YURTTA OLUP BİTENLER Üç âkil adam! P u haftanın başında bir gün İstan- buldaki gazetelerden birinin istih- barat odasına uzunca boylu, esmer, gözlerinin içi gülümseyen bir genç girdi. Elindeki küçük çantayı bir ma- sanın Üzerine fırlatırken neşeli bir sesle odadakilere hitap etti: * “— Alın, size bir bilmece.. Adnan Menderes ile Mükerrem Sarolun ne- si birbirine benzer Odadakiler iki ideal arkadaşının birbirine benzeyen taraflarını söyle- diler. Gözlerinin içi gülümseyen genç mütemadiyen başını havaya kaldırı- yor, “o değil.. o değil” diyordu. Ar- kadaşlarına nihayet gına geldi. İçle- rinden biri: —— O değil. bu değil.. Peki, ne?” dedi. Odaya yeni gelen bir kahkaha Hwt- tı' '— Vücutlarının renkleri”, Sonra. izah etti: '— İkisi de Florya güneşinde yanı- yorlar“" Delikanlının yüzünden kendisinin de denize meraklı olduğu anlaşılıyor- du. Bir gün evvel, pek çok işi oldu- ğundan sabah erken saatte kalkmış ve Floryanın yolunu tutmuştu. Plâja geldiğinde saat ancak yediydi. O sa- atte denizde Başbakan Adnan Men- deresi görmüştü. Etraftan küçük bir tahkikat genç gazeteciye İktidarın Floryadav- dı Kendısi 7.aman (Zaman. Başbakan İki ideal arkadaşına bazan Atıf Ben- derlioğlu da katılıyordu. Devlet ve hükümet erkânı yazları Floryaya gideliberi kendilerini gör- mek istevyenler veya kendilerini onla- rın yanında göstermek peşinde koşan- lar da Floryaya taşınıyorlardı. Bele- diyenin, fiatı gayet ucuz evleri işi büsbütün kârlı hale koyuyordu. İkti- darın başıyla meselâ bir bezik parti- si, hattâ sadece selâmlaşmak, erbabı- na türlü fayda sağlıyordu. Doğruatu istenilirse bu, bütün devirlerde böyle olmuştu. Yalnız. şahıslar değişiyordu. Fakat bugünkü siyasi konjonktür i- çinde elbette ki Dr. Sarolun Florya- da demir atmış olmafi ve kendisini le birarada gbıtcrmcye Mmeselâ İhsan Dorukla mevcudiyetlerinden -onlar da Menderesle Sarolu yakarke D.P. teş- Dr. Mükerrem Sarol İstanbul'daki “teşkilâtçı zat” Üç işe üç adam Seçımlerın yaklaştığı bu — sırada Türkiyenin üç büyük vilâyetinde üç adam işleri tedvir etme vazifesini ti- zerine benziyorlardı. Bunlar kendilerini “miltehassıs” sayıyorlardı. Müşterek tarafları Üüçünlin de aytwı Prof. Fuad Köprülü Surolistiğrin kubusu metodıarı kuııanmalan ve olursa olsun D. zandırma tezînln sampiyonu bulunma- larıydı. Bu Üç mütehassıs İstanbul t- çin Dr. Mükerrem Sarol, İzmir için Rauf Onursal, Ankara için Atıf Ben- derlioğlu idi. Üç vilâyet 70 adet mil- letvekili çıkarıyordu. Üstelik Bayar milletvekiliy- seçimleri P. ye ka- ehemmiyet aşikârdı. Ama pek çok demokrat o Üç mur edılmeqımn faydası hususunda pek, a pek mütereddittiler. Bilhas- sa İsta bulda tereddütler süratle hi- zipleşme halini alıyordu İstanbulda dönen oyunlar İ stanbulda bu haftanın başında bir gün D.P. nin İl başkanlığına iki a- dam çıkageldi. Adamlardan biri çok kısa boylu, gözlüklüydü. Öteki de kısa boylu ve bol saçlıydı. İkisi de Genel İdare Kurulunu temsil — ediyorlardı. sahis mevzuu iki zat bundan sadece saçlısının mutla kabineden çıka- rılmasını şart koşuyor, “ben onunla aynı kabinede bulunmam" diyordu. Ama köprülerin altından gürül gürül akan sular beş sene içinde iki Üstadı kader yolcusu haline sokmuştu. Bun- ların biri Emin Kalafat. öteki Samed he almak lüzumunu hissetmişlerdi Bu üç P Ükerrem Saro Gerek Emin Kalafat. gerek Samed A- gaoğlu eski ideal arkadaşının Mende- res etrafında yeniden gözükmesirn endişeyle takip ediyorlar ve onun tekrar nüfuz sahibi olması ihtimalini Urkcrek düşünüyorlardı. Üstelik iki- aklı başında insanlar oldukla- rından Dr. Sarolun ellerine terkedile- cek bir teşkilâtın İstanbul Demokrat- larını paralayacağından emin bulunu- yorlardı. Hakikaten Dr. Sarol biraz belini doğrultunca kendi matbaasında basılmakta olan ve İstanbul sarolist- Ağaoklu için işin vahim tarafı bu “a. bu'nun Demokrat milletvekilleri ol- masıydı. Gazete Prof. Köprülü aley- hinde bir kampanya açmak Üzere ol- duğunu belli ediyordu. Gazete şöyle diyordu: “Açık söylemek lâzım gelir- se 1946 dan bu j de olup biten hâdiselerde birinci plânda tvol oynamış, başında yer almış, hatta da- ha ileri giderek gaöyleyelim sebep ol- muş, tüzüğün tadili şöyle dursun rafa , konmasında belki k başına me- rolistler böylece Dr. Sarolun “gözden ü ” gsebebi olarak bildikleri Kön- rillüden intikam almak peşinde görü- nüyorlardı. Gazetenin tek hücum he- AKİS, £7 TEMMUZ 1957