DÜNYADA OLUP BİTENLER. sinde "Mısır'ın bu kararı milletlera- rası itimada indirilen ağır bir darbe dir" derken Londra'daki Amerikan temsilciliyi Fransız ve İngilizlere a- detâ akıntıya kürek çektiriyorlardı. ingilizler ve — Fransızlar çok sert mukabil tedbirler ittihazını ve kana- lın seyrüsefer — serbestisini teminat altına almak maksadıyla Rusya'nın da temsil edileceği milletlerarası bir idare heyetinin teşkilini hedef tutan bir plân teklif etmişlerdi. — Amerika u plânı umulduğu kadar hararetle karşılamamıştı. Bununla beraber di- ğer iki devletin temsilcilerinin ısrar- larıyla Nasır'ın kanala el koyması- na mukabele olarak hazırlanan bu plân gündeme alınmıştı. İngiltere- nin, Mısır'a müşterek bir nota veri- lerek kanaldan geçecek olan gemi- lerin hareketine mâni olunduğu tak- dirde kuvvet kullanacaklarının bildi- rilmesi teklifi henüz karara bağlan- Bununla beraber, alınacak dildiği gibi "Büyük bir milletlerarası deniz yolu olan Süveyş kanalının kontrolunu, son hâdiselerin göster- diği gibi, sadece milliyetçi gayelere alet edecek bir tek memleketin eline bırakacak bir hal çaresini katiyen kabul etmiyecekti". Yeni bir kanal mı? Nasır Süveyşten sade peşın para Ö- eyen gemilerin geçmesine mü- saade edip bir taraftan da kanalı ka- pama tehdidini Demoklesin kılıcı gi- bi tepede tutarken, bazı çevreler Süveyşi gözden çıkararak yeni ted- birler arıyorlardı. Meselâ gemilerin şimdilik Umit Burnundan dolaşması- nı teklif edenler çıkıyordu. — Lordlar Kamarasındaki bir toplantıda da İn- gilterenin eski Harbiye Bakanı Lord Hore Belisha, Akabe körfezi ile Ak- deniz arasında İsrail topraklarından geçen yeni bir kanal açılması fikrini ortaya attı. İngilterenin iktisadi çev- relerinde çok müspet akisler bulan bu teklife cevap veren Devlet Baka- nı Lord Reading, hükümetin elbette bu çareyi de go zden geçireceğini, fa- kat şimdi çok daha âcil tedbirler ü- zerinde durmak mecburiyetinde bu- lunduklarını, uzun vadeli tedbırlerın led ilerde ele alınacagını söyle Japonya Sulh peşinde Geçen hafta Japon Dış İşleri Ba- a Shigemitsu Kremlinli ida- recilerle müzakerelerde bulunmak i- çin Moskovaya gitti. Kremlinin ka- pısının ziyaretçiler tarafından aşın- dırıldığı şu günlerde bu ziyareti di- ğerlerinden ayıran ve alâka çekici hale getiren husus, Japonyanın ha- len Rusya ile harp halinde bulun- mMasıydı. Hatırlanacağı gibi Hiroşima'da a- tom bombasının patlamasından son- ra müttefiklerin kayıtsız şartsız tes- lim teklifini kabule mecbur kalan 14 Hato Yama Zor, oyunu bozdu Japonya, silâhı elden atmış, işgal e- dilmiş ve böylece İkinci Cihan Har- binin kanlı safhası sona ermişti. Fa- kat o zamandan bu yana Japonya ile Rusya arasında barış temin e- dilmek şöyle dursun, iki memleketin temsilcilerinin bir araya gelerek gö- rüşmeleri bile mümkün — olmamıştı. Nihayet geçen senenin — başlarında Rusyanın teşebbüsü ile iki memleket arasında münasebet tesisi, — mevcut pürüzlerin giderilmesi için bir mü- zakere fikri kuvvet bulmaya başla- mıştı. Japon idarecileri müzakerele- re girişme teklifini müsait karşıla— makla beraber, görüşmelerin - Mos kovada yapılması teklifini şıddetle