YURTTA OLUP BİTENLER sinirlilik İçinde gördüler. Birçoğunun ağzında “vaziyete hâkim olmak”, “otoriteyi göstermek”, "anarşiye mü- saade etmemek” gibi cümleler dola- şiyordu. Hadlseıere kendilerini kap- tırmayanlar Hkla unutuluyordu ki hakikt aotorite müsamahaya dayanmalıydı. İktidar isebu haftanın ortasına kadar hâlâ Kkendisini böyle bir havanın içine sok- mak imkânını eline geçirmişe benze- miyordu. Halbukı memlekette huzurun ve bilhassa “iyi seçim"in tek şartı buy- du. Öteki yoldan her adım huzursuz- luğu bir kat daha arttırıyor ve “iyi seçim” i güçleştiriyordu. Politikacılar Kürkçü dükkânı Basm âlemimizin son günlerdeki pek büyük bir kazancının lâyık olduğu alâka ;le karşılanmamasından TO- fesör Nihat Erim, yeniden gazeteci- liğe döndü. n yakın ideal arkadaşlarından Sefa Kılıçlıoğlunun mtlessesesini bir anonim şirket haline hissgedarlardan biri olarak katılmak- ta tereddüt göstermedi. Şirketin sta- tüsü Ticaret Sicili gazetesinin baş sayfasında neşredildi ılinda gene böy SSİZ Sü- dasız ilim —kürsüslünden politikay gecen ve emsalsiz kabiliyetiyle slyul hayatımızdn pek mühim roller oyna- an Üstad profesörün, aşbakanın husıısl müşavirliğinden ı.ynı 1945'teki sesaizlikle basın hayatına dönmesi, iphesiz Üzerinde dıkkatla durulma- ğa değer bi sedir. Zira, in İktidardan ayrılması zandırdığı hareket, ması Üzerine kurduğu “şahsi” gazete- si Yeni Ulus ve Halkçıdaki mücadelesi Üzerinden unutulacnk kadar çok bir Zaman geçmemiştir. stad meesör t Halkcı'da şaAhsi fikirlerini C.H.P. gi n basın hayatındaki parlak yıldızı, si- yasi yıldızından da büyük bir ıüra.tle önmeye yüz tuttu. Prof. Erim ilân alarak -kendi tâbiriyle- "besle- me” olan Halkçı'sını kendi eliyle bağ- du. 12 Feragat Anluıraııııı gayretli Banın Savcısı Saml Coşarcan ge- çen haftanın ortasında istifa e- diverdi. Kendi ifadesine göre, sebep: Maaşı geçinmesine kâfi gelmiyormuş! Şimdi terazinin bir kefesine Sami Coşarcanın çocuk zammır ve hâkim tazminatı ile birlikte tır. Doğrusu bu kadar az j - ya. hu kadar ağır işi kim olsa yapmı Artık Nihat Erimin gazeteciliği sona ermiş demekti. Knb iyetini şim- den müteşekkxl dış politika müşavere e- kibine Üçüncü adam olarak Prof. N hat Erim de katıldı. Ama müşavırler rusu gibi sağa sola dağıldığı bir sıra- da Üstad profesör boş durmuyordu. İlk kapısı üniversiteye baş vurmuş, bir kürsü istemişti. Fakat işler bir kere tersine gitmeye başlamnıştı. Prof. Erimin eski ilim arkadaşları, se, Üstad profesörü aralarına almak istememişler, Üniversitenin — kapısını yüzüne kapamışlard Üstada kabiliyetlerini göstermek, dünyadan tamamiyle silinmemek için sadece, ama sadece tek şey kalıyor- du: Gazeteciliğe dönmek.. Yalnız, işin kolay anlaşılmayan tarafı Sefa Kılıclıoğlunun niçin, du- Tup duruürken, gazetesind hisseyi Nihat Erime Her halde iş adamının bir bildiği ol- malıydı. Şöyle veya böyle, bir zamanların Profesörü, bir zamanların — Bakanı, bir zamanların Başbakan muavini, bir zamanların Muhalefet Lideri, bır zamanların “Menderesin müşaviri” buglin bir tek sıfata sahıpti: Sefa Kılıçlıoğlunun ortağı! Basın Cop izleri Geoen haftanın sonunda Cuma aa- bahı Ankara Gazeteciler Cemiye- tinin Atatüirk —Bulvarındaki binası- nın salonunda birkaç gazeteci, yuvar- lak bir masanın etrafına toplanmış- lardı. İçlerinden valnız biri konuşu- yor, diğerleri dikkatle dınliyorlardı: Masa etrafındaki gazetecilerin hüyük bir teessilir içinde — bulundukları ilk bakışta anlaşılıyordu. zeteci sarışın, zayıf ve uzun boyluy- du. Sözlerine, “Azizim, bu cop mlüt- hiş bir şey!” diye başlamıştı. Adı Sa- id Anmf Terzioğlu idi ve Cumhuri- yetin Ankaradaki muhabirlerinden bi- riydi. Salı günü akşamı, Bölükbaşı Adliyeden çıkarken Said Arif de meslcğmı lâyıkı veçhile ifa etmek, atlam için Bölükbaşıyı ta- kip et.mıştı. Bölükbaşı bir otomo- bile atlamış, Said Arif de bir otomobile binmek Üüzere yı açıp tam ayağını içeri i işitmişti: “Vurm teci o görmüyor musun?”. Aynı an- da Said Arif bir darbe ile sarsılmış, ama doğrusu başına ne geldiğini pck Said Arif Terzioğlu polisler arasında Korkulu rüya AKİS, 18 TEMMÜUZ 19571