l j B h İ İ * —1 İ diyordu. 15 inci dakikada İstendiyn da çok sert bir fau)un ku ba Yerine Hilmi girdi. Me- a LÜ I LA K tinin iki defa bıcılnıcuı takip etti. Me- tinin verine de Abdullah alındı. Böy- lece bir macta değiştirilmesi müm- Kkün olan dört ovuncu da değiştirilimnış oluyordu 82 nci dakıkada birden par- layan bır akın sonunda Lefter ikinsi golümüzü de attı. Fakat açıkça kale içinden çıkarılan topu hakem gol say- madı. Bütlin oyun boyunca mildafaamız tek dakika aksamadan şahane bir ©- yun cıkarm Bu arada bilhassa en iyi oyun- cuları olarak göz dolduruyorlardı.Maç Polonyalıların Ümitsizce — çırpınışları arasında 1-0 galibiyetimizle sona erdi. Misir maçı olonyada kazandığımız galibiyet- ten bir gün sonra İstanbulda Tür- kiye B Milli takımı ile Mısır A milli takımı Akdeniz kupası maçlarının dördüncüsünü tâyin edecek olan mu- çı oynuyorlardı. Mısırlı oyuncular u- zunca bir zamandan beri memleketi- mizde bulunmaktaydılar. Mısırlılara karşı büylik bir alâka gösterilmişti. yle ki İstanbulda ovnanacak bu maı_ Başbakan Menderesin de ha- Zır bulunacağı haberi da$a günler- ce bnceılen gazete qmun'lnrında yer bu hazır bulunma mes2- lesi dolayısivle “siyasi tefsirler” bile yapılmıştı. Mithatpaşa stadı her mil- Ni macçta olduğu gibi tıklım tıklım doi- muş ve gene her milli maçta olduğu gibi karaborsada bilet satısları gün- lerce önceden almış yürüm tü Ta- di dolduran 30 bin kişi Türk takı- olduğu kadar, Mıszırlılara da yürekten tezahürat yapmış, hele Başbakan — Menderesin K mühim memleket — meseleleriyle uğ- rasmaktan vakit bularak- ilk defa bi:- milli macta hazır bulunması ve maçtan önce takımlara birer kupa vermesi — tezahüratcıları — büsbütün coşturmustu. Gel gelelim ilk vuruş- tan sonra mac öylesine sakin. öylesi- ne heyecansız bir hava içinde cereyan etmeğke baslamıştı ki insan kendisini Milli bir maçta değil de herhangi bır takımın antrenmanında sanabilirdi. Taraflar sanki birbirlerini incitmek- yun, m(!dafıler arasında oynanıyor gibiydi. Onuncu dakikada hiç umul- ortay diler. Bir ters vurus sonunda top ka'e ağzında Erdo#anın önüne dilstü ve herkes -hatta Mısırlı kaleci hile- sı- kı bir şut beklerken Erdoğanın ayağı- nın ucuyla sövlece bir dokunuverdiği top Mısir kalesine girdi. Golden son- ra ortalığın biraz kızışacağını umatr- lar boş vere beklediler. Macın birinci devresi de ikinci devresi de aynı Ö'- gün havs. icinde başkaca bollı başlı hic bir olmadan erdi. Böylece ıkı. ızün içinde ikl mım maç- tan alnımızın akı ile çıkmış olduk. Ânirenörler Bir dokumn... Gecen haftanın sonunda Ankara Hipodromunu dolduran yarış me- raklılarından çoğunun ellerindeki resmi programlarda, Üzerinde buahse girmeyi tasarladıkları atın antrenö- rünlin ismini aramaları sebebsiz de- gildi. Zira daha birkaç gün önce vapı. lan Külhani-Bürücek II maçının, u- mumi tahminler hilâfına Külhani ta- rafından -hem de rahatça- kazanıl- ması, atın sahibi Özdemir Atamana 10 bin lira kazandırdıktan başka, me- raklıların bir hakikatı iyice görmesi- ni mümkün kıldı. Külhaninin muvaf- fakiyeti, bizzat çok bilgili bir atçı o- lan sahibi Özdemir Atman tarafından idman edilmesiyle izah olunu ordu. Bu görüşteki hgkikat payı inkâr dilemiyecek kadar büyüktü. Bilgili ve işinin ehli bir antrenörün daha aşağı kabiliyetteki bir atla çok Üstün vasıf- l1 rakipleri geride bırakması yarış sa- halarında pek sık rastlanan bir vakıa idi. Esasen antrenör, varışlar Üzerin- de en müeasir kimseydi. Bu sebeble atların