K A D I N Din Hakkında Yirminci asrın mesleği çık kumral saçlı, zel ve zarif bir genç kız enbo- ga Hava Alanınd akı güneşli bır odaya gırerken neş'e ile mavi gözlü gü- "— nbulda kar yağıyor" dedi. Yanakları pembe pembe olmuştu, - lerinde Türk hostesle- Hava Yolları rinin mavi üniforması vardı. Bürosunda, aylık servis listesini bir kere daha gözden geçıren Başhostes Muzaffer Yay, onun sesini duyun başını kaldırdı ve: 'Hoş geldın, Şer— min!" i Şermin Merıç iki gun evvel Istan— bula uçmuş, Ankar: dönmüş v aynı günde tekrar Istanbula gıderek orada geceyi geçirmiş, tarak merkeze dönmüştü. Ba: kepi ve omuzundaki askılı spor çan- tayı çıkardı, istirahat odasına çekile- rek bir şezlonga uzandı. Hemen he- men aynı anda mavi üniformalı bir başka genç kız, istirahat odasından çıktı. Gülgez Tuğal sarışın ve in idi. Birkaç dakika sonra İzmire uça- cak, İzmirden İstanbula gç cekti. Başhostes ona son talimatı verirken, dikkatla dinliyordu. Kapıya doğru yürüdü, döndü, arkadaşına elıyle se- lâm verdi. . Ar k daşı Mü r Er- doğdu, Türk Hava Yollarının en es- ki hosteslerındend Esmer, zarif ve boştu. O g nobetteydı Herhangi bir sebeb yuzunden bir arkadaşı va- Zıfeye gıdemıyecek olurs. eri- ne ktı.. Karşıki odalarda telsız— ler faalıyette idiler ve çok uzaklardan T.H.Y. Hostesleri Gökyüzünün — kanatsız melekleri 24 yle gorunuyor ki, memleketı- zife n larına düşecektir. li, açık fikirli, idealist ve bilhassa r di adamlarına pek çok ıh— tiyaeımız olacaktır. n bu sahip bulunan dın adamları ma, yalnız Türkiyeye değil, müs- a buyuk hizmeti doku- nacağı muhakkaktı B undan bir müddet evvel tanın mış bir Amerik me sın- da, müslümanlan hıritiyanlığa ka- zanmak bahsinde bir yazı çıktı. Bu yazıyı tebessüm etmeden oku- mak imkânsızdı. Bu, pek tabıı acı bir tebessümdü. Dün manlığı hakik? cephesı İle pek yanlış, pek fena v nıyordu. Yabancı a mek tevekkülünü tembelliğe kadar götüren ve bilhassa koyu bir taas- subun karanlıgı ıgınde bocalayan lıır kımsey Evet müslümanlığın bu yanlış tarıf'ını yapan yalnız y: aban cılar mıydı? ugü değil müslü- ğın Imış lduğu uzak yakın köy, kasaba ve atta yetlerine uzanacak olursak, bırçok hocaların vaızlarında daha ne kat- merli hatalara duştuklerıne şahit miislümanlık yalnız yabancılar tarafından değil, bizzat mumınlerı taraf ndan da çok za- yanlış ve ekseriya eksik 0- larak tanınmış bir dindir. Dinimiz hakikt bir demokrasi esası üzerine kurulmuştur Hakiki — müslüma; için ahlâk ve fazilet yola, Allaha giden yegâne yoldur ve Peygam- ber efendimizin de, — defalarca ıfade ettiği gıbı ya lnızca badet, mbele ru hu temiz olmayanı cektir. prensipleri kad de hâkimdir. ve realite İslamın felsefesı de- En emniyetli yol: Havayolu Muzaffer Yay onundekı defterı ka- padı ve:-"Uçmak c ve haki- katen zevklı birşeydir" andı. Ko Anka adakı uçak kazasında şelıı l- muştu. Fakat Muzaffer Yay, gene de her fırsatta uçmakta büyük z duyardı ve pilot olmak gayesini bes- leyen oğlunu da kat'iyyen bu arzu- Jale CANDAN rin ve huzur vericidir. Ancak şu rasını da itiraf etmek lazırndır kı devir ve bilhassa içinde bulundu- ğu ıçtımaı bünye dolayısıyla İslâm dini dünya işlerine fazlaca ka ir din olmuştur. İşte bugün ortaya çıkan zayıf tarafı da budur. H şartları değişmiştir. Buğun mese- ıras meselelerını veya kadının hukuki - zi z 4 eni Kanunumuz dinimizdeki bu açık kapıyı kapamıştır. din adamlarımız, bu kanunların mâna ve ruhunu, bir refor! linde — dinimize k mamışlardı Nedense "reform" kelimesi din a - damlarımızı fena halde ürkütmek- tedir. Halbuki bu, cemıyetımız için olduğu kadar din için de el- ir. Aksi takdırde münevver, zamana uygun, tatbik edilir bir din anlayışına kavuşa cak bugün- kü boşluklar doldurulamıyacak ve okur yazar olmıyan bir büyük kit- leye gelince, bunlar koyu bir taas- bun esiri ak i tismar edilmeğe hâzır bekliyeceklerdir Böyle reformu a i o- toritelerin yapabileceğini kabul et- mek lâzımdır. İşte bunun ıçın de idealist, cesur, damlarına ihtiyaç adamları ki miislümanlığın zama- atbik edilemez ve dunya ışlerıne fazla müdahale e- den kısımlarını p bü- tun rulıu ve ölmez tarafı ile ön- inlerine, sonra da dünya- ya tanıtabılsınler sundan vazgeçirmek ıstememıştı, ka- za bir alınyazısıydı havada ka- radakinden nıuhakkak kı daha az teh- like vardı. Zaten bütün hostesler aynı tikırdeydıler Munevve Erdoğdu, bir- kaç gün evvel bindiği bir otobuste az mı heyecan geçirmişti. Halbuki uçak- ta evinde gibi rahat ve endişesizdi. Kimler hostes olabilir H::ısteslık bizde hakikaten yeni bir eslekti. Teşebbüs, 1953 senesinde AKİS, 9 ŞUBAT 1957