bir parti verildi. İlk günlerin olayları arasında şarkıcı ve dansçı a Kitt'in, Dizzy Gillespie — orkestrası- nın musikisiyle sunduğu 15 dakikalık bir progr. amda cazda dansın tarihi hassısları toplantılar yaptılar ve bir çok ciddi mesele hakkında konuştu- lar. Fakat bu yılki festivalde en çok alâka ceken şey, bir okul orkestrasıy- ew Yorktaki Farmingdale High Seholl'un, üyelerinin ortalama — yaşı 14 Ü aşmıyan, 28 kişilik caz orkestra- sı, Count Basie ve Woody Herman gibi. büyük — orkestraların gerek uslübuna, gerek intizamlı ve sütriülkle- yici çalışına yaklaşan icra kalitesiy- le ve solistlerinin olgunluğuyla bü- yük bir sürpriz tesiri yaptı. Or- kestradakı çocuklardan bazıları- nın yaşları o kadar küçüktü kı o- turdukları iskemlelerde, ayakları ye- Üstünde bir seviye veriyordu. rkestrayı kuran ve yetiştiren, okulun musiki —öğretmeni Marshall Brown adlı bir Columbıa Üniversite- si mezunuydu. Okuldaki vazifesi, çal- gi musikisi öğretmenliğiydi. ladıktan bir müddet sonra, okulun 1ser orkestrasından en istidatlı e- lemanları seçip bir caz topluluğu kur- mak hususunda müdiriyeti ikna et- mişti. Öğrencileri çalgılara adarken. karakterleri de hesaba — katıyordu “Trompet, dışa dönüklerin çalgısıdıt; kontrabas, ikinci plânda kalmı, aldırmayan aydın zihinliler içindir” gibi düşüinceleri vardı. Standart bü- yük orkestra repertuarının çok mah- dut olduğuna inanan — müteşebbis öğretmen, Basie ve Herman orkestra- larının tarzını taklıt ederek, orkest- ra dilzenlemelerini bizzat yazdı. Gençlere caz tarihi ve uslüpları hak- kında geniş bilgi verdi. Öğrencileri- nın, klasik musikideki eğitimlerinin de aynı derecede kuvvetli olması, or- kestraya sağlamlık veriyordi öğretmen Brown, bir musikişinasın hem cazda, hem de klâsikte , bilgili ve usta olmasını istiyor, iki musiki- lerden meydana gelen orkestra, cok bityülk başarı kazandığı Newport'a gitmeden önce bile birçok angajman almıştı Bahçellevler DÖR'T MEVSİM ANA OKULU İYİ BAKIM - MODERN TESİSAT . TEMİZ VE BOL IDA Bahçelievler, 19 cu Sokak, No: 21 ANKARA — TEL: 33425 A4KİS, 87 TEMMUZ 1957 Fİ YA TFR.O Devlet Tiyatrosu Bölge Tiyatrolarında gelişme G eçen mevsimler Devlet Tiyatrozu repertuvar #e temsillerinin, bıl- hassa son mevsim artık tahammül e- dilemiyecek kadar ihmale uğraması- ıin bir sebebi de şilphe yok ki bu milessesenin başında bulunan tiyatro adamımızın “Bölge Tiyatroları” me- selesine ısrarla el uzatmış olmasıdır. Hakikaten Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü tiyatroyu Ankara ve İstan- bul dışında kalan şehirlerimize de sokmak gayesine matuf olarak “Böl- ge Tiyatroları” nın kanunlaşması işi- ni aklına koyduğu gündenberi bütlin huzurunu da kaybetmiştir. Muhsin Frtugıul u şahsen ve yakından tanı- yanlar onun aklına koyduğu her- hangı bir işte ne kadar inatçı, fakat aynı zamanda ne kadar da sabırlı ol- duğunu bilirler. İşte bu inat ve sabır- dır ki, Muhsin Ertuğrul'u nihayet gayesine yaklaştırmış ve “Bölge Ti- yatroları”nın kanunlaşması yolunda inkâr götürmez müsbet adımların a- tılmasını sağlamıştır. Bilindiği