ti Ataman, o da sözcüsü bulunduğu komisyon adına kürsüye çıktı. C.H.P. nin sesi Sırrı Atalay (Kars) ifade etti ki tam senelik C.H iktidarı boyunca ecnebi mısafırlerı ağırlamak için sarfedilen para topu topu 3 milyon 521 bin liradır. Buna mukabil D.P. iktidarı sadece 1966 yı- lında, eğer istenilen münakale kabul edilirse 3 milyon 500 bin lirayı aynı maksadla sarfetmiş olacaktır. İktidar sıralarından "O zaman kimse gelmi- yordu" sesleri yükseldi, Kimse gel- miyor muydu? Ya İngiltere Kralı? Ya Yugoslavya Kralı? Ya Romanya Kralı? Ya İran Şanı? Ya Afgan Sa- hi? Ya Urdün Meliki? Ya Irak Kra- l1? Ya sayısız hükümet başkanları? Bunların hepsi, hepsi için 3 milyon 521 bm lıra 27 sene sarfında sarfe- Sebati Ataman Milyonları çık..." dilmişti. Şimdi, bu parayı bir senede harcıyabiliyorduk. Hür. P. nin sesi Ekrem Alican da- ha da “alâka uyandırıcı bir nisbeti gözlerin önüne serdi. 1950 bütçesinde -C.H.P. iktidarı tarafından hazırlan- mıştır- bu fasla ayrılan meblağ 100 bin liraydı. Şimdi ise 3 milyon 500 bin lira!. Dinamik D.P. demek ki bu faslı tam yüzde 3500 - geliştirmişti. Yüzde 3500 gelişme, ihtima bir sahada gerçekleşmemişti. Buna rağmen D.P. grubunun hararetli aza- larından hiç biri bu mukayeseyi al- kışlamadı. e Hür. P. bitenleri. anlatmışlardı ben kürsüye gelen C.M. Ahmed Bilgin bunların — sebeplerini ortaya koydu. Ecnebi misafirleri a- ğırlama masrafları neden bu kadar kabarmıştı? Ahmed Bilgin iddia etti AKİS, 8 ARALIK 1956 sözcüleri olup Onları taki- P. hnin sesi ki bir ecnebi misafire tam iki yüz küsur bin liralık hediye, verilmiştir. Buna mukabil o ecnebi misafirin de devlet erkânımıza hediye verdiği mu- hakkaktır. Ne var ki verilen hediye devlet bütçesinden ödenmekte, alınan hediye şahsi mal addedilmektedir. Müzakereler sırasında — öğrenildi ki evvelce hediyeler için bir kayıt ko- nulmuştur: "Hatıra kabilinden hedi- '! Fakat sonradan "hatıra kabi- linden" kelimeleri kaldırılmıştır. Bundan başka bir — mesele daha vardı: Meclisçe kabul edilmesi simdi istenilen münakaleyle temin edilecek para zaten harcanmıştı. Meclis kabul etmezse ne olacaktı? İsta, "Sebati bey ödesin" seslerı munakaşaların o kısmında yükse Muhalefete gore yabancı devlet re- islerinin ağırlanması, elbet t safirperverliğinin — icabı idi. kaçılmadığı müddetçe, kimsenin bu- na diyeceği olamazdı. Muhalefet ha- tıplerının üzerinde durmak istedikle- ri bir nokta-israftan başka - masraf- ların kanuna göre yapılması gerekti- ği idi. Tabancı devlet reisleri ziyaret- lerini tamamlamışlar ve memleketle- rine dönmüşlerdi. Hediyelerini de, tabiatile beraber götürmüşlerdi. Hü- kümet, aradan aylar geçtikten son- ra, misafirleri ağırlamak ve hediye vermek üzere Meclisten mezuniyet ve tahsisat istiyordu. Bütçede tahsisat olmaksızın, masraflar nasıl görülmüş tü? Hukumet istim arkadan gelsin diyerek, evvela masraf yapmak ve sonra bu masrafı meclise tescil ettir- mek yolunu tutabilir miydi? Geçen asırlarda, buna benzer mü- nakaşalar, Avrupa parlamentoların— da da cereyan etmişti. "Mezuniyet almadan masraf yapmak" selâhiyeti, daima otoriter rejim kurmak istiyen hükümetlerle milli hâkimiyeti temsil eden parlamentolar arasında çetin münakaşalara yol açmıştı. Avrupada, değil