20 ile 30 arasındakiler için Güzele her şey yakışır Modayj takip etmek iyi şeydir. De- ğişiklik insana yakışır, moda kadın için de erkek için de caziptir! Ama ftakip etmek başka şeydır şey! — Körü çoktan n yaşım gösteren ve tombullaşan — kollarını, — kalınlaşan bacaklarını artık eskisi gibi fütur- suzca gösteremiyeceğine göre, dellere ona göre bakmak zorunda- dır. Yalnız kollarım ve bacaklarını değil vücudunun her kısmını ayrı ayrı hesaplıyarak kendisini en güzel gösterecek, modeli seçmek zorunda- dır. Yalnız şurasını unutmamak ta lâzımdır ki, her sene çıkan her ye- ni moda her kadım,tatmin edecek kadar değişik modellere sahiptir. Otuz yaşından sonra moda olanı de- ğil, modada yakışanı yapmak 1lâ zımdır. geçmiştir, laş Göze batmamak şarttır! Içrka doğru ve kırktan sonra şah- iyet yaşı başlar. Bazı kadınların bu en güzel yaşlarıdır. Bu yaşta moda olanı da, "modada yakışanı" da daima goz onunde tutmakla be- raber ilk önce goze batmamaya ça- lışmak lâzımdır. "Göze çarpmak fa- kat jgöze batmamak!" şahsiyet ya- şının prensibi olmalıdır. Halbuki bu yaşta birçok kadınlar ekseri — göze batarak göze çarpmaya razı olmak- ta, böylece yaşlanmanın verdiği a- şağılık duygusundan — kurtulmaya çalışmaktadırlar "Göze göze çarpmak" şahsıyetını olan kadının modaya esir ona uygun şekilde fakat şahsıyetm— den birşeyler ilâve ederek- giyinme- si ile mümkündür. AKİS, 6 EYLÜL 1958 > C E M İ Y E T E peydir ortalıkta giözükmeyen Hiltonaclardan — Ziya Te pedelen eçen gün çay vakti otele gazetecıler hemen etrafını "'Yeni bir siyasi faaliyet mi var?" diye sordular. Ziya Tepedelen mun- tazam dişlerini meydana — çıkaran meşhur tebessumu ile şu cevabı ver- di: Her an iş için gelecek degılız ya, bu sefer de tatil için ka- rımla birlikte geld . Turkıyenım en tanınmış, adamlarından bırının ufak oglu ile sık sık Çınar otelinde gö- züken 1958 Türkiye güzeli Ezel Ol- cay yakında arkadaşı — tarafından Amerikaya bale tahsılıne götürüle- cekmış Ezelin aılesı "iyi bir izdi- vaç", Ezel de "iyi bir. tahsil" arzu ediyormuş. İkisi bir arada ürür a- ma, ml der baba "olmaz" diye dayatm | ngiliz. Büyük — Elçisi Sir James Bowker ve eşi bir ltalyan vapuru ile memleketimizden göz yaşları i- çinde ayrıld lar. Karı koca, bir yan- an göz yaşlarını sılerk n bir yan- dan da "biz Türkleri, Turkıyeyı çok sevmiştik, 7 sene 7 gün gıbı geçti, karşımıza çıkan en mühim problem- leri büyük bir anlayış ıçınde halle- dıverdık" diyorlardı. Yabancı diplo- matlar bu hazin veda sahnesini hay- retle seyrettiler. * Sofya balesi sanatkârları İstanbul sokaklarında yürürken "Hür Bul- tarafından ellerine beyanna- meler, sıkıştırıldı. Bulgar Konsolos- luğu bu durumdan çok endışelene— rek sanatkârları Sirkeciden koyduğu gibi doğru Sofyaya yolla— dı. Haberin şehirde geç yayılması yüzünden gene bir çok seyirci Açık Hava Tiyatrosuna boşuna gitti... Şımdı gıdenler gidemeyenlere bale- nin tafsilâtiım anlatmakla meşgul. I rak Konsolosluğunda yüz kadar talebenin yaptığı toplantı çok he- yecanlı bir hava içinde geçti. rinde General Kasım ın resmini taşı- yan İraklı gençler "kahrolsun kra- Uri liyet, yaşasın Cumhuriyeti — yaşasın Arap Cumhuriyeti, yaşasın Nasır" diye tezahürat yaptılar. — Göğüsleri örük gibi inip çıkan, zeytin gözlü gençler bazı İstanbul — gazetelerine ateş püskürüyorlardı. Bu gazetele- re göre, İstanbuldaki Iraklı talebe- ler kraliyet taraftarıydılar ler konuşmalarının yüzde d Arapça yaptıklarından ve iyi Türk- çe bilen Konsolos Sefa bey çok pa- sif davrandığından gazeteciler an- cak kendilerine tercüme edileni an- ladılar * B ir sinema yıldızı kadar güzel İlze adlı Alman desinatörü bir basın "Türk toplantısı yaparak; motifle- rini ve renklerim çok — beğendiğini, Almanyaya dönünce basma ve em- prime fabrıkaları için bu motifler den müre ir Örnek, Verecegını lık yapan Türk erkeği ile nişanlı ol- duğunu nedense evvelâ sakladı ama neticede açıklamak zorunda kaldı. Ağrı dağında kaybolan John Libi adlı Amerikalı, İstanbula döne- rek müslüman olmaya karar verdi... Aylardir bu yorucu seyahatte olan heyetin üyelerinden Libi'nin dönüşte niçin din değiştirmeye karar verdiği anlaşılamadı... il- merikalıların Türkiyeye olan T. Zir. berlere göre de, halen İstanbulu zi- yaret etmekte olan bir naşir, sene- lerce Türkiyede kalarak -memleke- timizi kasaba kasaba köy köy dola- şiyor- "Real Turkey - Hakiki Tür- kiye" adli- bir kitap — yazacakmiş... Tanınmış naşir, "MM. Elenorâ Roos- velt" kıt bının da muharriridir... "Real Turkey"i yabancılar kadar bizler de merakla okuyacağız * erzan Bengisu Amerikada sergi- lerinde çok sükse yapmış Ve pek çok da sipariş almış. İstanbula dö- nünce aylarca atölyesine kapanarak eserlerini hazırlayacağa benzer. Sir James Bowker Gözü yaşlı bir dost 29