lerden kurtarabilenler bu yolu göste- riyorlardı. .P. de Sadık Aldoğan, Hür.P.nde Muhlis Ete, CH.P. de Fa- ik ed Barutçu bunların başın- daydı. Üstelik ıVIuhalefetm üzerinde hemen bırleşeceg de mevzu vardı: eçim kanunu." NIesela Sadık Aldoğan gayet güzel bır konuşmasında bunu açıkça ifade etmişti. Seçim kanunu bahsinde müşterek kampanya, daha ileri bir işbirliğinin rasyonel temelini teşkil edebilirdi. Ama un için de rek Hür.P. ve gerekse C.M.P. lider- lerinin küçüklük hissinden — kurtu- lup temasları aydınlığa çıkarmaları ilk şarttı. Kompleks İnönü komplek- siydi.Gari)j Karaosmanoğlu da, Bö- lükbaşı da Inonuyle açıkça temas e- derlerse kendilerini İnönünün idare ettiği, peyk parti vazıyetıne irdikle- ri yolunda bir zehabın dogacagından endişe ediyorlardı. Halbuki C. ğe e Hü ile açıksa ış- birliği yaparsa kendısının bu iki p: tinin kucağına müş olacağı zeha- bının uyanması gı'bı bir endişeyi ha- tırına bile getirmiyordu. — Vaziyetin asıl garip olan tarafı komplekse sa- hip tarafların bu komplekslerini te- avi için ötekilere ültimatom ed. teblı_glerı ilâ kabul ettirmek ısteme— Hakiki işbirliği üç muhalif partinin i disine tam güveni haiz h terdiği buydu. İşbirliği mutlak bir rure tti. Ama evvelâ herkesin tek ba- şına boyunun ölçüsünü alması gere- kiyordu. Bu ikinci tecrübeden de ge- çildikten sonradır ki üç partinin â- adamları vaziyete hakim olabile- ceklerdi. Şimdi yapılmaması gereken tek şey hususi temasların, insani münase- i uhalefet par- irlerini incitecek hare- ketlere gırışmelerıyd C. H P. Sessiz hazırlık B u haftanın başında Pazartesi gü- Bü Mecliste garip bir ha- dise oldu Celsenin açılmasını mütea- kip Devlet Bakam Celâl Yardımcı evvelki zabıt hakkında söz aldı ve kürsüye geldi. Bir açıklamada bu- lunacak, tecavüze uğrayan bakanlı- ğını ve şahsını müdafaa edecekti. H.P. milletvekili Nuri Sertoğlu bir önceki celsede başka bir makam ara- sözlü so- sırasında ken- otomobilinin yaptığı bir kazadan bahsetmiş, taar- ruz etmişti. Nuri Sertoğlu Devlet Bakanlığı arabasının Bakan ara- dayken İstanbula gönderildiğini, Ba- kanın ise kazadan örtbas etmek üzere uçakla derhal İstanbula gittiğini ileri sürmüştü. Ce- lal Yardımcı bu iki hususun da ya- AKİS, 9 ŞUBAT 1957 lan olduğunu bildirdi. Arabayı, İstan- buldakı tetkıklerı için kendisi gön- derti . Kazadan sonra ise mesele- ortbas etmemıştı Bunlar tamamiy- le hilafı hakikatti ve Meclis kürsü- sünden hilafı hakikat beyan yakış- mazdı. Dinleyiciler meseleyi hatırladılar. Hakikaten Nuri Sertoğlu makam rabalarının — kullanılışındaki sulıstı- arabanın bir mişti. Şim- kazayı kabul kul im: Yardımcıya ait yapmış olduğunu da söyle di ise Celâl Yardımcı ediyor, fakat arabanın sında suiistimal bulunduğunu redde- diyordu. Yukardaki sözleri söyledi ve indi. Koca CH.P. grubundan bir Al- anın kı da "Beyfendi, kaza esnasında bakanlıgınızm makam a- rabasında kım dıye sorma- ga: zetelerı iyi takip et- kazayı dı. Hal miş