milyonlar, çok — ehemmiyetsiz meblâğlar için dahi, — salâhiyetsiz masraf yapan — kabineler — mesuliyet altına sokulmuş ve nazırlar mahke- melere sevkedilmişti. Bütçe encümeni sözcüsü Sebati A- taman, hükümet icraatını müdafaa etmek üzere söz aldı. Verdiği izahat, muhalefeti bir sürpriz karşısında bıraktı. Muhalefet sözcüleri, salâhi- yetsiz masraf yapılmasmı tenkıd edi- yorlardı. Fakat ükümeti müdafaa edeyim derken, Sebati Ataman, mev- zuun bılınmeyen diğer bir cephesını de bilmecburiye aydınlattı. Meğer hükümet yalnız bütçede kayıdlı ol— mayan bir masraf yapmakla kalma- mış. Ayni zamanda, bu milyonları harcamak için bankalardan borç al- mış. Diğer bir ifade ile, alinde salâ- hiyet olmadığı halde hükümet bir de istikraz aktedm İtalyadan Iskandınavyaya kadar, her hangi bir parlamentoda, — mezu niyetsiz masraf ve selâhiyetsiz ıstık— raz yapan hükümet hakkında derhal tahkikat açılması beklenebilir- di. Fakat Türkiye Büyük Millet Mec- lisi, hadise karşısında, tam bir soğuk YURTTA OLUP BİTENLER kanlılık gösterdi. Muhalefet sözcüle- ri beyhude yere bir tahkikat istemek külfetine katlanmadılar. Sadece Ek- rem Alıcan hükümete ve Bütçe Ko- misyonu sözcüsüne kanunu hatırlat- makla iktifa etti. Kanuna göre, hükü- met ancak Meclisten aldığı selâhiyet- le borçlanabilirdi. Ve yine, bütçede tahsisat mevcut değilse, masraf yap- mağa da kanunen imkân olamazdı. Fakat Sebati Ataman'ın verdiği iza- hat, kanunun menettiği bir muame- lenin yapılmış olduğunu' sarahatle gösteriyordu. Onlarda... L ondra 29 (R.) — İngiliz ga- zetelerinden liberal News Chronicle'in verdiği bir habere göre, Başbakan Eden'in yol masrafları hâdise yaratmıştır. Gazete şu sualın sorulduğunu da bildir thony Eden'in 750 ster lınlık yol masrafı faturasını kim ödiyecek?" Bu parayı İn- giliz denizaşırı hava yolları is- temektedir. Çünkü bu havayol- ları, Anthony Eden ile eşi için husust bir uçak tahsis etmiş ve bunlar bu uçakla Jamaika ada- sına, “güneşli bir tatil" geçir- meğe gitmişlerdir İngiliz Başbakanının neden normal uçak seferlerinden isti- fade ederek Jamaika'ya gitme- miş olduğu da soruluyor. News Chronicle gazetesi bu hu- susta şu tafsilâtı vermektedir: "Eden, perşembe veya pazar- tesi günü Londradan kalkıp Ja- maika'ya giden normal uçağa binseydi, bilinci sınıf bileti için 180 sterlin ödiyecekti ve böyle likle 570 sterlin tasarruf edilmiş olacaktı. Başbakanlık ikamet- gâhına başvurduk ve den'in neden perşembe günü gitmedi- gını sorduk. Cevab verdiler: O gün Bayan Edenin bir randevu- su vardı, gidemezdi! Peki pa- neden gitmedi, dedik. una da cevaben: Biz bir şey bilmiyoruz, dediler Başbakanın bu faturasını ki- min Ödiyeceği savakla sorul- maktadır. Ekrem Alican'ın tenkidine karşı, ek- seriyet sıralarından itiraz sesleri yük- selmedi. Hükümet ve encümen de ce- vap vermediler. Çünkü cevap vere- cek ve münakaşa açacak olsalar, ka- nun hükümlerinin karşılarına dikile- ceğini biliyorlardı. Yalnız teklif reye konulamadı, zira ekseriyet yoktu. ma mesele çarşamba günü kabul e- dildi. Böylece bir yıl içinde misafir ağırlamak için D.P. C.H.P. iktidarının 27 yılda sarfettiği parayı harcamış oluyordu. Tabii, Meclis D.P. ekseriyetinin tasvibi ile.. l1