ADAMI BUHRANI tidara geçebilmesi, hususi bazı şart- lara tâbidir. Başbakan namzedi, ev- velâ parti teşkilâtına bitkim olabil- mek mecburiyetindedir. Yakın ma- zinin tecrübeleri, parti teşkilâtına hâkim olmak istiyenlerin kendileri- ni sevdirmelerine — ve hizmetleriyle tanınmalarına mutlak Zzaruret bu- lunmadığını göstermektedir. Hattâ mazbut bir hususi hayata ve iyi bir şöhrete malik olmak da şart değil- dir. Hizipçilik mücadelesinden mu- affer çıkmak ve teşkilâtın kilit noktalarına kendi adamlarım yerleş tirmek, netice istihsaline kâfi gel- mektedir seçim arasındaki devre zar- fında da, aynı usuüller, iktidarda tu- tunabilmek imkânını tadır. Kilit noktalarım işgal eden sahibi ehliyet ve feragat göstere- mese, hatâlar işlese, nefret uyan- dırsa ve hattâ kendi partisinin ku- yusunu kazsa dahi, halkın — iradesi tecelli edinceye kadar mevkiini mu- hafaza edebilmektedir. Tecrübe edilmeden mesuliyet ma- kamına getirilen siyasi şahsiyetle- rin hakiki devlet adamlarına ait va- sıflara sahip bulunup bulunmama- ları, bir talih meselesidir. Bir dev- let adamının vasıflarını ilk günde itibaren Aanlıyabilmek kabil değil- dir. İşlerin iyi gittiği devrelerde, Doğrusu istenilirse öyle bir düşünüşe hak vermemek imkânsızdı. Zira Partı Meclisi içinde vardı ki ta- kazanmak ıçındı b unları Kurultayda temızlenecekl ve yer- lerini partinin hakiki degerlerine bı- rakacakları şüphesizdi. Partinin umumi efkâr — önünde prestijini yukseltmek ve bu siyasi te- şekkülü haline getirmek cereyanı gittikçe taraftar buluyordu tirmek olduğu artık anlaşılmıştı. Zi- ra her şeyi Adnan Menderesten bek- lememek lâzımdı. Biraz da C.H.P. nin kendisi, faydalı hareketler yapma- lıydı. Nitekim Parti Meclisine bahis mevzuu değerli şahsiyetler bu sefer girmeye hazırlanıyorlardı. Meclıs ça- gözünden kaçmamıştı. Şahsıyet sahi- AKİS, I1 ŞUBAT 1956 hükümet idere etmek kolaydır. Devlet adamı ,karakter imtihanını müşkül şartlar içinde verir.Bir mes'ul şahsiyetin birinci vazifesi, hatalı yol tuttuğunu ve umumi iti- madı kaybettiğini anladığı anda çe - kilmektir.Lakin damarlarında muh- teris bir kan dolaşanlar ,ilk mu- vaffakiyetsizlik alametlerinin be- lirmesiyle ,bambaşka bir yol tutar- ar.Kendilerine rakip saydıkları insanları harcamaya veya uzaklaş- tırmaya bakarlar.Nihayet muvaf- fakiyetsizliğin anlaşıldığı gün "peki ama,onun yerine getirebileceğimiz kim var?" dedirtecek şartlar yara maya çalışırlar. Hakikatleri değiştirerek söyle- mek ve tenakuza düşmek ,devlet a- damları hesabına,muvaffakiyetsiz- likten de mühim bir kusurdur,Mua- sır medeniyet nizamında siyasetin ahlaka sırt çeviremeyeceği,kabul e- dilmiş bir kaidedir.Sözlerinde ve ıcraatında tenakuza düşen ve yaşa- dığı gün! armak için hakikat- leri gızleyen devlet adamları, mil- letlerarası münasebetlerde daima itimatsızlık havasile davalarını dest liyecek taraftarlar bulmakta güç- lük çel kerler: Etrafında! kıl er,umumi- yetle iyi gün dostlarındanibarettir. Roma Üniversitesi profösörlerinden Mosca ,zeki ve kabiliyetli bir şah- siyet olan Sezar Borgia'nın göz ka- maştıracak kadar parladıktan son- ra Papanın ölümü üzerine herşeyini Tarziye Bu hafta perşembe günkü ba- zı gazetelerde