olsalardı, haber veren Seçim Sandığı İlk hedef Cumhuriyet gazetesinin bahis mev- zuu otomobilde lal Yardımcının eğil, iki hanımefendinin bulunduğ nu yazmış olduğunu bılırlerdı l—Iakikaten, Bakan aynen şöyle de- işti: — Kazanın vuku bulduğu iddia e- dılen ayın 3 üncü günüdür. Ayın ikin- i günü İstanbul'da radyo öğle yemeğinde bu- ünü Gureba Hasta- hanesmın işleri ve temel atma işi ile meşgul i günü İst anbul da l)asın işleriyle meşgul oldum. rülüyor ki, Vekil Ankarada ıken oto- mobil İstanbulda bir takım kimsele- etine gönderilmiş gibi göste- rilmesi esassızdır. Kısaca bu iddia se- vermiş oldukları Tunı Şimdi kazaya gelince arkadaşlar, YURTTA OLUP BİTENLER bunu da arzedeyim: Otomobil saat 3 de Doğancılardan geçerken, tramva- yın arkasından ansızın onune çıkan bir çocuğa çarpm: k için, şoför derhal, fren yap ıyor . O halde Bakan gazetecılerın yeme- gindeyken Bakanlık arabasının Üs- küdarda ne işi vardı? Kimin emrin- ydi? Ulus Allahlık idi ama, C.H.P. bunun daha iyi çalıştığı da iddia olu- namazdı. C.H.P. nin aklı, bir celse sonra ba- şına geldi. O cel sede uri Sertoğlu söz alarak Bakandan resmi arabadaki anımefendinin kim olduğu sordu. Celal Yardımcmm ızahatından anla- şıldı ımefendi refikaları Bırçok Demokrat mılletvekılı alkışla- dı. Böyle bir hadise C.H.P. iktidarı devrinde de geçmişti O zamanın mu: halif Demokratları kırmızı plakalı otomobillerle hanımefendilerin taşınl; akan kürsüye hanimefendi değil, istersem limon bı- le taşıtırım" demiş, ırço A - letvekili de alkışlamıştı Sonra? Sonra CH.P. 1950 seçimle- rinde İktidarı kaybet i. Hem de "İnönü ne yapar Ik idarı ver- . mez" diyenlerin canhıraş çığlıkları arasında... Büyük ndikap Hakikate! 1954 seçimleri C.H.P. için talihsizliklerin en büyüğü ol- muştu. H. mılletvekılı olarak Meclise gırenlerın en bü: smi pol itikada acemi olduğu gibi, üstelik çoğu gayret de gostermek ıııyetmde gorunmuyordu. Hemen irinin iyi parlamenter gibi çalışmadıgı or- tadaydı. Nitekim bunun misali Bütçe muzakerelerı sırasında gorunuyordu C.H.P. lerinden bir çoğu ellerine verılen metmlerı müdafaa edecek bil- inmek ıçııı gayreti fıızu]ı İ cevval ve atılgan o safa katılmamış bulunsaydı Meclis müzakerelerinin Muhalefet yönünden seviyesi sıfıra pe yakın olacaktı. CH. zi bunun farkındaydı. Işte en zıyade bu yüzdendir zamandan beri Eski Partide oste- TİŞSİZ. a çok, faydalı bir çalışma hıssedılıyordu Hedef, seçim sandığı idi. C.H.P. eski seçımlerden çok ders almıştı, önümüzdeki seçimlere şim- diden ve ciddi şekilde hazırlanmak lâzımdı. Evvelâ sandık teşkilâtı ku- rulmalıydı. Eski Partı, Türkiyenin hemen her tarafındaki il başkanları- nı Ankarada toplantıya çağırdı. İki, üç başkan hariç, iştirak tamdı. T” Doğu illerinden. azan ünlerce ta- ban teperek Ankara a gelenler oldu. Tabii bu "ha atiyet delılı"nı gereği gıbı kıymetlen ireme arti Merkezinde "adam sivriltmeme" has- talığının hakim olduğu açıktı. C.H.P., teşkilâtına dönmüştü. Ni- 7