YURTTA Millet Rütbesi iade edilen şehir u haftanın başında radyolardan Kırşehirin tekrar vilâyet haline getirileceği haberini duyan Kırşehir- liler sevinçle sokaklara, — caddelere fırladılar. Kahvehanelerde, meydan- larda toplaşan muhalif, muvafık çe- şitli partilere —mensu Kırşehirliler birbirlerinin boynuna sarılıyor ve bu müjdeden dolayı duydukları sevinci ortaya koyuyorlardı. Hülâsa Karşe- yram havası yaşıyordu. Bu haber karşısında sevinen, mem- nuniyet duyan sadece Kırşehîrliler değildi. Haber, bütün vatan sathında ferahlık uyandırmıştı. Ama, Kiırşe- hirin tekrar vilâyet haline getirilme- sinden en ziyade memnuniyet duyaca- ğı tahmin edılen Osman Bölükbaşı için aynı şeyi söylemek kolay değildi. C.M.P. lideri, kendisine mu_ıdelı ha- berı veren — gazete ecileri "Bir çiçekle az olmaz" diye cevaplandırmıştı Kırşehırhlerm gönlünde baş yeri işgal eden C.M. P lıderının şimdi yerinin İnönü tarafından a mış oldugunu görmek belki de canını bile sıkıyor! Kırşehirin rütbesinin, tekrar iade- sini temin edecek kanun tasarısının ükümet tarafında_n hazırlanıp Mec- lise sevkedilmesi, İktidar tarafından atılan — ilk musbet ve — fiil adım olarak, dikkat çekici bir hâdisey- di. Esasen bütün bu hafta zar- 1 i hemen herkesin gözleri iktidara dönüktü. Zira İk- tidar, Bütçe müzakereleri sırasın- da bir iyi niyet tezahüründe bulun- OLUP BİTENLER Uç Politika adişah gere bir rüya görmüş. Z yumurta var; dokı:ı— rüya tâbircisini çağırmış, sor- muş Adam: bım, demiş, sizin dokuz evlâdınız. olacak; doku- zunun da ölümünü göreceksiniz. Padişah kızmış ve emretmiş: — Vurun boynunu!. Bu, Bölükbası politikasıdır. Padişah başka bir tâbirci ça- ğırıp onun fîkrını öğrenmek ıstemış Ad hım demiş, sizin dokuz evlâdınız olacak. O ka- evlâtlarınızdan bile fazla yaşı- yacaksınız Bu, İnönü politikasıdır. ikâyede yok ama, diyelim ki padişah bir üçüncü tâbirci retmiş. Adam birincinin akı- betini biliyor va... uzura va- rınca secdeye kapanmış: — Padişahım, demiş, müjde- ler olsun! Dokuz yumurta yok- mu, onlar dokuz evlâdınız ola- cagını gösteriyor. — Kırılmala- Ti ise benim aslan sultanım, mürüvetlerini teber teker gö- recegınıze alâmet.. Tabit da, bizim şohretli Nihat Erımın polıtık Eski yakınlaşmalardan bir hatıra Artık geriye sadece fotoğraflar bırakmıyalım Muş, beynelmılel dıploması tabiriyle "sulh taarruzu"na geçm C.H.P. lideri İsmet İnönü strate]ı sahasında— i malüm maharetiyle bu taarruzu mukabil bir taarruzla karşılamış, böy- lece yeni ve fiili adımları atmak v: zifesi gene İktidarda kalmıştı. Işte, Kırşehirin yeniden vilâyet haline ge- tirilmesi bu taarruzun bir netıcesıy— di ve şerefi bu bakımdan C.H.P. lideri İnönüye aitti Bu hafta beklenilen, liderler ara- sındaki ilk temastı. Ama bu temas eğer Kırşehir meselesiyle atılan adım- ların ne şekilde devam ettirileceğinin tesbiti için yapılacaksa fayda vere- cekti. Aksi halde iki veya dört kili- nin bir maşa başında, karşılıklı geçıp kadeh tokuşturmaları bir netice sağ- lamıyordu". Hakikaten bunun son mi- sali 1955'te gorulmuştu CHEP, lideri, Koraltanın evinde D.P. liderlerinin misafiri olmuştu; D.P. lideri C.H.P lıderını evine otomobiliyle götürmüş- P. lideri resmi davetlilerin baş davetlileri arasına girmişti. Ama temasların müsbet safhaya gırmesme mkân olmamıştı. Zira D.P. lideri bu sırada kendi grubunda hiç bir şe yi değiştirmiyeceklerini, Muhalefete gü- ler yüzden başka taviz verilmiyeceği- ni açıkça ilân etmişti. Bunun üzerine C. H. P. lideri de, D. P. liderini ken- di evine davet etmek tasavvurundan derhal vazgeçmişti. Maksat kadeh to- kuşturmak değil, memleket meselele- rütmek olduğuna göre İnönü'ye ancak hak verilebilirdi. ma bu defa 1955'e nazaran ümit Verici bır fark görme itham edılebılecek olan P. lideri, hiç değilse şimdilik, işte dere diye Kırşehır tasarısını gösterecek vaziye- te gelm D.P. İktidarına en şiddetli hucum— ları yapan Ulus başyazarı Hüseyi Cahit Yalçın bile durumu "pek hoş bir sürpriz" olara duyduğundan da bahsediyordu. Bu hasreti yan dece Hüseyin Cahit Yalçın degıldı Muhalefete oy verdiği için cezalandı- rılan Kırşehirin tekrar vilâyet haline getirilmesi, 1ktıdar hakkında iyi şey- ler düşünmek, iyi şeyler söylemek hasreti içinde yaşayan birçok kimse- ye ferahlık getirdi. İyi havanın esmesi ve bunun ilk fiih neticesinin görülmesi kâfi miydi? Şüphesiz, hayır.. Ama bu kadarı bıle gönüllerde küllenmeye mit ateşini yeniden uyandırmıştı. B ümidi söndürmemek İktidarın elin- deydi. AKİS, 9 MART 1957