KADIN sembolü olarak gösterilmeye çalışıl- mıştır. Işte Muhtar Kumral bu fikirden kara çarşaf mücadelesine geçmiştir. Kara çarşaf ta yabancı menşelidir, islamiyetle hıçbır ilgisi yoktur Ni- tekim, memleketimizdeki birçok ha- kiki din adamlarının karıları çar- şafla değil manto ile gezmektedir. İnkılâplarımızın bütün — yurttaşlar tarafından — benimsenmesi, ile kara çarşaf müzelik bir hale ge]mışken demokratik hayatın bir icabı adde- ilen rey avcılığı yüzünden, — istis- marcı kimseler tarafından — tekrar çıkarılmıştır. Muhafazakâr kimselerin kapalı gi- yımlerıne elbette ki kimse karı kat Türk kadınını umacı kılıgına sokmaya — kims oktur. Mustafa Kemal Der- neği bütün vatandaşlardan — çarşaf mücadelesine katılmalarını, her gör- dükleri yerde ona telkinle»> sabır ve cesaretle karşı koymalarını istemek- tedir. Basın bu mücadelede 1 numa- ralı kuvvet olacaktır. Sade laf değil arşafla mücadele haftası, — yal- nızca sembolik bir hafta değil- dir. Dernek bu konuda bazı aktif hareketler tasarlamıştır. Evvelâ bir yuvarlak masa konferansında — bir- çok aydın ve idealistin fikrı alına- cak, böylece müspet bir mücadele yolu çizilecektir. Bundan başka ha- zır manto imal eden müesseselerle temasa- geçilip, çarşafın ucuza mal olduğunu iddia eden cuz manto imaline çalışılacak, bu medeni kıyafetin çarşafın yerini tu- tabilmesi için icabeden gayret sar- fedilecektir. Dernek, memleketteki dört siya- si partinin inkılâpları muhafaza hu- susunda müşterek bir görüşe sahip oldukları andan itibaren — dâvanın çok kolaylıkla halledileceğine inan- dığından bu yolda gayret sarfede- cek, dört partinin Büyük Maecliste aynı dâvayı benımsemesını sağla- maya çalışacaktır, Aksi akdirde,. bir zamanlar üç mılletvekılı kadını- n ve mız tarafından Meclise vı sonradan uyutulan çarşaf kânunu teklifinin yeniden yapılmasını bek- lemek ancak bir güzel hayal olur. Bir yerinde teşebbüs ustafa Kemal Derneğinin yeni, güzel bir teşebbüsü daha, var- dır. Her vilâyette senede bir defa verilmek üzere bir İnkılâp ve fazi- let armağanı ihdas edilmiştir. Vi- lâyetlerdeki öğretmenler dernekleri vasıtası ile verilecek olan bu arma- ğanlar, muhitinde, — inkılâplarımızın yayılması için gayret sarfeden, yolda çalışan kimselere bir şeref ar- mağanı olarak verilecektir. Mesela bir öğretmenin okuma yazma kursu açarak kırk kişiye bedava olarak 0- kuma yazma öğrettiği duyulmuştuı' Cehaletle mücadele etmenin en müs 28 pet yolu, okur yazarların — adedini artırmak olduğuna göre, bu yolda çalışanları takdır etmek, — mükâfat- landırmak elbette ki çok faydalı ola- caktır... Bir başkası çarşafla muca- deleyi kendisine gaye — edi ir, muhitinde bu yolda müspet tesırler yapabilir, bir başkası inkılâplarımı- za ait bir kitap yazar, mücadelemi- zin hikâyesini anlatabilir. Armağan, muhitinde inkılâplara en çok hizmet eden kimseye verilecektir. Hanımlar nerdesiniz? uhtar Kumral konuşmasını bi- tirince dikkatle etrafına baktı. Kendisini dinleyenler hep erkekler- di. İnkılâplarımız elbette ki erkek- lerimizi yakından ılgılendırıyordu ama, ya kadınlarımız" Kadınları mız neredeydiler ve daha muhımı bu konuda ne yapıyorlardı? Bu su- ale, başkan yutkundu ve biç bir ce- vap vermedi. Türk Kadınlar Birli- ğinden bu konuda bir zamanlar mil- let çok şey beklemıştı Fakat ne ya- zık ki, Birliğin kapısından — büyük bır ıdeal ve ümitle girenler ya kü- süp çıkıyorlardı, ya da kendilerini amana uygun bir inanca kaptırive- rıyorlardı ya- vaş, sindire yayılabileceği" inancı.. Fakat kendilerini bu şekil- de kandıranlar hiç duşunmuyorlar- di ki inkılâplarımız bundan otuz kü- sur yıl önce yapılmıştı ve biz bu- gün yalnızca onları muhafaza et- mekle mükelleftik. Halbuki birçok toplantılarda, kongrelerde Birlik i- leri gelenleri "aman rşaf bahsini açmasalar" diye delegelerin gözle- 30 dan yukardakiler için Saklanacak yerleri bilmeli rinin içine bakıyorlardı. Vaziyet si- yasi partilerde do aynı olduğuna gö- re, Mustafa Kemal Derneğinin da- yanacağı en büyük kuvvet basın ve Muhtar Kumralın dediği gibi foto muhabirleri idi.. Hakikaten çarşafla mücadele haftasında, birçok gazeteci objektif- lerinde, modern bir şehir olmak için çırpınan güzel Istanbulda kafileler halinde mesire yerleri akın eden kara çarşaflı kadınlar tespıt ettiler. Hararet derecesi kırkın üstünde idi, kara bezlere sıkı sıkı sarılan kadın- lar gezmeye çıkardıkları minimini yavrularını da güneşten kaçırarak bezlerin altına sokmuşlardı. 33 sene evvel dir. Faziletin yolunu kendileri bu- lur! rı bu sıcakta, bu kalın ortulerın 1çınde bunaltmaya hakkı- yoktu elin görün ki bu sözlerin söylenmesinden 33 yıl sonra bizim hodbinliğimiz bir kere daha hortla- mış olarak dimdik ayakta durmak- tadır. Moda Mesele "Yaşta" dır arisli büyük terzilerin, yeni mo- Pdanın hatlarını tespit — ettikleri bugünlerde, dünyanın her yerinde kadınları en cok duşunduren birkaç sual vardır. Mo! son senelerdeki acayipliklerini muhafaza edecek mi ir? Bugüne kadar bu acayıplıkle- re mukavemet etmiş olanlar niha- yet torbaya, çuvala veya veyahut gündüz sokakta, elbisesi" ne girmeğe razı olacaklar îlmd"ır ? Modayı takip etmek şart mı- ır? Parisli hazır elbisecilerden son- ra, asıl büyük terzilerin modelleri- nin basına verilmesini beklerken bu sualin cevabını vermek lâzımdır. E- vet, modayı bir dereceye kadar ta- kıp etmek lazımdır Bu şahsın yaşı- na, biçimine göre değişir Moda olan her şey güzeldir! irmi yaşında bir genç kız hattâ otuz yaşına kadar genç bir N 8 B © 3 z dukça modayı, bütün delilikleri, a- cayiplikleri, yenilikleri ile takip e- debilir. Yakıştırmak şarttır. ama öyle bir yaş vardır ki, insana her şıklığın ana prensiplerine kibar ve sade kalmaya gayret etmek şartı i- le.. Modada yakışan güzeldir! tuz yaşından sonra bilhassa ki- lolar vaziyete hakim olmuşsa bi- raz durmak ve düşünmek lâzımdır. AKİS, 6 EYLÜL 1958