peşinde koşmuş, bazan hâdiseleri is- tediği gibi yakalamış, bazan da fena halde yakalanmıştı. Dolmuş Babıâliden aşağıya iner- ken, genç kız iki sene zarfında gör- düğü "birçok dersleri daha hatırlıyor— du. Yalnız mülakat yapmasını öğ- renmemişti. Şimdi bütün bir gazete- çilik tarihini ve tekniğini, — rotatifin nasıl çalıştığını, punto hesaplarını, başlık atmasını biliyordu. efter- lerdeki notların yanında kafasında binbir tecrübenin hikâyesi vardı. Birçok ünlü gazeteci ona başarıları- nın anahtarını vermişlerdi. Genç kız düşüncelere dalmış giderken, dolmuş şoforu de yanındakılerle siyasi bir nakaşaya girişmişti. Genç kız bırden daldığı duşuncelerden uzak- laştı, etrafı ile ilgilenmiye — başladı. Annesi yanında olsa, "başkalarının işine burnunu sokma." derdi ama, iş- te bundan sonra şi, biraz da burnunu başkalarının işine sokmaktı. Hakikati bulmaya çalışacak ve bu- lunca onu göstermekte tereddüt et- miyecekti. Düşmanı çok, fakat dost- ları o nisbette kıymetli olacaktı. Moda Chanel'in tavsiyesi ılbaşı da geldi geçti, ama birçok kadın gene gafil avlandı. Ani bir davet karşısında ne giyeceğini bile- miyen ve bu yüzden daveti reddede- rek kocalarını kızdıran kadınların miktarı pek çoktur. İşte meşhur ka- dın terzisi ve Parisin en şık kadınla- rından biri olan Chanel, bu kadınla- ra hiçbir zaman modası geçmiyecek bir abiye tayyör tavsiye etmektedir. Chanel'in abiye tayyörü, düz siyah kadifeden yapılmıştır. Dört dikişli düz ve dar bir eteği truvakar kollu dümdüz,, yakasız küçük bir ceketi vardır. Ceket önden düğmeli değil- dir. Yalnız yaka kısmı bir kopça ile Chanel'in tayyörü Parasından ne haber birleştirilmekte, ceket açık durmak- tadır. Böylece ceketin "bluzu ile eş, beyaz saten astarı gorulmektedır Chanel bu yakasız tayyörü çok ze gin, birkaç sıralı bir kolye ile susle— mektedir. Tayyörün kumaşından si- yah kadife bir bere de kadife takı- mı tamamlamakta ve böylece takım, ağır bir gündüz kıyafeti de olmakta- dır. Chanel'e göre, böyle bir tayyör her kadının gardrobunun bir temel kıyafeti olmalıdır. Daha az abiye giyinmesini — seven kadınlar aynı tayyörü — yünlüden, yaptırabilirler. Yalnız, pırıltılı astar 1 kumaştan kuçuk şık bir abi- ye bluz şarttır. . Cevat Fehmi genç bir gazeteciye diplomasını veriyor Bir Hilton yolcusu daha AKİS, 3 OCAK 1959 Okuyucu mektupları Radyo hakkında D evlet — radyosunu — ebediyen kullanmak sevdasına kapılan Genel Başkanına hayret et- memek elden gelmı Or. D. P. Genel Başkanı şayet teb- dılı kıyafet ederek taraf ve hât- luklar arasında nutuklarını radyodan dinleseydi, kıracağı radyo arın tamır parasını ödemek için, son olarak temin edi- len mılyonlarca doların kafı gelmı— yeceğine kanaat getirir ve devlet radyosunu D. P. hizmetinde kul- lanmaya ılelebet "Paydos" derdi. urgut Sürsal - Ankara * Tekzip hakkında ecmuanızın 232 nci sayısındaki o bakanı Server Somun- cuoglunun tekzibi doğrusu — hayli enteresandı. Ta Miss Betty Adams'- ın telgrafı.. — Bravo hanı kıza.. gelirse, vatan sathında geziye çı- karmalı., öyle ya, ha Miss Betty Adams'ın telgrafı, ha su veya bu Demokrat büyüğün nutku... Yener Bandakçıoğlu - Bolu Politikacikur hakkında ktidar bakanlarından biri Rize- de konuşurken bir harabe ha- linde C. H. P. den devraldıkları vatanın, geceli' gündüzlü çalışarak kalkınmasını — sağlarlarken, " bir takım — müstebit kafalı, sandalya duşkunu Muhalifler, yaptıgımız ve yapacağımız işleri — çekemiyerek, şahsiyatla — uğraşıp başarılarımızı felce uğratmak istiyorlar” demiş.. Bu memlekette millet bayırına yapılan ve yapılacak işlerin plânlı, programlı olarak yapıldığı takdir- de istisnasız herkesin takdirini ka- zanacağı şüphesizdir. Atatürk "En tesirli idare vası- tası örnek olanaktır" der. Sayın bakan, "Muhalefet şahsiyetle uğ- raşıyor" deyince aklıma şu fıkra geldi: . , Vaktiyle- İstanbulda, kendinden geçmiş sarhoşları arşı efendileri arkası küfeli ham'malların yükleyip evlerine" gönderirlermis.. Bir aynı şekilde küfeyle eve gonderılen bir sarhoş, yalpalıyarak o duvar senin, bu duvar benim di- yerek evine dönen bir başka sar- hoşu göstererek" Sa hoşa bakın, sarhoşa!" diye bağırmış.. Bu fıkradan sonra sayın bakana su ;şatasözünü'-de hatırlatayım; evde. oturan başkasının evine taş atmaz. Cemal Aydın - İçel