—. K-İ T A P L A R HABABAM SINIFI (Yazan: Stepne, Reslimliyen: Tur- ban Selçuk. Dolmuş Mizah Yayınları No: 1. Tan Matbhaası, İstanbul -1957. '112 sayfa, 200 kuruş) kul sıralarından, hele yatılı o- kul sıralarından yetişip de acı ve- ya tatlı bir takım hatıralara sahip ol- mayan insan var mıdır? Bir askerlik hatıraları, bir de okul hatıraları ara- dan yıllar geçtikten sonra bile dalma yad edilen ve hatıra geldikce kâh gü- lünen kâh da acı bir tebessülmle ge- çiştirilen hâdiselerle doludur. — İşte Stepne takma adıyla bir yatılı okulun bir haylaz sınıfının yaptığı haşarı- hkları dile getiren Rifat Ilgaz “Ha- babam Sınıfı” adını verdiği kitapla Türk mizah edebiyatına tadı diller- den kolay kolay gitmeyecek bir eser kazandırmış oluyor. Son yıllarda pek büyük bir gelişme gösteren Türk mi- zahı “Hababam Sınıfı” ile mizah klâ- siklerimiz arasma gârebilecek bir e- sere daha kavı “Hababam Sımfı" öylesine tabiî öylesine canlı ve öylesine kuvvı bir kitaptır ki, onda, mektep sırala- rından geçmiş her insan, ister iste- mez kendisinden birşeyler bulacak, çocukluk ve genclik yıllarının hatıra- ları NHe burun buruna gelmekten do- layı sonsuz bir zevk alacaktır. tabın önsözünde de belirtildiği gibi “Hababam Sınıfı”, “herhangi bir okulun yatılı bir sınıfı. Döneklerden, sürgünlerden devşirme bir sınıf.. Al- abenin son harflerinden bir şube Etütlerinde siirli, manili nameler ya- zılır, masrafı kabartmak icin kitap isimleri ile dolu mektuplar donatılır. Liğlerin puanları, averajları hesap- lanır, patırdılı alaylı klüp tartışma- ları yapılır. kopya rüleleri hazırla- nır. hiç birşey yapılmadığı saatlerde de bol bol uyunur. Derslerde ise, ho- casına göre, blitün bunlar tekrarlan- dığı gibi fazladan da roman okunur, saat sorulur, hocanın gözünün içine baka 'baka dalga geçilir. zamanı ge- lince de etiltlerde hazırlanan kopya- kendisinin de icinde yet!ştiğ—ı böyle bir sınıfı ele almış. Sı- nıfın kalburüstü bütün kodamanla- rını, hocaların en tipiklerini tesbit etmiş. Çoğu zaman hâdiselerin kıyı- sında durarak, pek nadir olarak da i- çine kharışarak yapılan bütün haşarı- lıkları. bütün haylazlıkları bir tele - objektif hassasiyeti ile tesbit etmiş. Üstelik, o sırada yıllarca okuduktan sonra yıllarca da g okulların bürsülerinde dirsek çürüttüğü — için madalyonun her iki yüzünu de ra- hatca görmüş. u Dolmuş mizah mecmuasının ya- şınlarırın ilki olan bu kitep Haba- bam Sınıfına ait hatıraların ancak pek kücük bir kısmını teşkil ediyor. Kitabın sonundaki “Birinci Kitabın BSonu" ibaresinden de anlaşılabileceği Üg bi bu hikâyeler daha devam edip ek. 112 sayfalık ılk ciltte 22 müa- İ takil hikâye yer almış. 22 si de-ayrı ayrı birer kahkaha bombası olabile- cek hikâyeler.. Uzun yıllar yalnız bir şair olarak tanınan Rifat Ilgaz'- ıin günün birinde okuyucu karşısına böyle ender bulunur bir mizah yaza- ri olarak çıkması cidden sevinile- cek bir şey. Hâlen Dolmuş — mizah mecmuasının yazı kadrosunda çalışan Rıfat Ilgaz. öyle sanıyoruz ki bun- dan böyle yazarakları ve bu —güne kadar yazdıkları ile Türk'Mizah E- debiyatımnın en si kalemlerinden biri olarak ilerdeki yıllara da kala- cak bir yazar hüvivetine — sahiptir. Gülmek ve eski günlerini okul ha- yatını hatırlamak isteyen herkesin zevkle okuyacağı bu mükemmel mi- zah eseri her tipten okuyucuya çe- kinmeden tavsiye edilebilir. Kitap ayrıca Türk Karikatür sanatının en gözde karikatüristi Turhan Selçuk tarafından kitabın havasına uygun bir şekilde de resimlendirilmiştir. Bu bakımdan “Hababam Sınıfı” rlı alan- lar gerek karikatür, gerekse mizah sahasında iki ustanın el ele vererek hazırladıkları bir kitaba sahip ol- makla bir taşla iki kuş vuracaklar. EFSİR ŞEHRİN İNSANLARI (Kemal Tahlir'in romanı. Martı ya- yınları No: 3. İstanbul Mathaası, İs- tanbul . 1956. 315 aayfa. 