— — ———T a T! İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Dış Ticaret Kahire Temasları ısırda, Ekonomi ve Ttcaret Ba- h Akerin ifadesiyle yacak kadar candan” karşılanan he- yetimiz geçen hafta yurda döndü. İktidarın başının milli futbol ma- çında önayak olduğu Türk - Mısır dostluğu, ikinci adımını böylece ticari sahada atıyordu. Düne kadar Mısıra ateş püsküren Amerika muhibbi Lüb- nan da bizimle aynı yolu takip ediyor. du. Nuri Saidin halefi Irak hükilmeti de yeni cereyanın dışında kalmıyor- du. Hakıkatı—ıı Nilin âsi çocuğu — Na- ıir, son zamanlarda bir hayli uslan- şünmeye başlamıştı. Bağdat Paktı ü- yeleri ve Lübnan bu görüşü paylaşı- yorlardı. Dostluğu tazelemenin kla- sik yolu, spor ve ticaretti. u sebeple Mısırla yeni esaslar ü- zerinden bir ticaret anlaşması imza- liyorduk. Eski iki taraflı anlaşmada kredi hacmi pek dar tutulmuştu 900 n doları aşan cak rçlar dolarla ödeniyordu. Bu um ticaret y yı ço güqleştiriyordu osasen Türkiyeye satacak çok m. lmaya tını kısıyordu. Buna bir de siyasi ge- bepler inzimam edince, Türk-Mısır ticareti hemen hemen sıfıra inmişti. Türkiye yeni anlaşmaula son dere- ce cömertçe hareket etmişti. Kredi marjı bu sefer 2 milyon dolara cıka- rılıyordu. Bundan başka marj aşıldı- 8i takdirde dolar yerine Üçüncü bir memleketten alınmış malları ithal ot- meyi kabul ediyorduk. Mısırın bizden Aalacağı çok mal vardı. Tütün ve her türlü gıda madde- leri ithalj Mısır için Zzaruri idi. Fa- kat karşılığında bize ne satabilirdi ? Ticaret Bakanı Abdullah Aker geçen hafta yaptığı basın toplantısında bu noktaya hiç temas etmiyordu. Mısırdan alabileceğimiz — başlıca madde yüksek kaliteli pamuktu. Pa- muklularımızın. düşük kalitesinden şikâyetçi hanımlarımız bu takdirde daha kaliteli mamüllere kavuşabile- ceklerdi. Fakat Mısırdan pamuktan başka daha ne alabilirdik? Bu anlas- ma sonunda Mısırın diğer memleket- lerden ithal ettiği lüks ve pahalı mad- deleri ithal etmek zorunda kalmıya- CA Anla, lan :iyaıet ticaretten ağır banııııştı ve D.P. tidarı yeni dost Mısıra karşı nk hamlede bliyük bir €ömertlik göstermişti. Yeni dostun da bu cömertliğe ne kadar lâyık olduğu henüz belli değildi. Almanya Zenginliğin dertleri lman müucizesinin mimarları İk- tisat Bakanı Prof. Erhard ve Ma- liye Bakanı Sehaeffer son haftalarda bır hayli endişeli günler vaşıyorlardı. Zıra Federal Almanya'nın dış ticaret fazlası gün gectikçe artıyordu. Mer- kez Bankasının altın ve döviz mev- cudu 5,5 milvar doları aşınıştı. Zen- ginleşen Almanya sevineceği — yerde ne diye üzülüyordu? Son dört yılda Almanya 200 veni milvoner kazan- miışti; yılda 60 bin marktan kazanan 10 bin insan varıı. Avrupa'- nın tuüristik yerlerini Almanlar dol- duruyordu. Faka zbembe tab- at bu to loya rağmen, memleket iktisadiyatı- Prof FErhard Zenginlik bebşa belâ!. nı ellerinde tutan muktedir kimseler üzülüyorlarsa, bunun