politikasının ne olabileceğini merak ediyor ve zaman - saman bu endişe- sini de ıiğa vuruyordu. İktidara geldiği gündenberi Kuzey Afrika me- seleleri ile uğraşan Mollet kabinesi- nin dış politika üzerindeki görüşle- rini bilmek, gerçekten, bu günlerde yeni bir sulh taarruzuna hazırlan- makta olan Sovyet — Rusya'ya karşı Batılıların takınacagı tutumu karar- laştırmak için çok gerekliydi. Şimdi- kadar yaptıkları konuş malarda, yenı Fransız idarecileri, Batı sai fla- rından ayrılmayacaklarım ve NATO ideallerine sadık olduklarını söyle- mekle iktifa etmişler, fırsat buldukça da Bağdat Paktına çatmaktan geri durmamışlardı. — Pineau'nun yaptığı konuşma bu bakım İngiltere'de taamla karşılanıyordu. Şimdiye ka- dar yapılanlardan daha farklı olan bu beyanat Fransız hükümetinin dış politika görüşlerinin bir ifadesi miy- di? Yoksa bir toplantıda Dışişleri Bakam tarafından enine-boyuna dü- şünülmeden sarfedilmiş bir takım sözler miydi? Bu — suallerin cevabı Bulganin ve Kruçef'in ndra'yı Zi- yaretlerinden önce aydınlanmalı, zi- hınlerdekı tereddütler giderilmeliydi. Pineau'nun demecinin hemen ertesin- de, İngiltere'nin — Paris Büyükelçisi ve 300 MİLYON DOLAR bunlara rağmen dostluk havası 1- çinde geçti. Balkan Paktı tahak- kuk etti Tito yalnız kaldığı sıkın- tılı bir devrede fazla madan ' Batıya yaklaşabilmiş, Yu- nanistan ve İtalya ile ihtilâflarını halletmiş, Rusya, Bulgaristan ve Macaristana karşı Batı desteğini Buna rağmen hareketlerinde gayet ihtiyatlı, gayet ölçülü TO ve Alman silahlanması konularında Batılıların görüşlerine hiç yanaş- mıyordu Hatta bır kaç vesileyle NATO'" ruhu ve işleyiş şeklini tasvip etmedıgını belırten demeçle verdi. İngilte e u- goslavyayı Batı savunma l)lokuna kazanmak istiyorlardı. Balkan pak- tı endirekt olarak Yugoslavyayı, NATO ya bağlamıştı. Fakat Tito'- nun daha ileri gitmeğe niyeti yok- tu. Buna rağmen Tito'nun Batı memleketlerinde prestiji gittikçe artmaktaydı. Tito'nun çok kuvvet- li bir diplomat ve harp sonunun bü- yük devlet şeflerinden biri olduğu muhakkaktır. İngilterede karşıla- nışı son yıllarda hiç bir hükümet başkanına yapılmamış şekilde çok genış ölçüde tezahürlere sebep - ol- muş, bütün Batı haftalarca kendinden bahsetmişti. Bütün bun- lar Dış politikamızı idare eden ye- ni zihniyet için manidar işaretler olmalıydı. Türk - Yugoslav müna- sebetleri bundan sonra oldukça ga- rip safhalar arzetti. Neticede haylı duşundurucu bir duruma sürüklen dik * Hükümet başkanı ile Dış İşleri Bakanımızın geçen yaz Yugos- lavyayı ziyaretinden sonra Türk - Yugoslav münasebetleri bir kriz devresinden geçti. Fatin — Rüştü, Bandung'tan dönüyordu. Konfe- ransta İrak Ingılterenın tezini, Fi- lipin ve Türkiye — ise erikanın görüşlerini — savunmuşlardı. Fatin Ruştunun, mahut 800 milyon dola- rın peşil erikaya giderken Menderesle beraber Belgrada uğra- ması tercih edildi. Eğer Bandung'- AKİS, 24 MART1956 taki gayretlerimize, Belgradda ye- ni bir hamle ilave edebilirsek kre- diyi bu defa koparabileceğimiz zan- nediliyordu. Son yıllarda dış ve i ik- tisadi politikamıza bu derece "şark- h", bu derece iptidai görüşler hâ- lam olmuştur. — Batı mahfilleri ve Yugoslav hasmı — Belgrad ziyareti hakkında manidar tamamlayıcı ma lumatı vermiştir. Ancak Türk umu- mi efkârı bunlardan hiç bir zaman haberdar edilmemiştir. Görüşmele- rin bir fiyasko ile neticelenmesin DÜNYADA OLUP BİTENLER Sir Gladwyn Jebb, Başbakan Mollet'- yi ziyaret ederek, Eden'in milletler- arası durumu