YURTTA OLUP BİTENLER laş bir yandan tüccarı dinlerken di- ğer taraftan resmi şahsiyetlerin de sözlerine kulak veriyor ve bir ha kati gittikçe daha iyi anlıyorlardı çekilen sıkıntı ne kadar yolduktan ve ekonomik politikadan geliyorsa, o kadar, da sistemsizlikten ve düzensiz- likten geliyordu. Doğrusu istenilirse içinde bulundukları kabinenin çalış- ma tarzı, hattâ kuruluş şekli kendile- rinin umumi ekonomik ve mali poli- tikada tam manasiyle serbest hare- ket edebilmelerine mani oluyordu. Karşılarına türlü müşkülât" çıkıyor- du. Ama İstanbuldaki tetkikleri hiç Olmazsa sistemsizliğin ve düzensizli- ğin önlenebileceği kanaatini Verdi. İşler nasıl bozulmuştu? Ekonomimizdeki sıhhatsizliğin ta- kip edilen ve asla realist olmayan polıtıkadan neşet ettiği aşikârdı. Fa- kat durum güçleştikçe radikal tedbir- ler alınacak yerde türlü çareler a- ranmış, bir takım selahiyetlerin şun- dan alınıp buna verilmesiyle müşkülâ- tın halline değil de geçiştirilmesine çalışılmıştı. Döviz komitesi hikayesi unun neticesiydi, sonradan bunu lâğvedip bakanların üstünde selahi- yeti haiz bulunması gereken komite- nin bir müsteşarın - Başbakanlık Müsteşarı - şahsına inhisar ettirilme- si gibi daha da garip vaziyet de ay- nı sebepten ileri geliyordu. Nihayet tahsis ile transferin ayrı muameleler- miş gibi telâkki edilmesi her şeyi ka- rıştırmakta baş rolü oynamıştı. İşte böylece düğümlenen meselelerin ev- velâ çözülmesi, müteakiben halledil- mesi gerekiyordu. Fahreddin Ulaşın "tahsis ile transfer ayrı ayrı yapılmı- yacaktır" sözünün Mecliste muhale- fet sıraları dahil, umumi bir alkış toplamasının sebebi buydu Bakanlıkta heyecan Fakat Bakan Fahreddin Ulaş İs- tanbulda tetkikler yaparken An- karada Bakanlıkta oldukça heyecan- li bir hava esiyordu. Hava şüpheyle doluydu, hiç kimse yarın başına ge- leceği bilmiyordu. Müsteşarla iki yüksek memurdan sonra bir evrak şe- fi ve bir de İç Ticaret Umum Müdür Muavini Meclis Tahkikat Komisyonu- nun talebi üzerine sorgusuz sualsiz Bakanlık emrine alınmıştı. Tahkikat Komisyonu İstanbulda çalışıyordu. Orada kendisine söylenenlere bakıp bazı memurları süratle iş başından u- zaklaştırması endişelerin esasım teş- kil ediyordu. Komisyon büyük salâhi- yetlere sahipti ve bunları kullanmak- tan çekinmiyordu. İşin bir başka endişe uyandırıcı tarafı bütün Bakanlık emrine alma- ların Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı- na inhisar etmesiydi. Tahkikat Ko- misyonu hakikaten en ziyade o ba- kanlığın muameleleri üzerinde duru- yordu. Bilhassa tahsis işleri ve bazı gızlı haberlerin duyurulması hususu İstanbulda dinlenen tüccarın en bü- yük şikayetini teşkil etmişti. Bakanın aleyhinde cereyan Fahrettin Ulaş Bakanlığını müste- şar vekili Mahmud Seydaya ema- net etmiş ve İstanbula öyle gitmişti. Mahmud Şeyda işi muvakkat bir vazi fe telâkki etmiş, fakat dört elle sarıl- ma ktanda geri kalmamıştı. Bakanlığa bazı "iş takipçilerinin girmesi sureti katıyede yasak edilmişti. Bir takım YAZISIZ Fahrettin Ulaş Tekerleğine demir dairelerde tedbirler alınmıştı. Bunlar muhtelif çevrelerde memnuniyetsiz- lik uyandırıyordu. Bu çevrelerin da- ha yüksek çevrelerde tanıdıkları bu- lunduğu ise biliniyordu. Bakanlıkta bir ıslahat hareketine girişilmesi dı- şardan olduğu kadar içerden de önle- me gayretlerine yol açmıştı. Ama Fahreddin Ulaş da, Mahmud Şeyda da şimdilik bu tedbirleri devam ettir- mek azmindeydiler. Ancak Maliye Bakanının ve Eko- nomi ve Ticaret Bakanının çalışma- ları hükümete yakın olup bundan ev- velki politikayı tesbit, arkadan tatbik etmiş olan bazı şahsıyetlerı de tedirgin ediyor ve bunlar nüfuslu zat- lar üzerinde tesir icrasına çalışıyor- lardı. Amerikalı mütehassıs Ran- dall'a rapor hazırlanması — sırasında gerek Maliye, gerek Ekonomı vs Ti- caret Bakanlıklarında karşılaşıldığı — şikâyetleri mişti. Bu gibi şikâyetlerin kimseler üzerindeki tesiri, lerin yakınlarınca hiç de bilinmez şey değildi. Hükümet programının okun- ması sırasında çıtlatılan, arkadan Nedim Ökmen tarafından Bütçe Ko- misyonu öÖnünde açıkça ifade edilen, müteakiben de Başbakan tarafından tasdik olunan "ıslahat" şimdilik ha- zırlık safhasındaysa ve tatbik oluna- mıyorsa, iyi yoldaki bu gibi gayret- lerin kendilerine tamamiyle müsait bir zemin bulamamaları bunun baş- lıca amili olmaktadır. Gayrı müsait zemin üzerinde ya- pılabilecek işler yapıldıktan sonra ze- müsait hale getirilmezse Fahreddin Ulaş ve Nedim Ökmenin ne yapacakları, tabii şimdilik tama- miyle meçhuldür. AKİS 24 MART1956