her halde cid- di bir. takım sebepleri olmalıvdı. Almanya dış memleketlere sattı- &ından cok daha az mal ithal ediyor- du. Komşulardan şikâyetler yağma- ya başlamıştı. Para fonu, GATT, Dün ya Bankası. Avrupa İktisadi İşbır- liği Teşkılatı Almanya'nın dış tica- ret politikasını tenkit — ediyorlardı. Mal satmak için mal almak iktisa- dın temel kaıdelerınden birivdi. Çok alan, fakat ata memleketler Almanya'ya ol borçlnrmı altın veya dolarla ödemek zorunda kalı- yorlardı. Tabildir ki bu memleketle- rin altın ve dolar kaynakları sonsuz değildi, tükenmek Üzereydi. O hal- de muazzam Alman sanayii yakın- da müşteri bulamamak Lehlikesiyle yüz — yüze xelecekti Şimdiden ted- birler almak 1lâzı geliyordu. Al- manya gecçen yıld beri Mar anına benzer bir proje — Üzerinde düşünmekteydi. Fransa'ya 260 mil- yon dolarlık bir kredi vermeye ma- tuf müzakereler devam — ediyordu. Avrupa İktisadi İsbirliği Teşkılgâtı- na 1 milyarlık bir kredinin acçılma- sı muhtemeldi. Müşterek Pazar, ÂAl- manya'ya daha geniş bir pazar te- min edecekti. Fakat biltün bu ted- birlerin meseleyi halle kâfi gelme- mesinden korkuluyordu. Temel me- sele “Alınanya'nın çok istihsal edip az istihlâk etmesivdi. Durum Türki- ağımızı uzatmıştık. Yediğimizden az istihsal*ediyor, ya- nı borçlanıyorduk. Halbuki Alman- ya çok büyük bir yorgana sahipti. Yeme de seyrine bak!. vrupa memleketleri millt — hası- lanın yüzde 867 Bsini istihlâk 'da bu nis- etnklen halde, Alımanya bi aşmıyordu. 1950 aslan payını ağır sanayi almıştı. Ser- maye mallar istihsali bu müddet zar- fında 2,4 misli arttığı halde, istıihlak malları istihsali ancak 1,7 kadar ço- galmıştı. Bir Alman'ın yılda ortala- ma sarfettiği miktar 1543 mark iken, Fransız 2605, İngiliz 2564 mark har- cıyordu. 47 saat çalışan hir işçinin vasati haftalık kazancı 23 doları geç- miyordu. Otomobil sanayiindeki mu- azzam gelişmeye rağmen, ngiltere Almanya'dan 3 misli fazla otomobile ve televizyona sahipti. Yapılacak iş, iç i tihlnkı gelışıir— . yani ücretlen arttır Fa- kat istihsallerin yüzde 60 ını ıh ı.c e- den büyük sanayi kıalları bir türlü ücretleri arttırmaya yanaşmak i&ste- miyorlardı. Ucuz Ücret ödeyerek ko- muştu; bu durumu devam ettırınek Fakat ergeç Alman! iç ıstıhlâkı geliştirmek zorunda kılı- Bır millet işsizlik tehlikesini göze almadan, kasalarını ilelebet altınla dolduramazdı. İngiltere Enflasyon korkusu on birkaç yıldır. enflasyon kor- kusu içine düşen — memleketler- den biri olan İngiltere #gon hafta- larda hükümetin enflasyona — Kkarşı giriştiği sava—ıı artan bir merakla takip ediyor! Gerçi İngılterede fiatlar bizdeki- ne benzer bir hızla yükselmis değil- kabaca bir ra 1958 ten bu yana genel fiat sevlyesinde T4 kadar bir yükse vardı. Birzi için hiç bir şey iı'ade etmeyen | -<Ünkü biz yılda 4 14 artışı normal görür hele geldik . bu nisbet İugils AKİS, vT GEREKUZ 4Bi