3 Ocak 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

3 Ocak 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ağır cezalara mevzu — yapılmasını tavsiyeye şayan bulmuştu. — Meselâ toplantıların daha da tahdidine rıza göstermişti. Meselâ gazeteci olmak için' gerekli' -millet ve killerinden is- tenmeyen ve zaten ağır olan- şart- lara yeni ilâveler yapmıştı... Ama bunlar yüksek kademelerı tatmin et- mekten, onların gözü "derde de- va" olmaktan o kadar uzaktı ki! Komisyondan balyoz istenilmişti a- ma, o yumruk getiriyordu. Bu yum- ruk hasmı belki sarsabilir, sersem- letebilir ama nakavt edemezdi. Bu yumrukla Emrullah Efendının mek- tepsiz maarifine benzeyen basınsız, muhalefetsiz demokrasi kurulamaz- 1. İş te Meclisin hiç hesapta yokken Alelacele başlatılan tatili şırasında, D. P. kulislerinde, yüksek kademe- lerden yayılan bu dalgalar dolaştı. Yenilirken, içilirken, yürünürken -tabii yaylacılar degıl ovacılar ara- nda- "can efendim" diye baş , "bu bır zaaf alametıdır dı- Canı sıkılanlardan biri omisyonun vardığı neticeleri dü- şünürken yüzünü en çok buruş- turanlardan biri, ihtimal ki 27 Ekim 1957'den beri bakan adayı olan Kas- tamonu milletvekili Hadi — Tandır. Basını baskı altına sokan 1956 ka- nunlarının — hazırlayıcısı, Avni Göktürkün — müsteşarı det. Komisyonunun Gaz k kolaylaştırılması çoğaltılması, den iyiye tahdidi, gazetecilerin üni- versite mezunu olması teklifleri hep Hadi Tan kanalıyla takdim edilmiş- tir. .Ama ne yazık ki, Komisyonda üstadın fikirlerine itibar edenler ek- serıyette değildir. (ekseriyeti denen şeyi?-. Bunun için, n Almanyasındaki tat- ıbıkatı hat rlatan — buluşları, ne de . Kirişçioğlu, Hamdi Sancar, Burhan Belge gibi takviye kuvvet- Kleri işe yaradı ve bütün, bu teklif- ler esbabı mucıbesıyle teker..teker ürütüldü. Komisyonda Anti - Tan- çıların başında İzzet Akçal ve İl- han Sipahioğlu gelmektedir. Bunlar, hukuku eski Adliye Müsteşarınqan 'daha başka türlü okumuşlardı. Üs- telik' eski tedbırler gıbı yeni geti- rdiklerin' de "derde deva" olmak- tan çok uzak kalacağını biliyorlar— dı. Düşünüyorlardı ki, 1954 Basın Kanunu da 1956 Basın Kanunu da, Toplantı ve Gosterı Yürüyüşleri; Ka- a, . P. yi huzura kavuştu ramamıştır. Bundan sonra çıkar. cakları kanunlar da kavuşturama— yacaktır.' D. nin huzuru bu gibi nihayetsiz teşebbuslerde - değil, bu gibi nihayetsiz teşebbüslerin sevda-, eından vazgeçmektedir. Basının, mu- 6 Bahadır Dülger Çantada keldik değil! halef etin hücumlarını tedbirle değil işle önleyebilmektedir. Özünü söyleyebilmekte sözü inanarak dinleyebilmektedir. ynada çir- kin gorunuyorsan kabahati aynada bul Ö u Gerçekten 1958 yılının bilhassa son haftaları da P. içinde bu dü- şünce tarzını şuu urla benimseyenle?» rin sayısı gıttıkçe artıyordu. D. P. nin aylardan ve yıllardan berı takip ettiği tek yolun karılırsa da azalmayacağı daha iyi anlaşılıyordu. — Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, vatandaşı gör- mek istediklerini görmekten, alkış- lamak istediklerini alkışlamaktan a- lıkoyamıyor, Basın Kanunları işliyor ama bu işleyiş bir işe yara- mıyordu Enteresan olanı, 'bütün — bunları görenler arasına, bir zamanlar şid- det tedbirlerinden medet umanların da katılmasıydı Meselâ' basın hür- nsız tahditçisi — Halil iddet Komisyonun- tahsis edılmış bır kırmızı plâkalı o- tomobilin re zünden' bakanlık . sandalyasından olan adamdı. Basım senelerce, başı ezilmeğe — müstehak bir canavar gibi görerek, bizzat ta- kıbetmıştı Meselâ Banadır Dülger, mdi "Fazla ileri gitmek doğru de- degıl" diyordu. O Bahadır Dülger ki, bir zamanlar "gazetecilerin ya- lancılığı" "muhalefetin — azgınlığı" hakkında sutunlarla başyazı döktü- rurdu M elâ Ba n Hulusi Köy- , şim uzakerelerı tam bir bi- tarailıkla ıdare ediyordu. O Hulusi Köymen bir zamanlar şiddet ted- birlerinin baş taraftarım beklenme- dik . bir kazadan kurtarmak ıçın kendisini harcayarak müstesna. tü- zük tefsırlerıne gıtmey göze alıyor— du. Kenarda bir adam... Bundan iki hafta önce Çalışma 1 Özel m Müdürünü, hıddetle yerınden kaldıran bir hâdi- se oklu. Özel Kalem Müdürü, bir yandan telefona cevap — yetiştiriyor öte yandan da Bakan Halük Şamanı görmek için bekleye nlere dert anla- tıyordu. O s a kapı açıldı. İçeri- ye beyaz saçlı esmer orta boylu bir am — girdi. Palttosunu — şapkasını hademeye uzattı ve selâm - sabah etmeden, bakanın maroken kaplama- li odasına yöneldi, özel Kalem Mü- dürü, bu teklifsiz ziyaretin teşebbu safhasından tahakkuk safhasına geç- mek üzere olduğunu, son anda fara etti. Telefonu çarparcasına kapattı ve yerinden bir gibi fırlayarak kendini maroken kaplamalı kapı ile ziyaretçi arasına attı. — Koridor çınlatan bir sesle "Bu ne b diye bağırdı. giriyorsunuz?" Beyaz saçlı adama AKİS, 9 OCÂK 1939 belki

Bu sayıdan diğer sayfalar: