Türk basınının işlediği suçlar hak- kında bize bir fikir verebilir. Bu suç- ların başında 6334 sayılı kanun gere- ğince müddeti içinde tekzip neşret- memek, gazeteyı savcılıga gonderme— mek, yayınlan eserin hangi mat- baada basıldıgını yazmamak, hüviye- tin gizli tutulması gereken hallerde hüviyeti açıklamak gelmektedir. Neş- ren hakaret ve 6334 sayılı kanunun şumulune giren şeref ve haysiyeti ki- nci neşriyattan dolayı mahkümiyet hemen hiç yoktur denebilir. Mahkü- miyetlerin aşağı yukarı hepsi 300 li- rayı geçmeyen tecıl edilmiş para ce- zalarıdır. Geçen bir yıl içinde ve hay- siyet zedeleyici neşrıyat sebebiyle bir tek gazetecı iki ay hapse, 400 küsur lira manevi tazmınata mahkum ol- muştur. Bu gazeteci iktidar organı- nın (Zafer) ikinci sayfasındaki meş- hur manzumeciden başkası değildir. Beyhude gayretler İktidara gore, iktidarı tutmayan ga- zeteler - asını Nne söy- lerse yalandır, hemen tekzip etmek azım Her bakanlıkta, her umum mudurlukte bir "tekzip masası" ku- rulmalıdır. Bu dahiyane fikir Men- deres'indir. Geçen hafta içinde bazı gazetelerin birinci sahifelerinde bu haber goze çarpıyordu. Bir zaman- lar D.P. yi el üstünde tutan basın, artık Menderesten de, n de ümidini kesmiş, olmıyacak duaya a- min demekten vazgeçmişti. Menderes demokrasisinin ne olduğu anlaşılmış- tı. "Bu memlekette demokrasiyi yer- leştirmek" şöyle dursun her gün hür- riyetin bir parçası daha elden gidi- yordu. Basın iddiasını ispat edebilme hakkından bile mahrumdu. İspat hakkının lafını edenler ise Jlamsız cimsiz D.P. den kovuluyorlardı. Men- deres belki farkına varmadan muha- lefet kuvvetlerinin çoğalmasına yar- dım ediyordu. Mağlübiyetler birbirini kovalamaya başlamıştı. İdeal arka- daşı en güvendiği davasını miş, en kıymetli bakanları Meclis tahkıkatı açılmıştı tecrübe sahibi olanlara göre, Met res partiyi kaçırmıştı. Başvurulan ça- relerin hiç biri fayda vermiyecekti. Asıl sebep Menderes tenkid edilmek istemi- yordu, buna hiç tahammülü yoktu, O, büt gazetelerın ellerindeki bir "Zafercık" asını, yaptığı her işe alkış tutmasını ıstıyordu Basını ya kendi lehinde konuşturacak ya susturacaktı. 80 yaşında Hüse hıd Yalçın bunun için hapsedılıyor, beri yanda avuç avuç resmi u nun için dagıtılıyordu Fakat oteden beri bilinen bir iki isim müstesna urk basım satılık bir meta olmadı- , hele tehditlere hiç kulak asma- dığım fırsat eline geçtikçe ispat edi- yordu. Batı demokrasilerinde tenkid edılen Türk matbuatı değil, Mende- res'in basın rejimiydi. Çunku Men- deresten başka herkes Türk basını- nın en geniş hürriyete layık olduğunu anlamıştı. AKİS, 24 MART1956 BUNLAR HEP HAKİKATTİR T amir — Manisada enteresan bir ce- e merasimi olmuştur. Yoktaşlı mahallesinde yaşlıca bir sat vefat et- miş ve toprağa tevdi edilmek üzere tabuta konmuştur. Cenaze namazı kılınacağı sırada merhumun kardeşi yetışmış, telaşla tabutun içine iki kama ve bir tabanca koymuştur. Ce- maatııı şaşkın bakışları aı'asında ho- caya şunları söylemiştir: "— Bizim merhum Haydar çok kabadayı ıdı Girid adasında çok iş gördü. Her zaman — tabanca taşırdı. Şimdi âhirette Cebrail kendine sorgu sual edecek. Pek tabii, bizimki de hakkını müdafaa eyleyecek ama ta- banca ve kam ası — yanında olmazsa birşey yapamaz" imdi oradan da bir cinayet haberı beklenebilir (Yeni Sarıkamış) Beledıye meclisinde encümen üyele- nin huzur haklarının yükseltil- mesı hususunda görüşmeler yapılır- ken bazı üyeler bunun halk arasında dedikodu yapacağını ileri surmuşler— dir. Bu sırada "bizi halk seçti" diyen bir üyeye cevaben Ömer Özdemir: "— Bizi halk seçmedı Genel ku- rul seçti" demış u konuşma üzerine bazı üyeler işin farkına vararak sözlerini geri alması için teklifte bulunmuşlarsa da Özdemir ikinci bir müdafaa ile sözü- nü geri almaktan imtina etmiştir. (Azim - İzmit) S ehrimiz Tümen Karargâhı erle- 5 rinden olan Agop Çapuroğlu evvel ki gun ihdida ederek müslüman ol- muştu! Oğrendiğimize göre Agop bir ge- ce evvel çok enteresan bir rüya gör- müştür: Rüyasında Peygamberımızı gören Agoba, Peygamber; "Bak nünde iki yol var, bunlardan bu'ısı aydınlık, diğeri karanlık, sen bunlar- dan karanlı yolun rmdesm, aca- ba hangisinde yurumek istersin?"' mealmde bir sualde bulunmuştur. Bu anın heyec ile uyanan genç sabahleyın ilk iş olarak üstleri- Müftülüğe müracaat etmiştir. Muftulukte din! merasimi — yapılan Agoba Askeri hastanedeki — meşhur sünnetçi Kemahizade Halil Erkol tarafından gayet mahirane bir sünnet yapılmıştır. (Ateş - Balıkesir) * Beledıye neğine bir yazı daha göndererek: “"koyun etinin 350 den satılması mu- vaffıktır" şeklinde yazılarını cevap- landırmıştır. Bundan başka şifahen kasaplara cevap veren belediye son yazısıyle yüzüncü cevabı tamamla- mış bulunuyor. Belediye Başkanı Ali Necdet Güvenin ve Encümen üyele- rinden Mustafa Tığlı'nın ısrarından doğduğu anlaşılan bu mesele birçok vatandaşları haklı olarak üzmekte- dir. srarımız israr" diyen iki bele- dıyecı, reis maaşı artarken "bu para , 900 lira idare — eder" tarzında pek ala konuşabilirlerdi — Reis ise: "Söz verdim, sözümde duracağım" demek suretıyle halkı sığır etine da- vet etm Encümeni Kasaplar Der- (Sakz;rya Postası - Adapazarı) * Geçen hafta İngilterede Londra ile Tilb arasında, çok garip bir trenin sefer yaptığı görüldü. Bu tren bundan tam yüz sene — önce güney hatlarına ışleyen lokomotif ve va- gonlardan — müteşekkildi. Bu garip trenin davetlileri de, yad edilmek is- tenilen devrin havasına iyice uym: için yüz sene evvelki devre ait elbi- seler gıyınmeyı ihmal etmemişlerdi. Asırdide tren ve yolcuları Biletler Gidiş - Dönüş