdekiler, radyoda eğlence yerle- rinden naklen yapılan yayınları pek yavan buldular. Hattâ o kadar ki, Şinasi Nahit Berker dayanamadı da "ohooo... biz burada çok daha iyi eğleniyoruz" dedi. Daha son- ra dışardan gönderilen hediyelerin tebrik, mektup, telgraf ve kitap cinsinden olanları gözden geçiril- meye başlandı. Herkes kendine ge- len tebrik telgraf ve mektubu açı- yor, hoşuna giden cümleler bulduk- ça arkadaşlarına okuyordu. Bir a ra gözler, adlarına gelmiş olan kı- tap paketlerine ilişti. Hemen bu pa- ketler de açıldı. Bu paketlerin içinde ilk göze çarpan bir kart- vizit oldu. Kart İsmet İnönü ye aitti. Alt ta- rafında ise mavi mürekkeple Hil- ton sakinlerinin adı ve yeni yılı tebrik eden birer cümle yazılıydı. Fatin Fuatın pa- ketinin — içinden Falih Rıfkı Atay tarafından kale- alınmış — ve Suavının hayatı- nı anlatan "Baş- veren bir — inkı- lapçı" adlı kitap "Nouveau Manuel D'eches du debutant" adlı bir satranç kıtabı çıktı. İnönü Ül- na "Don millo"yu Ni- hat Şubaşı na da Axl Munthe'nin "Sen Michele'nin kitabı"nı hediye etmişti. Şinasinin paketinde ise son derece zarif ciltli bir fransız hikâ- yeler antolojisi ile kalın bir sat- ranç kitabı vardı. Metin Toker ki- tap paketini açtığında F. Tomlin'in "Les Grand Philosophes de L'ocel- dent" ile "Tralte Pratigue du eu d'eches" adlı satranç ki- tabını buldu. Şinasi herkesin pa- ketinden çıkan kitaplara şöyle bir göz attıktan sonra bir zafer çığlığı attı ve : "Bilir zaten Paşa bu işleri. Adamına göre satranç kitabı gön- dermiş. En kıdemliniz ben olduğu- ma göre, Satranç kıtaplarıuın en ağırı da bana gelmış d d "Eh, Fatin müptedi olduğun re ua elbette ki müptediler ıçın hazırlan- mış bir kitap gelecekti. Metise, ha- pishaneciliğe ara verdiğinden ona da Ü. Arman belki unutmuştu: iye daha orta halli bir kitap gelmiş". Kitap- lara — baktılar, Şinasinin söyle- dikleri doğruy- du! Hilton sakin- leri sabaha kar- şı. yataklarına girdiklerinde akşamdanberi ilk — defadır ki bir hapishane- in dört duvarı arasında, çoluk- larından çocuklarından, sıcak aile yuvalarından uzak olduklarını ha- tırladılar. Tabii bu düşünce, kafa- larına takılıp kaldıktan sonra da hiç birini uyku tutmadı. Sabaha kadar yataklarında döndüler dur- dular. İçlerinde bir tek Nihat Su- başı arkadaşlarına göre biraz da- ha değişik hisler içindeydi. Zira doğan günle beraber, aylardır yat- tığı bu yataktan çıkacak kader birliği, baht birliği ettiği arkadaş- ları ıle vedalaşıp hürriyetine kavu- şacaktı. O da bu hislerle sabaha kadar uyuyamadı. Ranzasında dön- dü durdu. F. F. Tüzer Hiltoncular yeni yılın ilk günü uykusuz bir gece —geçirmelerine rağmen Nihat Subaşıyı dört başı mamur bir uğurlama töreni ile yol- cu ettiler. Subaşı hürriyetine ka- vuştu. Geride kalanlar ise ister is- temez yeniden koğuşlarına çekildi- ler. Hiç birinden çıt çıkmıyordu. Her biri bir gazetenin veya bir ki- tabın üzerine eğilmiş okuma num rasındaydılar, ama akıllarının baş- ka yerlerde, dışarda olduğu mey- dandaydı Zira bir teki bile, daki- kalar boyunca tek yaprak çevir- medi. Hılton sakınlerı ıçın yenı yılın ilk ü sevinci de üzüntüyü de beraber getırdı Subaşının hürriye- tine kavuşmasıua sevindiler. Ama 1959'un İlk gü- nü gıbı, gelecek günlerinin de vatan ve millet ntek bir ümit ışığı — bile getirmemiş ol- masına üzül- düler. Şimdi on- lar biliyorlar ki 1958gibil959 da, gazeteciler için, Hiltonuta- vaf yılı olmakta evam edecek- tir ! Ş.N. Berker