görüşmelere dair bir tebliğ neşredıl- memekle beraber, — mesele enlik konseyine getirilmek ıstendıgı tak- dirde Rusya'nın vetosunıı kullana- cağı Hakkında ır Cumhurbaşka- nına teminat verıldıgı haber alınmış- Fransız Dış İşleri Bakanı Pineau Parıste gazetecilere "Hükümetimiz Nâsır'ın bu tek taraflı ve keyfi ha- reketını hiç bir suretle kabul etme- meğe karar vermiştir; Albay Nası- rın çok müşkül bir durumda bulun- duğu ve çıkmaza gırdıgı anlaşılmış- tır" derken Başbakan Guy M de bütün yıldırımlarını bu "ace İ diktatör" üzerine yağdırıp onu flıt— lerle mukayese ederken Mısır Cum- hurbaşkanı büyük bir soğukkanlılık- HUKUKİ ortaya çıktı. Bu meselelerin halli için İstanbulda bir konferans top- landı. İngiltere isyana karsı askert? harekâtının ağırlık noktasını kanal bölgesine teksif etmişti. Bu da mil- letlerarası bir kontrolün lüzumunu açıkça gösteriyordu. 29 Ekim 1888 tarihinde, Osmanlı Imparat rluğu, Almanya, Fran- sa, İngiltere, Hollanda, İtalya, İs- panya ve Avust rya-Macarıstan a- rasında daha önce İngiltere ve Fransa tarafından hazırlanan pro- je 17 maddelik bir anlaşma — sek- lini alarak İstanbulda imzalandı. İstanbul makalevesi Süveyş ka- nalıma bütün Devletlere (mukave- leye taraf olmayanlar da dahil ol- mak üzere) sulh zamanında olduğu gibi harp zamanında da açık olaca- ğını bildiriyordu. Kanal hiç bir za- man abluka altına — alınmayacak, keza kanalda ve giriş çıkış liman- larında hiç bir askeri harekâta gi- rişilemlyecekti. Harp muharip Devletler manlarda durup cephane, harp le- vazımatı ve asker alamayacaktı. Hiç bir harp gemisinin kanal için- de ve limanlarda kalmamasının is- tisnası, muharip olmayan Devlet harp gemılerının ancak tayin edıl— miş bir müddet Süveyş v Port-Sait lımanlarında kalabılmele- riydi. Fakat, kanalın bu herkese açık bulundurulacağı kaidesine ve bita- raflığına daima riayet edilmemiş- y tir. 1898 panya-Amerika harbi esnasında İspanyol gemilerine ka- naldan geçmek müsaadesi verilme- miş, Birinci Dünya Harbinde ise kanal bölgesi İngiltere tarafından tahkim edilmiştir. Keza İkinci Dün- ya Harbinde de kanal, aynı şeklide müdafaa olunmuştur. 1938 yılında İtalyan-Habeş harbi esnasında Milletler Cemiyeti, misa- 6 ncı maddesine dayanarak kalyaya karşı iktisadi tedbirler al- mayı kararlaştırdı. Bu karara göre AKİS, 4 AĞUSTOS 1956 la - Fransız Başbakanının mukayese- sini haklı çıkarmak istercesine - Ba- tılları tehdit etmeye devam ediyor- ı son kararla kincini İ 'yıce du. Aldığ bilenmiş hisseden "acemi diktatör" bu defa da Kanalı seyrüsefere ma tehdidini savuruyordu. Cumhurbaşkanı Kahire'de bir Konuşmada meydan o vam ederek diyordu ki: söylüyoruz Londra toplantısı Nasır bu tehditleri savururken İn- giltere, Fransa ve Amerika, Lon- HİKAYESİ Dr. İlhan FAİK Suveyş kanalını da İtalyan gemile- rine karşı kapatacak icap edecekti. 