100 kuruş) odern Türk romanı şu son Üç vıldır dev adımları ile diye- bileceğ-ımiz hamleler yapıyor. Tür- Kkiye'de roman yazılmıyor diyenleri susturacak eserler veriyor.İşte Ke- mal Tahir'in “Esir Şehrin İnsanla- rıi” adlı romanı da bunlardan biri. Kemal Tahir bu romanında kitabın adından da anlaşılabileceği gibi esir bir şehri dile getirmiş. Esir şehir. mütareke yıllarının İstanbu!'u. Esir Şehrin İnsanları -da o vıllarda yaşa- mış İstanbul'lular. Kimi Anadolu'da başlayan Kuvayı Milliye hareketine cephe almış, bütün Ümitlerini kay- betmiş. kurtuluşu — padışahları Vah- dettinle birlikte yabancı devlet işgal kuvvetlerine sığınmukta bulmuş, a- di ve pespaye insanl Kimi ise Anadolu'da başlayan kurtuluş sava- gına candan inanmış. bu uğurda dilş- man işgali altında.kı bir şehirde A- , nadolu'dakilere yardım için canları- nı bile fedadan çekinmiyen fedakâr insanlar. Roman baştan başa bu iki sınıf insanın, hainlerle kahramanla- rın mucadelesme ele almış. mil Bey ıGalatasaray Sultani- sini bıtırdıkten sonra yurt dışına çcık- mış, yıllar boyunca bütiin Avrupa ve Uzak Doğuyu dolaşmış bir paşa- zade.. Servetinin hesabını kendisi dahi bilmeyen bir insan. İspanya'da bir prens dostunda misafir kaldığı günlerde Birinct Dünya Harbi kop- muş. Memleketinden uzakta memleketımn har uzak yaşarken günün birinde Os- manlı İmparatorluğunun da harbe katıldığını öğrenen fakat gene de o- lacaklara pek aldırmayan bir insan. Harp, Kâmil Beyin servetini taru- mar etmiştir. Elde kalan yalnızca bir köşktür. Ama Kâmil Bey yur- dundan kopmuş bir insan olarak İs- tanhul'a döndüğünde — memleketin haline akacağına elde kalan köş- zimi ve kaz yetiştirmekle * olur. Şehirle hemen hemen hiç te- ması yoktur. Günün birinde kK Üzerinde bir eski sınıf arkadaşına rastlar. Eski arkadaşı ondan bir başka müşterek arkadaşlarının ka- rısi için yardım talep eder. İhsan a- dındaki bu arkadaşları — İstanbul'da Karadayı adında bir halk gazetesi çıkarıp Kuvayı Milliyeciler adına pro- poganda yaptığından dolayı — hapse mahküm edilmiştir. Gazeteyi karısı çıkarmağa devam etmektedir. Ama, kadın yalnızdır ve üÜstelik hamiledir. Muhakkak surette eli kalem tutan bir yardımcıya ihtiyaç vardır. HKa- mil Bey ömründe ilk defa ciddi! bir iş teklifiyle karşı karşıya kalmıştır. Üstelik uzun yıllar Batı dünyasında yaşamış bir insan olarak bir kadı- na yardım etmek fırqatım eline geçir- diği için aon rece gururlanır. Zaten de köşkte kaz yetışürmek beaş- lanıp bitirilemiyen tercümeler yap- mak, resim karalamak canını sık- k ada adayı yazıhanesi yal- nız bir gazete idarehanesi değil ay- nı zamanda Kuvayı Milliyecilerin ka- rargâhıdır. Fakat Osmanlı Polisi de bu idarehaneye bir türlü rahat ver- memekte, türlü oyunlarla bilhasasa Ne- dime Hanımı suclandırıp hapse At- mak için gavret sarfetmektedir. Bir n Nedime Hanımın yapacağı bir işi gönüllNü olarak üzerine alan Kâm Bey bir harp plânını Anadolu'ya ge- çirmek Üzere götürüp birisine teslim ederken yakalanıp tevkif edilir. Tev- kifhanede türlii tazyik ve baskılar al- tında suçu Nedime Hanıma yükler- se kurtulacağı yolunda — telkinlerde bulunurlar. Ama artık Kâmil Bey memleket realiteleri ile yüz yüze gel- miş bir insan olarak Kuvayı Milliye- cilere yürekten inanmıştır. Her tür- lü tehdide ve her türlü ikbal teklifi- ne karşı durarak Nedime Hanımı ele verm ., gerek mevzu gerek işle- niş bakımından Kemal Tahir'in öbür romanlarından yani — “Sağırdere” “Körduman” ve “Göl İnsanları” ad- lhı hikâyelerinden bir hı.vlı farldı Böy- le olmasına rağmen ancı her hangi bir zorluk ve ıcemılık cekme- miş. Dolayısı ile okuyucu “Esir Şeh- rin İnsanları” nı sıkıntı cekmeden zevkle takip ediyor. Bilhassa bir kım tipler ve meselâ bu arada mil Bey tipi gayet etrı.flı bir sekll- de canlandırılmış. Rom: okurken bir Abdülhamit Paşazu.desinln yıllar- ca Avrupa'da kalmış bir insanın yur- duna döndükten sonraki ruh haletini. bir mücadeleye hağlnnmm bw celiğiyle görüyorsunuz. “Ksir Şi ı_'ı