sil edemiyen ihracatçıların sıkıntıla- rı gittikçe artıyordu. Her şeye rağ- men ihracatı devam ettirmiş olan fir- malar iyice bunalmışlardı. Alman e- konomisinin başarılı bakanı Erhardt bu tüccarların derdini çok iyi anlı- yordu, fakat kredi hacminin genişle- tilmesi bahasma, donmuş alacakları harekete geçirme kabul etmedi. Çü Erhardt her türlü enflasyoncu tazyik karşısında çok titizdi. Bu ti- tizlik sayesindedir ki, Alman ekono- misine kısa zamanda sağlam bir dü- zen vermişti. Böylelikle memleketi- mizden alacaklı Alman müesseseleri- nin sıkıntıları kronikleşiyordu. Bu durumdaki müesseseler için Alman lar, "Türk hastalığına tutulmuş" dı- yorlar Bugüne kadar — Almanyaya olan borçlarımızın ne kadarının ödendiği kesin olarak bilinmemektedir. Bütçe müzakerelerinde bahsedilen miktar- larla, Bonn'da bahis konusu edilen rakkamlar arasında — büyük farklar vardır. Bonn görüşmelerinde bu mik- tarın tespiti işi iki tarafın Möerkez Bankalarına bırakılmış ve görüşme- lerin lüzumsuz şekilde ağırlaşması önlenmiştir. Almanlar ihracatımızın o 30 u nispetinde bir kısmının don- muş alacaklara tahsis edilmesinden memnun olmamışlardır. Almanlar daha sür'atli ve emin bir işleyiş tar- zı arzu etmektedirler. Sn büyük müş- terimiz olan Almanları bu konuda memnun etmekte memleketimiz için fayda olduğuna Türk Heyeti de inan- mal Müzakereleri — ağırlaştıran diğer bir konu da 24 milyon liralık bir ye- dek parça işidir. Geçen sene hususi bir takım tediye şartları kabulü su- retiyle Almanyadan 24 milyon liralık Ithal malı oyuncak Elbiseleri ipekli AKİS, 24 HART1958 yedek parça ithali hususunda muta- bakata varılmıştı. Bu hususi şartla- rın en mühimine göre, Almanya 8 aylık bir vade sonunda ihraç ettiği malın bedelini tahsil edemezse bizden bu miktar karşılığı mal ve tercihan tütün alıp götürebilecekti. Almanya yedek parçaları göndermiş ve vadeyi beklemeksizin - her halde nasıl olsa vadesinde de ödenmez diye düşüne- rek - tütün mübayaa etmiş ve Mer- kez Bankamızdan bu tütünlerin kar- şılığı Türk lirasının tütüncülere ö- denmesini ıstemıştır, ödenmeli mi, ödenmemeli mi diye yazışmalar, so- ruşturmalar devam edegelirken, me- sele nihayet PBonn görüşmelerinin gundemıne girmiştir. hâdise de gösteriyor ki, Bon goruşmelerının başlıca mııvaffakıyetı yeniden açabileceği — yollardan çok geçmişi temizlemek olacaktır. Anlaşmalar Kitapsız kültür Geçen hafta, İngiliz Dış İşleri Ba- kanı Selwyn Lloyd'un Ankarayı ziyareti sırasında Türkiye ile İngil- tere arasında bir kültür — anlaşması imzalandı. Daha —önce Fransızlarla da ayni mahiyette bir anlaşma akte- dılmıştı Bu anlaşmalardaki — "kül- kelimesinin toprak ekimine de- gıl eğitime taalluk ettiği aşikardı. Bunun başlıca vasıtasının de edebi ve ilmi yayınlar olduğu da biliniyor- du. Halbuki batı tefekkür ve sana- tının mahsulleri çoktanberi kitap- olmuştu Hani rnier'nin sarı ka- “Flammarion" lar, . F." ler; hani şu Shakespeare'i yarım kilo elma bede- line sunan o pırıl pırıl "Pocket Book" lar nerede? Bütün bunlar hayal» İk- tisadi buhranımız hakikat oldu. Bel- bu mahrumiyete de alışılabilirdi ama, bu kağıt kıtlığında ardı arası kesilmeksizin çıkan ayrık Otu gibi yayınlaı'ın ortalığı istila ettiğini gör- mek insanın derdini tazeliyor, kültür anlaşmaları ise yaraya tuz biber eki- yordu. Kâğıdın ve matbaanın icadından evvel hafızalar birer bilgi hazinesi idi. Medeniyet, düşünceyi, şekil ta- hayyüllerini, hatta sesleri kâğıt üze- rine sermek gibi büyük bir problemi halletti, ama bız hala döviz problemi- ni halledemedik. 1954 ün 9 ayında kitap, mecmua, gazete olarak itha- latımız 336 bin liradan ıbaretmış 965 a bu mütev: rakkam u- falmış, 248 bin liraya i ınmış Bu çocuk oyuncağı ithalinin yekunıı ıse 389 bin lirayı bulmuş. Hazır is- tatistik ele geçmişken tarife nomank latürünün şu azizliğini de kaydetmek lazım gelır. Çocuk oyuncakları ara- sında 9 bin liralık bebekten 30 bin lıralıgı çıplak bebekmiş. 16 bin Hiralığı da gi nmış - leri ipek veya sun'i ipekten.. ler" deyip dikkatli — istatistiğimizin kitaplar kısmına iğilirsek, ithal etti- İKTİSADİ VE MALİ SAHADA ğimiz kitapların ciltli olanlarının bü- yük bir kısmının Mısırdan geldiğini esefle müşahade — etmemeye imkan yoktur. Mısırdan gelen bu ciltli tapların "kültür'ümüze ne kadar fay olduğunu radyolardan "dini-ah- Haki — müsahebe'leri dınleyenlerden başkaları kolayca anlaya Kitap ithali rejimi 14 sayılı para kararının 2 numaralı teblığı ile tes- bit edilmişti. Tebliğe göre kitap it- hali serbesttir, gereken döviz de Me! kez Bankası tarafından saglanır Fa- kat tatbikatta iş böyle değildir. Ya- bancı naşirlere borçlanılmakta ve hudutsuz intizar rejimi ıçmde kitap ithali mumkun olmam alttadır. sıkıntısının — son dereceye vardıgı şu sıralarda, Amerikan hükü- meti bir kaç satırlık pratik bir anlaş mayla bize bir ithal kolaylıgı sağla- mıştır. Bu anlaşmaya göre Amerika, memleketımızdekı çeşitli heyetlerının masraflarım en alacağı Türl ralarıyla odey ecek, - karşılığım da A- ri memleketimize gelmeye başlamış- tır. Fransaya gelince bu memleketle aramızdaki "Tütün protokolü"nde ya pılan değişiklik sayesinde son za— manlarda hemen hemen durmuş o kıtap ithaline ir kapı aralanmak ânı bulunmuştur. Bundan böyle Fransaya göndereceğimiz tütünlerin bir kısmı kitaba tahvil edilecektir. Kitaplarım keyifle üfürülmüş sigara dumanları arasında okuyanlar, şuphe ki, bu "tütün - kitap" yarı laşmasından ayrı bir haz duyacak— ardır. Türk - İngiliz kültür anlaşması da Resmi gazetede yayınlanarak yürür- lüğe girecektir. Ama Selwyn Lloyd - Köprülü anlaşmasının ayni zaman- da kıtap raflarında da yürürlüğe gi- rip girmiyeceğini zaman gösterecek- r.