1888 tarihli İstanbul — mukavelesi her ne suretle olursa olsun geçit hakkının tahdidini gayrı meşru ad- dediyordu. Fakat mılletlerarası bir teşkilâtın kararlarının umum anlaşmadan üstün sayılması etmez mıy Ancal 1936 da kanal İtalyaya kapatılmadı ve İtalyan harp gemi- leri kanaldan istifadeye devam et- tiler ıcap analın kimin tarafından müda- faa edılecegı meselesı, İngiltere ile Mısırın siyasi — münasebetleri de göz önüne alınırsa, gittikçe da- ha önem kazanmaktaydı. 1888 yı- lından bu yana Mısır siyasi vaziye- tini düzeltmiş, Osmanlı İmparator- uğundan — tamamiyle — ayrılmıştı. oğrafi durumu itibariyle de ka- nalı en iyi müdafaa edecek vazi- yette Mısır bulunmaktaydı. Fakat Mısırda İngiliz hâkimiyeti son za- manlara kadar devam etmiştir. 26 Ağustos 1936 tarihinde Mısırla İn- giltere yeni bir anlaşma imzalamış- ardı. Bu anlaşma hükümlerine gö- re İngiltere yirmi sene kanalın mü- dafaasını temin edecek, kanal böl- gesınde asker bulundurabilecek vi bu, herhangi bir işgal telâkki edı- lemiyecekti. 1936 anlaşması, ömrü- nün ortasında, Mısırın — kendisini batıl addetmesi ile ortadan kalktı ve İngiliz hükümeti 8 Mayıs 1946 da. Mısırda bulunan bütün askeri kuwetlerini geri çekmeye — karar verdi Böylece Mısır kanalın müdafaa- bakımından da istediğini — elde etmiş oldu. Fakat milletlerarası bir kontrolün İcra edilemeyişi, Süvey- şi, dolayısı ile Mısırı, ilk çıkacak ihtilâfın ağırlık noktası hâline ge- tirdi. Ve şimdi bütün kar- şısına böyle bir ihtilâf dıkılmış bu- lunuyor. v —- Mısn' yaptığı a de- "Batılıların müdahale ve tahrikleri kanalın ka- panmasına yol açabilir. Bu takdirde de kapanmanın bütün mesuliyeti on- lara raci olacaktır. Bunu biz alenen DÜNYADA OLUP BİTENLER dra'da Dış İsleri Bakanları kademe- sinde bir üçlü toplantıya başlamış bulunuyorlardı. Yalnız Peru'dan he- nüz dönen J. Foster Dulles, Londra- ya yetişemediğinden Amerika bu konferansta Dış İşleri Bakan yar- dımcılarından Robert Murphy tara- fından temsil ediliyordu. İngiltere- nin temsilcisi Selwyn Ll nınki d Chnstıan Pineau idi. Goruşmelere başlamazdan — önce basına beyanatta bulunan Amerikan temsilcisi Murphy, gazetecılerın Mı- sır'a karşı askeri harekele geçilip geçılmıyecegı sualine istişarelerin henüz bu safhaya ulaşacak kadar, gelişmediğini — söyleyerek ne reddi, ne de kabulü tazammun etmeyen ka- çamak bir cevap vermişti. Amerika- nın da İngiltere gibi Mısırlıların ala- caklarını bloke edip etmiyeceği sua- lini de cevaplandırmayan — Murphy, erika hükümetinin Assuan Bara- Selwyn Lloyd "Arslan, çöle dön!/” jinın finansmanına iştiraki reddetmiş olmaktan dolayı en ufak bir pişman- lik duymadığını kuvvetle ifade et- işti. Pineau ise Londra — konferansının Batılıların birlik olduğunu göster- mekten daha mühim bir mânası ola- mıyacağını söylemiş ve bu birlik el- de edilmediği takdirde durumun çok daha vahim olacağını kaydetmişti. Batılıların kozları ondra konferansında Fransa'nın şiddet tedbirlerine taraftar oldu- ğu anlaşıldı. İngiltere de Fransa'yı destekliyordu. Amerika'nın butun O0- lup bitenlere rağmen uyu- şukluk politikasından- sılkınıp yeni şartlara intibakta güçlük çektiği an- laşılıyordu. Amerika Dış İşleri Baka nı J. Foster Dulles Atlantiğin öte- 13