Milletlere bağlamıştır. Kıbrıs işi Âti- na hükümetinin talebi üzerine yeni- den Dünya Evinde görüşülecektir. Yunanistanın Birleşmiş Milletle- ri NATO'ya tercih etmesinin sebep- leri açıktır: memleketlerine tezini tam manasıyla kabul ettire- miyen Atina Hükümeti, Dünya E- vinde komünist ve nötralist memle— ketlerin kayıtsız — şartsız yardımına güvenmektedir. Orada, NATO'da olduğu gibi yalnız kalmıyacaktır. Sonra, duman tüten yerlere Birleş- miş Milletler kuvvetleri veya müşa- hitleri göndermek artık moda haline gelmıştır Yunanistanın Kıbrısa, O a Doğu için bizzat Batılıların teklif ettıgı gibi Birleşmiş — Milletler mü- şahıtlerının yollanmasını — istemesi, nya Evinin kubbesi altında çok hoş aksi sedalar uyandıracaktır.. Devlet içinde devlet olan ekse— lans Makarios, — Atinanın gızlememektedır Geçen nada yaptığı basın toplantısında meşhur papaz, İngiliz . politikasının Orta Doğuda bir defa daha su tehdit etmesi üzerine - Amerikadan bahis yok! - Birleşmiş Milletler mü- dahalesinin ne kadar "tesirli" 'Oldu- ğunu belirtmiş ve Kıbrısta işlerin tamamiyle berbatlaşmasını önlemek için Birleşmiş Milletlerin müdahale etmesi gerektiğini söylemiştir. amafih Yunanistanın Birleşmiş Mılletlerdekı teşebbüsünün müsbet bir netice vermesi hemen hemenim- kânsızdır. Zira ne İngiltere, ne Ame- rika Yunan teşebbüsünü hoş karşıla- mıyacaklardır Yunan teşebbüsünün affak olması için gereklı üçte iki çogunlugu önlemek Amerika ba- kımından işten bile degıldır Tabıı ki Atina ve Makarios bunu çok iyi bil- mektedirler. Nitekim, — daha ziyade dünya efkârının Yunan tezini tuttu- ğunu Batılılara göstermek gayesini gütmektedirler." Zira — Atina Birleş- miş Milletlerde bu sefer, geçen yıla nazaran daha fazla — taraftar bula- caktır. Turkıye bır defa daha. Irak ve Lübnan gibi eski dostlarının Yu- nan tezını destekledıklerını gorecek tir! İşin dah rak ve Lüb- nanın bu yılkı davranışı bir surprız sayılamayacaktır da... Hakikat acıdır, fakat Yunanista- nın Birleşmiş Mılletlerden bir zaferle maddi garibi bu hakikati yalnız Bakanlığının veya . sözcülerinin değil, Cumhuriyet gıbı Türkiyenin en ciddi ve en aklıbaşında gazetesi- nin dahi görmemek için gözlerini kapamasıdır. Nitekim bu hâdiseler olup biterken Cumhuriyette aynen şu satırlar okunuyordu: - “Yunanistanın ısrarlı taleplerinin nda da bıkkın- bilinmektedir. Haklı olmadıkları bir meseleyi bir Yunan dâvası haline getirmekte gösterdik- leri bu aşırı cesaretin bu defa Bir- leşmiş — Milletlerde bir neticeleneceği tahmin edilmektedir." Tabii bu, gönlün istediğidir ama, gönlün istediğini hakikat gibi yaz- mak onu hakikat haline getirmeye yetmemektedir ki.. Dışışlerı Bakan- lığı tarafından üflenen bu neviden hab umumi efkardakı hayal sukutunu sadece arttırmaktadır. A- nanın, manevi zaferi yeni İngiliz planındakı Taksime yol açabilecek son hükümleri silmek için yeni bir tazyik vasıtası olarak kullanmaya çalışacağı aşikârdır. Bu durumda Cumhuriyet Hükümetinin üzerinde azami hassasiyetle durması gereken mesele, İngilterenin Yunanistana ye- ni tavizler vermesini önlemeye çalış- mak olmalıdır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu son toplantısında Ağlama duvarı AKİS 6 EYLÜL 1958 fiyasko ile. YURTTA OLUP BITENLER İstanbul İmar şehitleri haftanın başındâ pazartesiyi B salıya bağlayan gece, saatin tam 23.45'i gösterdiği anda İstanbulda Karaköy ile Azapkapı arasındaki sokaklardan birinden, kulakları sa- ğır eden bir gürültü yukseldı Orta- lığı da bir toz duman kapladı. Gü- rültünün koptuğu yere dogru çevril- miş olan proıektorlerın göz kamaş- tıran ışıkları dahi toz ve duman dal- asının gerisinde neler olduğunu göstermiyordu. Bir an için sanki yer yerinden oynamıştı. bırkaç dakikanın — sonunda i manzara gikti. ışıklarının ününde dimdik dikilen beş katli muazzam bir bina yerle bir olmuş, bir enkaz yığını haline gelmişti. Ama — civardakajeri dehşete düşüren şey böyle, beş katlı bir binanın bir anda yerle bir olması değil, biraz önce aralarında olan bir takım insanların bu enkaz yığınının altında kaybolup gitmeleriydi. Hâdise İstanbulun istimlâke uğ- rayan sahalarından birinde vuku bu- luyor ve bu bina yığınlarını kaldır- makla vazifeli İkinci İstihkâm Tabu- ru Komutanı ile bir asteğmen ve alta erin enkaz altında kalmasıyla trajik bir hal alıyordu. Toz duman biraz yatışır gibi olunca, etrafta bulunan- lar derhal yıkılan binaya doğru ko- şuştular. Az önce gözlerinin ünün- de binanın alt katına girmiş olan ikinci Tabur Komutanı Yarbay Sa- bahattin Evren -daha iki gün ünce, 30 Ağustosta yarbay olmuştu- ile Asteğmen Hüseyin Sofu ve erleri a- ramaya başladılar. Ama bütün ara- malar boşunaydı. Zira 'muazzam çö- ne Tas m Vaziyet derhal ilgililere duyuru Bir iki dakika sonra kaza yerine Vali Etham Yet- kiner, İstanbul, —Merkez Komutanı, Tümen Komutanları Ordu K Başkana ve Emni yt Müdürü ler. Bu arada celbedilen ordu birlik- leri ile hadısenın gorgu şahitlerin- den takip mem İsmail Kılısın topladığı üçyüze yakın amele derhal kurtarma ameliyesine giriştiler. İlk olarak kazayı hafif bir yara ile at- latan Hüseyin Özer adındaki er kur- tarıldı. Bundan sonra Tuğgeneral emal Binatlının bizzat nezaret et- amelıyesı maalesef müsbet netice — vermedi ve enkazın temizlenmesinde kullanılan trak- törlere, buldozerlere ve putrel de- mirlerinin kesilmesi ıçın takılan a- setilen lâmbalarına rağmı 2, 25'e kadar hiç bir netice elde edıle— medi. Ancak bu saatte, ünce yarba- yın şapkası, daha sonra da cesedi *bulundu. Çöküntü altında kazara sağ kalanların bulunması ümidi te- mizleme ameliyesinin çabuk yürüme- sini guçleştırıgınden araştırmalara sabaha ar devam edildi ve yar- bayın cesedınden sonra yedek asteğ- men Hüseyin Sofunun da cesedi 15