gibi, ir deneme mahiyetinde olmak Üzere Devlet Tiyatrosu “Bölge Tiyatroları” faaliyetinin ilk basamağına adımını e velki yıl Konyada atmısştı. Konyada yapılan bu ilk tecriibe ya tahak- kuku gerekli görülen bir gayenin ü- mitsizce yıkılışı gibi bir başarısızlık- la neticelenebilir, yahut ta bu gayeye rişmek için atılacak adımları kuv- vetlendirebilirdi. Netice bu ikinci şe- kilde tecelli etti: Konyalılar tiyatro- ya olan özlemlerini ve sevgilerini ev- velki yıl Devlet Tiyatrosunun şehirle- rinde verdikleri temsillerde açıkca ortaya khoydular. Bunu müteakiben Eskişehir, Kırıkkale ve Adanada ve- rilen temsiller “*Bölge Tiyatroları”'nın kanunlaşması yolunda Muhsın Birtuğ- rul'a tasavvurundan daha parlak, da- ha kuvvetli Ümitler vermişti. Artık projesinin tahakkuku —için — elinde müsbet deliller vardı ve bir milleti o kadar sevdiği tiyatrodan mahrum etmeğe hakları olmadıgım ilgili ma- kamlara göğsünü gere gere ve haklı bir rahatlıkla soylıyebılırdı Nitekim meseleyi ince ince işlemekte devam etti. Bir kere bu dâvaya el atmıştı ve geri dönmek niyetinde de değildi. Yalnız iki mühim sebep birçok za- manlar huzurunu kaçırmaktaydı. Pa- rasızlık ve elemansızlık. “Bölge Ti- yatroları” elbette bir tahsisata muh- taçtı. Devlet 'rıyatrosuna Dev Müdüru para işini kısmen halletmı,)- ti. Ek bır ödenekle geçen yılki faali- yetleri yürütmeğe muvaffak — oldu. arada “Bölge Tiyatroları”nın ku- rulacağı şehır belediyeleriyle anlaşa- rak tahsisatın bir kışmını teminds gecikmeadi. Önümüzdeki yıl ise “Böl- ge Tiyatroları” nın kanunlaşması işi çok kuvvet.lı' bir ihtimal dahiline gir- di. Fakat elemansızlık dmumu na- sıl haltedilecekti? Devlet para işini halledebilir, işin bır şehir belediyeleri tutabilirdi. HFakat ne Devlet, ne de belediye tiyatrılsra lüzumlu elemanı kasasından çıkarıp veremezdi. Bu cephenin halli, artık Devlet Konservatuvarından Üntslini kesmiş, yahut Devlet Konservatuva- rına uzun boylu bel bağlamayan i)ev- let Tiyatrosuna düşilyordu. Eleman- sızlık zaten bizzat Devlet Tivetrosu- nun Ankara temsillerini sık sık ak- satıyordu. Böyle yüklü mın altından bu kadar mahdıt ele- manla kalkamıyacaığını Genel Müdür elbette daha önceden hesaba katımız- olmalıydı. Hesaba katmasa da geçen mevsimin hâdiseleri ona bu hususu hatırlatmakla gecıknııyecçkn En basit bir uhakentie olarak, zaten Ankara temsıllon için bile ki- fayet etmiyen elemanların memleke- tin dört bir köşesine yayılacak ve her yönden bızzat Devlet Tiyatrosu tu- rafından beslenecek olan “Bölge Ti- yatroları”na, bu elemanlar birer ke- re ortalarından bölünseler dahi kâfi gelmiyecekleri aşikârdı. Fakat niha- yet Umum Müdür bu meseleyi de halletmekte gecikmedi: Geçen mev- m bir başlangıç olarak Devlet Tı- yatmsunun kendi bünyesınde açnuş olduğu tiyatro yıl daha şumullü bir hal alacaktı. Ta- savvur şuydu, Önümüzdeki mevsiın “Bölge Tıyatroları” na eleman yetiş- tirmek için Devlet Tiyatrosu, tıpkı Amerikada Elia Kazan'ınkine ben- zer-tabil şekil yönlinden demek istiyo- rTuz. bir stüdyo acacaktı. Bu stildyo- Muhsin Ertuğrul Bir inanmış kişi