çıkan "Bir Güvercin Anlantik 'i geçti "'baş- lıklı havadısı okudugumuz za- man yüzümüzün kıpkırmızı ol- duğunu itiraf etmek isteriz. Hakikaten iktidarın mukaddes organı Zafer günlerden beri ba- sınımıza "Randall ziyareti "hak- kında yapılan neşriyat yüzün- den uluorta hucum ederken hep hat mevzuunda Anadolu Ajan- sının ve devlet radyosunun A- merikan güvercin postasıyla getirtilen bir takım havadisi ve muhayyel Amerikalıların beya- natını yayınladıgını Zafer ne çabuk u! Halbuki şımdı Turktel ajan- sının "New York -8 "mahre- ciyle verdiği bir haberden öğre- niyoruzki ayağında "Hamburg 1955 "yazılı levha bulunan bir güvercin New York civarındaki köylerden birine inmiş ve At- lantiği aşan bu kuş büyük hay- ret uyandırmıştı. biz de nelerden şüphe edi- yorduk ! Af diliyoruz. YURTTA OLUP Feridun ERGİN kaybetmesine sebep olarak yalan ve tazyike dayanan sistemlerin u- yandırdığı nefreti göstermektedir, İkdidar sahiplerinin maddi men- faatlaere zaaf beslemeleri de ,üze- rinde titizlikle durulacak noktalar- dandır.Başta bulunanlar fakir kal- masını ve feragatten ayrılmamasını bildikleri müddetçe ,milletler yük- selebilirler. Muasır devlet adamları arasında en fazla sevilenlerin mem- leketi şahsi menffaatlerinden üstün tutanlar oldukları malumdur.Te- vazu ve feragat bakımlarından maktadır. Şarkta, iktidar sahipleri umumiyetle ihtişam ve zenginlikten hoşlanırlar.Garpta ise ,geldiği tari- he kıyasen vazifeden fakirleşmiş bir halde ayrılan pek çok şahsiyete rastlanmaktadır. Rejim buhranlarının hakiki kay- nağı devlet adamlarının kifayetsiz liğidir.Her türlü imkan ve vasıfla- ra sahip ileri memleketlerde bile devlet adamının yetişmesi ve iş ba- şına gelmesi ,büyük emeklere mü- tevakkıf bulunmaktadır. Seçilen a- damın ümitleri boşa çıkarmasından doğacak zararlar ise çok defa te- lafi edilemiyecek bir vahamet ar- zetmektedir. Devlet adamı buhranı devam ettiği müddetçe siyasetin en ağır vicdani mes'uliyet ve manevi ızdırap altında icra edilen bir mes- lek sayılması lazım geldiğine şüp- he yoktur bi insanlardan müteşekkil bir Parti Meeclisi ve onların içinden kurulacak bir Genel Merkez Kurulu belki bizzat İnönünüm bile her dediğini itirazsız kabul etmeyecekti.Ama şahsiyetsiz insanlarla çalışmak Demokrat lider- lerin değil diktatörlerin usulüdür. İs- met İnönü ise bugün altı yıllık mu- halefet devresinin sonunda eski re- jimin ne de olsa içinde biriktirdiği pasları tamamiyle temizlemiş gö - rünmektedir. Zaten memleketi de- mokrasiye kavuşturmak için bundan 11 yıl evvel giriştiği hareket C.H.P Genel Başkanının hakiki temayülünün ne olduğunu göstermişti. Şimdi bu hareketi partisi içinde gerçekleştir- mek zamanının geldiğini görmemesi imkansızdır.Eğer C.H.P ayağına gelen fırsatı şahsiyet sahibi kimsele- rin şahsiyet sahibi olmayanlar kadar çalışmaması neticesi kaçırırsa haki- katen yazık olur.Hem kendisine hem de memlekete Zira önümüzdeki Kurltayı çalı- şan kazanacaktır.Ümid veren husus ismi bilinen veya bilinmeyen şahsiyet sahibi partililerin nihayet adalatlerine den kurtuldukları ve partiye bir takım fırsatçıların elinden almak az- Miklerini hissetmektedir Ba ri yılmasalar gevşemeseler, yorul- masalar. BİTENLER