vaziyetleri hakkında tam bil- gi edinmelerine imkân olmayan me- raklılar, Üzerinde bahse girişecekleri atları umumiyetle performansların- dan ziyade antrenörlerine ve Üzerine binecek jokeye göre seçiyorlardı. Bizde revacta olan usul, ikincisiydi; yan; bahsimüstereklere katılacak v- lanlar eğer atlar hakkında tam bilsrl edinmek imkânından mahrum ise şohretlı jokeylerin bindiği atlara oy ma yoluna gidiyorlar ve bu suret- le kazançlı değil ama, hiç değilse zi- yansız çıkmak imkânını buluyorlar- ülhaninin muvaffakiyeti, dikkat- ları antrenörler ü i yarlamak isteyenler ciddiyetle resmi programları karıştırdılar. Fakat bu merakın neticesi. doğrusu, hiç Ümit verici cıkmadı. Birçok ahırına mensup bilgilerini işittikleri, yanşlarla alâka- hi neşriyat yapan isim ve resimlerini zördükleri antrenbrl-r tarafından değil., bazı mechiıl şöhret- ler tarafından Meselâ Per günk muvaffakiyetini yurekten alkışladık- Jarı Özdemir Atmamn atlarını idman eden antmnörün adı -resmi programa re - M. Mamuk idi. Üc yıldan beri kazanc ıistesmm başında giden Feh- mi Simsaroğlu ahırının antrenörünü herkes Zeki Sertol zannediyordu. Hat- ta Pazar gürü Tayv deneme yarışına iştirak eden bu ahırın en iyi ikilile- rinden Yadiğâra binen Joks: Ekrem Kurta padokta direktif verenin Zeki Sertol olduğunu gözleriyle görmüşler- di. Ama resgmi programı açınca kar- şılarına cıkan isim Ş. Peter oldu. En uyük ahırlarımızdan biri olan Gira- d eklirisinin antrenörü Sedat Evli- yazadeyi tanımayan yarış meraklıla- — MT GUN a - a L 2 rının, iki eldeki parmak sayısından daha az olduğu malünıdu. Padokta at Evliyazadenin İcaros'a binecek a ye de va- ziyet farkh değildi. Bu ahırın atlarını Aziz Yenerin idman ettiği biliniyor, fakat resmi kayıtlarda ahırın antre- nörü olarak M. Karakuş gözüküyor- du. İşin yabancısı olanlar için muade- lenin altından kalkmak imkânsızdı. Alâkalılardan izahat almak istiyecek- lerin de fikri aydınlığa kavuşturul- malarını beklemek boşunaydı. Mese- lâ yarış idaresinin mesuliyetlerinden en yük kısmını vüklenen Jokey Klübü Umum Müdürü Abdurrahman Atçıya müracaat edenler, tatmin edi- ci bir cevap alamıyacaklardı. Zira u- mum müdürün mnmış. fakat at merakı oğlu vardı. İyi bir aile reisi olan Da- bası oğlunun bu at merakını kendi- sine bisiklet yerine milteaddit yarış atları alarak mükâfatlandırıyor ve teşvik ediyordu. Esasen adı pile Atcı olan bir aile reisinden başka türiü hareket beklenemezdi. Atçı baba, oğ- lunun atlarının idmanıyla yakından meşgul oluyor, her birinin Üstiülinde ti- tizlikle duruyordu. Ama Jokey K'l- M. Mamuk adınd iri - tarafından idman edildiğini görecektiniz. İzte meselenin püf tası — buradaydı Bazı büyük ahırların iki nevi antre- nörü Bir kısmı “resm!” diğer kısmı ise "fıilî". Bu iki nevi antı nörler arasında sıkı bir işbirliğini gör- memeye de imkân yoktu: Bir muvaf- fakiyetin bütün şerefi ve maddi mev- valarını fiilf antrenörler topluyorlar, her nevi mesuliyeti ve ufak kazan kırıntılarını ise bırakıyorlardı. qadece antrenör meselesi bile va- nizamlarının ve idaresinin esaslı bır değmkhğe ve bilyük ıslah har»- antrenörlere kâfiydi. Ama işi | Mesuüliyetiri taşıyan Yüksek Komiserler Heyet zaları ve Ziraat Bakanlığının oen yüksek kademeleri, olup bitenlere pöz yumarak, ref tribilnünde sessiz gemiler gibi seyretmeyi tercih ediyor- lardı. YAPI - TEKNİK Mühendislik Dergisi' nin 2. Sayısı da çıktı İdare Yeri : Yenişehir Zafer Meydanı Âdli Han No. 4 - Ankara AKİS, 25 MAYIS 1 * B * - İ 0