M ÜU A e K. l Opera Sanatkâr mübadelesi G eçen hafta, Devlet Operasının R linde başrolü, Belgrad Operası sanat- kârlarından bariton Stanoye Yanku- viç teganmi ediyordu. Stanoye Yanko- viç 25 yıldanberi Yugoslav başkenti operasının kadrosundaydı. 5 hassa tiz tonlarının temizliği hay- ranlık uyandırıyordu. letto'sunda eksik ola diydi. Hernekadar partisini teknık Diğer başlıca rollerde, Spa-rafucile'- de her zamanki Üstün icrasıyla beli- ren Selim Ünokur'dan ve mak Üzere olduğu ve sırf Rigoletto temsıllermde rol almak için memle- kete döndüğü bildirilen Ferhan Onat (Gilda) ikinci perdede gerek aryu- sında, gerek Yankoviç ile diletinde, kendisinden bir ilerleme bekleyenler için hayal kırıcı oldu. Bununla bera- ber müteakip perdelerde hiç olmazsa eski derecesine erişti. Duka rolünde tenor Nihat Kızıltan, bu mevsimdeki en kötü tegannisini verdi ve bütün bir akşamı mahvetti. “Rigoletto” bu mevsim, biten haf- ta sonuna kadar, dört defa temsil €- hazırlamıştı. Zamanın kısalığı hesa- ba katıldığında Gürten'in çalışmasını başarılı saymak mümkündü. Rejisö- rün, bu operayı ve içindeki tipleri an- Jamış olduğu seziliyordu. Dekorlar ikinc; ve dördüncü perdelerde göz do- yurucuydu. Fakat iç sahnelerde, hele birinci perdede, bir onaltıncı asır sa- rayının ihtişamını ve glamlığını bulmak imkânsızdı. Vedat Gürten, bır saray şenliğini temsil eden ilk perde- de sadece fondaki projeksiyonla ikti- fa edebilir, boşluklardan faydalana- bilir, saray kalabalığını birkaç kişiy- le temsil etmek yerine eline gedrdi- sürebilirdi. Bövle bir aahnede bu kadar az figülran bir mektep temsili için hoş görülehilir. Ama Devlet Operası icin hayır... 3on perdede bıcaklanan Gilda'nın merdi- venlerden yukarı rahat rahat yürü- mesi de izah edilebilecek bir hâdise değildi. Monterone'nin sırtındaki ke- saray musikisini sıhne gerisinde çal- AKİS, 85 MAYIS 1967 Stanoye Yankoviç Trajediden mahrum dırmanın uyandıracağı tesirden de faydalanmalıydı Orkestra şefi Ferit Alnar'dı. Tem- sil, Ankara Çocuk Dostları Derneği menfaatine veriliyordu. Belkıs Aran Yugoslavyada B ariton Yankoviç Ankaralı opera se- yircilerinin sıcak alkışlarını toplar- ken, iki hafta önce bir Türk soprano- su da Yugoslavyada zaferler kazaill- yordu. Belkıs ran, 6 Mayıs gecesi Belgrad Operasında Verdi'nin “Mas- keli Balo”sunda Amelia rolünü oyna- mıştı. İki gün sonra “Borba” gazete- sinin musiki münekkidi, Belkis Ara- nın sesindeki lirizmi ve kudreti, cüm- lelerindeki inceliği, »nankör bir rol olıın Amelia'nın şahsiyetini 8es ve siki bakımından canla.ndırmmm parlak sözlerle övlüyo o Aranın Osıyej'de verdiği “La Bo eme" temsili daha da parlak bir başarı sayılabilirdi. Perde kapan- dığı zaman alkışlar dinmek bilmiyor, halk salondan çıkmak istemiyordu. Tezahürata cevap vermek için Ssop- rano, “Kerem” operasından bir parca söylediği zaman halk daha da coştu. Gelen haberlere göre o şehrin halkı, aynı sahnede söyleyen Eleanor Ste- ber ve Jussi Björling gibi Ünlü opera- cılara bile böyle gösteride bulunma- mıştı Belkıs Aran gelecek yıl Belgrad perasında “Aida”yı oynamak için bir de teklif almış olarak memlekete dö- nüyordu. Ondokuz yıl 938 vılından beri Devlet Konserva- tuvarında teganni öğretmeni olarak vazife gören Madame F'rieda Böhm, Avusturya Cumhurbaşkanlığı tara- fından kendisine -şüphesiz ki Türki- edeki hizmetleri nazara alınarak- vatanı Viyana'ya Musiki Akademisinde —öğretmenlik mesleğine devam etmek Üzeredir. nkar: hizmet gördüğü 19 yıl zarfında, Devlet Operasının en güzel sesleri arasında yer alan Şadan Can- dar, Sabahat Tekebaş, Atıfet Usman- baş, Ayhan Baran gibi —ıarkıcıları ye- tiştiren Frieda Böhm şere hafta Devlet Konservatuvarı salonun da verilen konsere bu sayılan şarkı- son sınıftan vaitkâr bir tenor, Yiğit Toksöz, iştirak ettiler. Alâka ceki- ci hiç bir tarafı olmayan bu r Tied Bdhm't.n, en azından doğuştan ızl.lzel sesi olan- lara bu sesi “istihsal” etmeyi -daha ötesini öğrencilerinin şahsi kaabiliye- tine bırakarak- —öğretmiş olduğunu Bösterdi Bugün 64 yaşında bulunan Frieda Böhm, Türkiye'ye gelmeden önce Av- rupanın Ünlü şarkıcılarından biriydi. İlk rolünü Münih operasında, başrole çıkacak bir şarkıcımn hastalanması Üzerine almıştı. O zamandan beri Av- rupanın başlıca birçok oper. sinde mıştı, Repertuannda 80 parti vardır Ci Bir bestekâr ızzy Gillesple Orkestraıı, Yakın Doğu turnesinden dön- muştu. Washıngton da Başkan EKisen- hower için verilecek bir konserin pra- vallarını yapmaktaydı. Çalışmalardan birinde, Amerikanın Sesi radyosu- nun caz Konuşmacısı Williz nNO- du; intibalarını anlatmasını Çuiney bilhassa, Türkiyede ğı genç bir caz bestekârının Üstün- de duruyordu. İstanbulda Gillespie or- kestrası, Mardinin bir iki parçasını okumuştu. Willis Conoverin yanında, Amerikamn Sesinin Türkçe kısmında vardı. Niçin Arif Mardinin besteleri Amerikanın Sesinde ça.lmma.mahydı'.' Tahir Sur düşünce radyonu program müdü u'dımcısma açtı. O da Türkıyeye yazıp Mardin'in bes- telermi istemeyi kabul etti. Bir müd- ra partis; yonlar geldi. Tahır Sur telefonla New ork'ta GÇuiney Jones'u buldu; havndısi verdi ve par- nun bir stüdyosunda, ileri gelen caz- cılardan müteşekkil bir grup, kısa bır çalışmadan sonra Arif Mardin'in Ü9