beraberce gözden ge- çirmek üzere Fransız Başbakanını Londra ya davet ettiğini — bildirmiş- Mollet Londra'da Eden'in — bu teklifini memnunlukla karşıladığım söyleyen Mollet, -ge- en haftanın — başlarında Londra'ya giderek İngiliz Devlet adamları İle görüşmeler yapmış — bulunuyor. Bu görüşmeler sonunda — yayınlanan ni- haı tebliğden anlaşıldığına göre, İn- giliz Devlet adamları, Fransız Baş- bakanından M. Pineau'nun sözlerinin Aydemir BALKAN rini tekrarlıyorlardı. Bir hafta son- ra verdiği demeçte — Tito "Balkan Paktının askeri rolünün bitmiş ol- duğunu, — beynelmilel işbirliği için gayretlerin başka — sahalara teksif edileceğini" bildirdi. Basınımız gök- lere çıkardığı Tito'ya yeniden hü- cuma başladı. Fakat iş, işten geç- miş, dış politikamıza yeni bir fi- yasko ilave edilmişti. den sonra da herşey hasır altı edil- Waslî;ı:îtlona buvglîııııevzrgls-lılrlı,ı Ylı)lğğlîz; mek yoluna gidilmiştir r manevra ile "kapamak" istedi. Dış politikamızdan bınncı dere- cede sorumlu temsilcilerimiz Belg- radda Tito'ya NATO'ya girmesi İ- çin yeniden teklifler yapmışlardır. Bu tekliflere bir ültimatom havası vermeyi de ihmal — etmemişlerdir. Hele Washington'daki dolarların hayali bu teklifleri ısrarlı kılmıştır nderesin — ve Zorlunun Tito'ya "rest'lerinin kozu da kuvvetliydi. Red olunduğu takdirde Balkan pak- tından vazgeçileceğini ihsas ettir- Bugün artık, Tito'nun bu po- litikacılar karşısında o zaman nasıl bıyık altından güldüğü tahmın edi- lebilir. Menderesle Zorlunun uğur- lanmasından am 5 gün sonra Tito, Belgrad hava alanında Bulganin ve Kruşçev'i karşılıyordu!.. Yeni Sovyet - Yugoslav müna- sebetlerinin — temeli, anlaşmaların imzalanmaları bu devrede oldu. Tam manasıyla — gafil avlanan so- rumlu devlet adamlarımız Hariciye servislerimizin biçareliğine bir da- ha katlandılar. Ne bir sondaj, ne bir zemin yoklaması yapılmıştı. Ha- riciyemiz Yugoslavyadan, Mende- res ıle Zorlu da alâkalı — oldukları servislerden bihaberdiler. Gerçi ba- zı hariciye merkezlerimizde faali- yetlerin rulet masasına veya oto- mobil alım satımına inhisar ettiğini biliyorlardı ama, bu derece gafil av- lanacakları hesapta yoktu. Mütea- kip haftalar Türk tekliflerini, Sov- yet - Yugoslav görüşmelerini tefsir eden Belgrad gazetelerı istihfaflı bir lisan kullanıyorlar "geniş çii likler sahibi Türk Başbakanı" tabı- madan amatörce ve tesadüfi şekilde yapılan bu manevra ters netice ver- di. "Tito yaptıklarının hesabını ve- recektir" tarzındaki beyanatı, Ti- to'ya takdir duyan ve Yugoslavyayı mutlaka kazanmak isteyen Ameri- kan umumi efkarınca, bilhassa Sta- te Departement'da çok soğuk bir şekilde karşılandı. Zaten hazırlık- sız, etütsüz gelen Zorlu elleri boş döndü. Buna rağmen Yugoslavya ise Amerikadan geniş yardımlar al- için Türk - Yugoslav ticari müna- sebetleri, Belgrad tarafından dur- ordi Balkan Paktı mace- rası bu şekilde sona — erdi. Bizden başka herkes, bu işte kârlı çıkmış- t Türk tarihinde her zaman büyük politikacılar,. kuvvetli devlet a- damları yetişmiştir. En zayıf oldu- ğumuz devirlerde dahi Ali paşalar, Reşit paşalar gibi aydınlar kaderi- mizi, hâkim ellerinde — tutmuşlar, Türk siyasi ekolünün itibarını ze- deletmemişlerdir. Son savaşın mağ- rur liderleri olan Chur: Roo- sewelt'in karşısında, eşıt şartlarla, guz göze konuşabilen ve şahsiyeti- ni, fikrini kabul ettiren devlet a- damlarına a sahip olmuşuzdur. Fakat Cumhuriyet Türkiyesinin si- yasi tarihi şimdiye kadar asla bu kadar fakirleşmemiştir.