A S K ERLİ K Subaylar Kıyafet Geçen yılın son, bu yılın da ilk ge- esinde saatların akrep ve yelko- vanları 12 rakkamının üzerinde bu- luşacakları bir sırada salona bir yüz- başı girdi. Yıldızları düğmeleri kadar parlaktı ve elbisesinin iyi bir terzinin elinden çıktığı ilk nazarda anlaşılı- ordu. Yılbaşı balosunun ilk saatlerini, koskoca 1956 nın son saatleri ile bir- leştiren kalabalık, cazın temposuna şımdılık ıltıfat etmiyor, gruplar mev- arla pistteki birkaç çif- ti seyrelmekte iktifa ediyorlardı. Me— 1 ve mütecessis gözler, günlerden beri yapılan balo hazırlıklarına ait emen herşey üzerinde gene mera ve alaka ile dolaşıyorlardı. lar yeni gelen yüzbaşıya; bir de, daha evvel gelmiş olan subaylara bakmak— tan kendilerini alamadılar. Hâdise geride — bıraktığımız bazı vilayetlerimizi dar geniş ve iş merkezı olan bir Ege kazasında geçiyı şık ve bilhassa o gece için güzeldi. miş olan subaylar da gömlek ve haki kravatlı kıyafetleri- ne tamamen tezat teşkil eden ve ge- cenin havasına daha uygun olan be- yaz gömlek ve siyah papyon kravat- la gelmıştı Asker olmayanlar olan- ları düşündüler. Askerlik bir tesanüt mesleği değil miydi? Ama daha yaş- lı ve daha büyük rütbeli olanlar gün- lük kıyafetle geldikleri halde bu genç yüzbaşı neden onlardan değişik- niş tarzları nadir görülen bir hadise değildi. Hem bu yüzbaşı muhitin ta- nımadığı, iznini o kazada geçirmeğe gelmiş birisiyı Hakikatte Genel Kurmay Başkan- lığı 26 Ekim 1956 tarihli emirle ya- rı resmi ve hususi ziyaretlerle balo- larda beyaz gömlek giyileceğini ve siyah papyon kravat takılacağını ta- mim etmış bulunuyordu. geet nç y 1 emsaline mayan bır kıyafetle geldıgıne diğer subaylar da yuzbaşmın gayri kanuni giyindiğine üzüldüler. Aynı fasla uygun başka bir olay da Amerikan okullarından birinde başka bır tarzda cereyan etmişti. Bir. Amerikan Askeri okullarından Fort Monmouth- da katıldıktan bir kurs sırasında, ay- nı Amerikan askeri okulunda bulu- nan diğer müttefik subaylarla birlik- te okul kumandanının tanışma için tertip edilen kokteyline — davet edil- mişlerdi. Yüksek — rütbeli Amerikan AKİS, 9 MART 1957 uy- subaylarıyla okulda kurs gören İran, Irak, Suriye, — Yugoslavya, Fransız Aman Thailland, Güne ore, Ja- pon subaylarının katıldıkları bu kok- teyle beyaz gömleğe siyah papyon ta- karak gitmeyi uzun uzun münakaşa ettikten sonra verilmiş böyle bir emri hatırlamadıklarını düşünerek günde- lik elbiseleri ile gittiler. Muhtelif mil- letlere mensup subayların bayrakları salonun sütunlarını süslüyordu. Me- rak ve heyecanla once kendı bayrak- larını aradılar a büyüklükte bir Türk bayrağı koşedekı bır sütunda sessiz, sakin ve hatta sankı küskün duruyordu. Kırmızı yün maş üze- rine beyazdan kesilerek dikilmiş yıldız taşıyan bu bayrak onları üzen ilk hâdise oldu. Üzüldüler, etraftaki renkli üniformaların pırıltıları içinde muhtehf müttefik bayrakları da bu- nun aliydi. Subaylarımızı üzen ikinci husus ta konsolosluğumuza yapılan bu davete ait müracaata, işlerin çokluğu öne sürülerek bu toplantıda Türk konso- losluğunu temsil — edecek bir şahsın bulunamıyarak kendilerinin yalnı bırakılmış olmaları idi. Halbuki okul York Konsolosluguna 49 mil me safede bulun kumandanı General Homlin müttefik subayları alfabetik — bir sıra ile kabul ediyor, — konsolosluk temsilcileri ile — görüşüyor vi tanı- şıyordu. lman konsolosu, — mavi yeni Üüniformalarını giymiş üç Al- bayı arasında zarif ve güzel eşiyle beraber okul kumandanı ile birliktte foto muhabirlerinin yanıp sönen flaşlarına tebessüm ile bakı- yordu. Bu resimler ertesi günkü ma- gazetelerde — yayınlanacak ve devlet hesabına para sarfedilmeden Yabancı subaylarla kurs, gören subaylarımız Üzüntü mevzuu çok... “"keşke daha başka türlü bir elbise- miz olsaydı" diye düşündüler. Onları böyle bir günde bedbin eden başka bir nokta da kokteylin bir di- ğer hususiyeti idi. Amerikalı okul kumandanı her müttefik subaya ayrı ayrı gonderdıgı davetiyede bu teyle, subayla mensup oldukları mılletlerın Elçılık erkanı yahut konsol sluk temsilcile- ensupları- nın davetli olduklarını belirtmiş ve bu toplantının kumandana takdim- den daha çok müttefikler arası sami- mi bir havanın teessüsünü mek gayesi güttüğünü belirtmek is- temişti. Ünlü bir Amerikan generalı nin ismine izafeten adlandırılan bu salonun sütunlarına renk ye çeşni ve- ren ve kaynaşmış vaziyette duran kolayca temin edilmiş bir propaganda olacaktı. Nıhayet sıra Türk subaylarına gel- mişti. Foto uhabirleri, kollarında Ayyıldızı görerek tanıdık e Ko- ideali uğru- rede Birleşmiş Milletler st solosluk erkânı ile birlikte resim çe- keriz diye boş yere bekledıler Toplantı sona ererken ü lecekleri bu toplantıdan, dükleri zaman bu okulun nunda bundan sonraki toplantılarda kendilerinden, sonra gelecek olanları aynı uzuntuye düşürmemek üzere ni- zami bir bayrağı göndermek düşüncesi ile ayrıldılar. 31