6 Eylül 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

6 Eylül 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN İstanbul İnkılâplarımız M asanın üzerinde bir fes, bir kal- pak, bir melon şapka, — daha başka şapkalar duruyordu. Sandal- yenin üzerine bir kara çarşaf atıl- mıştı,Nuruosmaniye caddesinde 56 numaralı binanın en üst katına çı- kanlar Önce kapının eşiğinde terle- rini siliyorlar. -O gün İstanbul, kırk senedir görmediği sıcak günlerinden birini yaşıyordu- sonra — merakla ve şapka çeşitlerini seyredı— Meraklılar basın mensup- ları idiler. Ekserısının elinde fotoğrr raf makineleri yardı. Kı ndılerını ne- selâmlıyan ve yazı yazmakta dev. kendisini inkılâplarımızı korumaya vakfetmiş olan Mustafa Kemal Der- neği Başkanı — Muhta: Kumraldı. Gün lerden ise 24 Agustos 1958 idi. Yani şapka İnkılâbımızın 33 üncü yıldönümü! Yazık ki, ınkılaplarımız— dan bunca yıl sonra, Mustafa Ke- mal Derneginde toplananlar yalnız- ca bu ut hadıseyı kutlamakla yetınemıyeeekler inkılâplarımızın i- leriye doğru, değil, geriye doğru gi- dişi üzerinde durmak zorunda ka- lacaklardı. Zaten şapka inkılâbımı- zın 33 üncü yıldonumunu kutlayan Dernek, aynı gün kara çarşafla mü- cadele haftasını du kara cehaletın üniforması ta devam ediyorı seklinde yayıl- Tdu. Ulus meydanında, bir çarşaflı Hortlayan — karabelâ AKİS, 6 EYLÜL 1958 ÜN rüksel sergisinin açılış hazır- Blıklarıııın yapıldıgı sırada idi. Bir yabancı mecmuada, bu sergi- de hostes olarak çalışacak — genç belirten yazılar ca, dog- kendı sini İ Hosteslerin iki ya- bancı dil bilmeleri şarttı, ayrıca bilgi kurslarına tâbi tu lacaklar, muvaffak olanlar seçi- leceklerdi. Kültürle ilgili daha bir çok şartlardan başka bazı tefer- ruat üzerinde durulmuştu ki, in- sanı büsbütün şaşırtıy ordu: Me lâ gene k;zlar vazife esnasında tanıştıkları erkeklerle vazife ha- ricinde de olsa ahbaplık kuramı- yacak, herkese karşı nazik, — se- vimli, kibar davranacaklar fakat hususi hayatlarında kimse ile il- gilenmiyeciı klerdı Ciddiyet en ön plânda gelıy ordu. İnsan gayri ihtiyari — düşünü- yordu ki, bu şartların ileri sürül- düğü memlekette, sevgililer, her- kesin gözü — önünde mahzur — görmezler ve kimse de başını çevirip bakmaz. İnsanların hususi hayatına karış- mak ta âdet değildir. Ama işte vazifede ciddiyet, dunyanın her yerinde aynıdır ve ıma, hissi hayatım tanzim hus ıında, en fâzla hürriyet tanıyan memleket- ler vazifede ciddiyet prensibi ü- zerinde en duran memleket- lerdir. Hele üniformalı genç kız- lar ve genç kadınların üniforma şerefi demlen şeye riayet göster- eleri münakaşa götürmiyen bir Elbette ki bu, bizde de böyle- . Kadınlarımız çalışma hayatı- na atıldıktan bu yana, bu konuda cok olgunluk kazandığımızı da kabul etmek zorundayız. — Erkek- Buna şapka derler: Sapka ınkılabımızı kutlamak üze- bir konuşm 5 re güze a yapan ve Atatürkün Kastamonuda ilk defa şapkayı "Efendiler başına giyerek: d buna şapka derler" şeklindeki söz- lennı nakled en Dernek Başkanı, Mustafa Kemalin bu — hareketini Kastamonu — Müftüsünün de aynen taklit ederek basına aynı onda şap- ka giydiğini sözlerine ilâve etmişti. Bu, son zamanlarda, inkılâplarımı- zın tek bir şahsın emriyle yapıldı- ğını ileri süren bazı yabancı kay- naklı iddialara guzel 'bır cevap teş- kil ediyordu, Mustafa Kemal inkı- lâpları, emirle değil telkinle ve küt- re mal ederek yapmıştı Muhtar Kumralın gene çok zel bir şekilde tebarüz ettırdıgı şey, F0 RMA Jale CANDAN siz sokağa çıkan birçok kadınla- rımızın, sıkı Örtüleri altında çim- dik tecavuzune maruz kalabildik- leri çok yakın bir tarihimizden, bugüne kaydettiğimiz terakki bu— yüktür. Bugün kızları yor, b raber çalışıyorlar. bundan bir müddet evvel, dildiğini iddia eden bir genç kı- zın, bunun teferruatlarını anlat- mak için, bir basın toplantısı yap- mış olması belki dünyanın her ye- rinde görülebilecek komik ve a- cayip bir hâdisedir ama, bu genç kızın gazetecilerin yazamıyacak— ları - teferruatları anlatırken refli bir kepini de elinde tutmuş refakatindeki arkadaşlarının aynı usule bas vurmuş olmaları üniformanın şerefini göz -önünde tutması nasıl şartsa, müessesele- rin de bu üniformanın şerefini çok ciddi kaidelere bağlı tutma- ları, onu gelişi güzel maksatlara âlet etmeyi yeltenenleri ağır şe- kilde cezalandırmaları şarttır. Şu- rasını unutmamak İ1âzımdır ki, yanlış hareket eden tek bir üni- formalı, doğru hareket eden bir üniformalının yarattığı tesiri bir anda bozabilir. Yeni kurulmakta olan, yeni rağbet gören, yeni ye- ni kıymetlendirilmeye — başlanan birçok şerefli mesleklere, bu mes- lekleri seçen birçok kıymetli ele- manlara yazık olmamasını isti yorsak Üüniforma şerefi üzerinde titizlikle durmamız İlâzımdır. kütlelerin bazan körü körüne sap- landıkları taassup köklerinin ne ka- dar mesnetsiz oldukları idi. Musta- fa Kemalin şapk ınkılabım iyice kavrıyabilmek IT nci - Mah- mudun fes 1nkılab1n1 kavramak lâ- zımdır. II nci Mahmut fes giyilme- sini emrettiği zaman kavuklarından ayrılmak istemiyen birçok mutaas- fesın gavur ica- man fes on binlerle başın uçmasına sebep ol- pek zorlukla kabul edilmişti. r ki, "gâvur icadı vasıflandırılarak bu kadar kanın dö- külmesine sebep olmuş olan fes, son- radan gene bazı mutaassıp muhafa- zakarlar tarafından islamiyetin bir 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: