ÜNİVERSİTE Muhtariyet Fırtınadan sonra eçen haftanın başında, üniversi- teler sömestr tatiline başladıkla- rısırada da, Turhan Feyzioğlu hadıse— si yü üzünden kopan nadan so savrulan tehditlerin üniversite çevre lerinde yarattığı huzursuzluk henüz ortadan silinmiş Prof. Turhan Feyzioğlunun Ba- kanlık emrine alınması ve istifası halk efkârının alâkasını, — Üniversite Muhtariyeti mevzuu üzerine çekmiş- ti. Bu hâdıse i başka asistan ve do- çentlerin ıstıfalarımn takıp etmesi ve clisteki münakaşalar bu alâkayı büsbütün körükledi. Sıyası iktidarı e- linde tutan makamların ve organla- rın, üniversite mensuplarının ilmi ve objeklıf ölçülerin sınırını aşarak günlük politikaya girip girmedikleri- ni tesbite kalkışmaları elbette tasvip öremezdi. Bilhassa henüz tahkik i fîıllerden gençleri beyanlarda mlarının başına yıldırımlar yağdırılması yulan üzüntüyü daha da arttırdı. Ta- kip edilen usullerin akademik hürri- yetler bahsinde Batının ne kadar raştırmalara ne deri bıraktığını _agıkça ortaya bi başka husus da, Üniversite Muhtariyeti bahsinde, bu muhtariyetin bizzat davacısı ol— ması gereken üniversite mensupları- nın birbirinden çok farklı davranış- lara sahip bulundukları keyfiyetiydi. “Şerbetçi olmayınız" AKİS, 9 ŞUBAT 1957 Bu, istikbal için ümit verici bir man- zara olarak abul edilemezdi. Fikir hürriyeti uğruna, mücadele meydanı- na atılan idealist gençlerin yanı başın- da, iktidarda bulunanlarla mama endişesiyle hareket eden vı man müesseseyi kurtaralım diyerek "kendilerini fe a ersite mensupları görülmüyor değildi ükümetin müdahale ve baskısıyla, manasını tamanüyle rılmaya değer mak cidden sordu. Diger taraftan bu "müesseseyi kurtarma" gayretlerın— den en büyük zarar görenin bizzat mı essese - olduğu da hiç bir aklı selim sa— hibinin gözünden kaçmamıştı Meselâ Fuzuli gününde " kınmanın mesu neticelerinden söz açmak, bir fakül- tenin tertip ettiği konferans serisi programında gitmesi muhte- mel konferansları öne almak, İ ktidara şirin gorunme bahsınde çok faydalı olabilirdi ama, üÜessesenin kurtarılması" 1ç1n b rın — fuzuli gayretler olduğu da muhakkaktı akların verilmeyip ancak alındığ hakıkatı bir an için gözden uzak tu— tulsa bile, "müesseseyi kurtarma" şampiyonlarının faydalı gördükleri yollara sapmanın Üniversite haysiye- ti ve ilim adamı vasıflarıyla kabili telif bulunmadığı ortadaydı. İstanbul Üniversitesi Tıb Fakülte- si Dekanı Prof. uhiddin Erel, Muhtariyet bahsınde şunları söyliye- bilmişti: "Bakanlığın — Üniversitelere muhtehf müdahalelerini hoş anlaşılmasın. Fakat çok defa kabahatlar bızımdır. Bir üniversite mensubu şunu — söyliyebilirim ki, bu. une k dar üniversitelerin a- raştırma ve neşriyatına mâni oluş- mamıştır. Profesorler günlük gazete- lerden ziyade, şikâyet ve tenkitlerini mesleki neşir organlarıyla yaparlar- sa, 1lgılıler ,gör hasıl olmuş olur Bu zıhniyete göre, Üni- versıte mensuplarının araştırma ve neşriyatlarına unmadığına şükredip oturmalarından baş re yoktu. Sayın Ord. Prof., eğer şa- ka etmiyorlar idiyse, Unıversıte men- supları tenkit ve şikâyetlerini -me- dihlerini değil - , günlük gazetelerle halk efkârına — duyuracakları yerde, suretle İktidarlar ile Üniversiteler gül gibi geçinip gideceklerdi. Kurtarıl- Ması için uğraşılıp didinilen Üniver- ariyeti muessesesı ha kıka lara ve diğerlerine cidden yazık, hem de çok yazık olmuştu. Bereket Üni- versite mensupları arasın Prof. Muhiddin Erel gıbı of., Sıddık Sami te muhtariyeti hakkın- daki düşüncelerini açıklıyor ve Üni- versite Muhtariyetinin, — "müesseseyi Ord. Prof. S. Sami Onar "Her şeyin üstünde hukuk" kurtarma" şampiyonlarının düşünce- lerinin aksine, uğrunda — mücadeleye değer bir mevzu olduğunu ortaya ko- yuyordu. Başka örnekler rtakım üniversite — mensupları Unıversıte Muhtariyetine indiril- miş bir darbe olarak telakkı ettikle- ri hükümet müdahalesi üzerine isti- falarını verirken, diğer bazı üniver- $ite mensupları da bütün — kuvvetle- riyle "müesseseyi kurtarma"ya çalı- şarak İktidara şirin görünmeye gay- ret ederken bazı hocalar da kürsüle- rinde sanki hiçbir şey olmamış gibi ir çekinme, si i eskisi gibi göstermeden derslerine siye ediyorlardı. İstanbul Hukuk Fakültesi İ k esörü ıp "na- ler Verere talebelere anlaşılır bir şekilde izah etmek"” suretıyle talebelerın alakasını çekiyor erslerini başka an olanlar bile zevkle takıp edıyorlardı. Ragıp Sarıcanın günlük hayattan örnekler vererek talebelerine izah et- tiği — derslerden — birinin — mevzuu "Münhal bakanlıkların — vekâletle i- daresi"ydi. — Meselenin ü duğu su götürmez bir hakikatti. Ragıp Sarıcanın misallerle izah et- tiği dersten sonra münhal bakan- lıkların vekâletle idaresinin Ana- yasaya aykırı olduğunu — anlamayan tek talebe yoktu. Prof. Sarıca Ana yas Ş maddesinden bahis vekâletle idare edilebileceğini söy- lemişti: "Ya bakan mezun olacak, 11