reddetmişlerdir. Bunun üzerine kon- feransın bitaraf bir memlekette akti hususunda mutabakata — varılmıştı. Bu suretle Londrada başlıyan Rus- Japon görüşmeleriyle iki —memleket arasında diplomatik temas fiilen ta- hakkuk etmişti. Fakat Londra gö- rüşmeleri Büyükelçiler kademesinde yapıldığı cihetle istişari olmaktan i- leri bir kıymet taşımıyordu ve bu görüşmelerin meyva vermesi cidden zordu. Bununla beraber bu karşılıklı iyi niyet havası içinde iki memleket arasında bir balıkçılık anlaşmasının imzası mümkün olmuştu. Fakat bu anlaşmanın kâğıt üzerinden — tatbik sahasına geçmesi de sulh anlaşması- nın imzasına bağlıydı. San Francis- co'da Rusyadan başka bütün devlet- lerle sulh anlaşmasına varan Japon- yanın bu kuvvetli komşusuyla ve o- nun tesiri altında bulunan Kızıl Çin- le normal diplomatik münasebetle- rini kuramamış olması iç siyaset ba- kımından da halli süratle — gereken bir mesele mahiyetini almıştı. Nite- kim bugün iktidarda bulunan Muha- fazakâr Parti bu merhaleyi — Rusya ve Kızıl Çinle normal münasebetle- rin kurulması vaadında — bulunarak geçebilmişti. Efkârı umumiye hükü- metten bu vaadin- tahakkuk ettirilme- sini bekliyor. Nitekim bu sene ya- pılan ara seçimlerinde - Sosyalistlerin Muhafazakârlar aleyhine kuvvetlen- meleri hükümete bir ihtar yet . Rusya ile müzakere meselesini ciddiyetle ele almaya mecbur kaldı. Başbakan bu kararını tatbik mev- kiine koymağa girişirken .'kuvvetli bir muhalefetle karşılaştı. Muhalefet bizzat kabineden geliyordu ve Rusya ile müzakerelere girişmenin aleyhin- de bulunanların şampiyonluğunu ha- len Moskovada bulunan Dış İşleri Bakanı Shigemitsu yapıyordu. Koyu bir Amerika taraftarı olarak tanınan Dış İşleri Bakanına göre Sovyet Rus- ya ve dolayısıyla Kızıl Çinle müza- kerelere gırışmek Japonyanın hakiki Os ikayı — gücendirmekten başka hiç bır netice veremezdi. Fa- kat Başbakan Hato Yama iç politi- ka hâdiselerinin hükümeti ve parti- sini tehdit eden gidişinden endışeye düşmüştü ve bu sebeple de kabin arkadaşlarını ikna için bütün guçuy— le uğraşmıştı. Nihayet geçen âyın ortalarında Moskovaya giderek Sov- yet Rusyanın idarecileriyle müzake- relere girişmek kararına varıldı. İşin hoş tarafı Moskovaya gidecek heye- tin başkanlığına bu meselenin hara- retti muhalifi Dış İşleri Bakanı Shi- emitsu'nun tayin edilmesiydi. Japon Dış İşleri Bakanının Moskova müza- kerelerinde nasıl bir hareket tarzı ta- kip edeceği şimdilik belli değildir a- ma, Sovyet Rusya ile yapılacak sul- hun ehemmiyetini her şeyin üstünde tutacağı muhakkaktır. Bu — yüzden Japonların Moskovada öne atacakları Kuril adalarının Japonyaya iadesi mevzuunda fazla ısrar göstermeleri beklenemez. Esasen Japon temsilci- leri San Francisco- konferansında Rusyanın gıyabında Kuril adaları ü- lerindeki haklarından feragat etmiş bulunmaktadır. Fakat Japon efkârı umumiyesinde bu adaların kendileri- ne iade edileceğine dair bir kanaat gün geçtikçe kuvvet kazanmaktadır. Shigemitsu'nun bu kanaati boşa çı- karması ve Moskovadan — dâhildeki prestijini tamamiyle kaybetmiş ola- rak dönmesi kuvvetli bir ihtimal o- larak görülmektedir. AKİS, 4 AĞUSTOS 1956